Neredeyse bir asır önce, 6 Temmuz 1925’te, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bir yürek atmaya başladı. O yürek, Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil’in yüreğiydi; insanlığa umut, bilime ışık olan bir hayatın başlangıcıydı. Bugün, 11 Haziran 2025’te, 99 yaşında o yürek sustu. Ama ardında bıraktığı miras, sonsuza dek çarpacak.
Gazi Yaşargil’in hikayesi, tesadüflerin ve fedakarlıkların kesiştiği bir noktada şekillendi. 1940’larda, Almanya’ya eğitim için gönderilecek bir burs, aslında Can Yücel’e çıkmıştı. Ancak o dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, oğlunun bu imkândan yararlanmasını uygun bulmadı. Böylece sıradaki isim, genç Gazi Yaşargil oldu. Bu karar, yalnızca bir gencin değil, tüm insanlığın kaderini değiştirdi. İsviçre’ye uzanan bu yolculuk, modern beyin cerrahisinin temellerini atacak bir efsanenin doğuşuydu.
Yaşargil, yurtdışında tıp dünyasını sarsacak devrimlere imza attı. 1967’de cerrahi mikroskopla gerçekleştirdiği beyin bypass ameliyatı, beyin cerrahisini yeniden tanımladı. “Yaşargil klips”leriyle, anevrizmalar birer kâbus olmaktan çıktı; kayan mikroskop sistemi, cerrahlara adeta beynin derinliklerinde dans etme cesareti verdi. Epilepsi, tümör, anevrizma… Her bir hastalık, onun ellerinde bir umut hikayesine dönüştü. 8000’den fazla ameliyat yaptı, binlerce doktor yetiştirdi. Ama ne yazık ki, 1950’lerde askerlik için Türkiye’ye dönemediği gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarıldı. O, İsviçre pasaportuyla dünyayı değiştirdi, ama kalbi hep Anadolu’da attı.
Geç Gelen Vefa
“Yüzyılın Cerrahı” ilan edildiğinde, dünya onun önünde eğildi. Türkiye ise, bu eşsiz dâhiye ancak yıllar sonra, TBMM Üstün Hizmet Madalyası ile iade-i itibar yaptı. Kıymetini geç anladık, ama o, hiçbir zaman küsmedi. 2020’de Yeditepe Üniversitesi’nde genç hekimlere ders verirken, 95 yaşında bile aynı aşkla bilimi anlatıyordu. 2024’te kurulan Yaşargil Mikronöroşirürji Akademisi, onun adını geleceğe taşıyan bir sevgi yemini oldu. 2021’de Master of Brains: Gazi Yaşargil belgeseli, onun mütevazı ama devasa dünyasını gözler önüne serdi.
Bugün, Sağlık Bakanının duyurduğu vefat haberiyle yüreklerimiz burkuldu. Sosyal medyada, onun kurtardığı hayatlar, yetiştirdiği cerrahlar, bıraktığı izler için dökülen gözyaşları bir sel oldu. Gazi Yaşargil, zamanın çok ötesindeydi. O, bir cerrah değil, bir umut mimarıydı; beynin en karanlık köşelerinde bile ışığı bulan bir şairdi. Vatansız bırakılmış olsa da, o insanlığın vatanında bir bayrak oldu.
Sevgili Gazi Hoca, senin ellerinle kurtulan her hayat, senin gözlerinle ilham bulan her cerrah, senin ruhunla yaşıyor. Lice’den doğan o küçük kıvılcım, dünyayı aydınlattı. Işıklar içinde uyu, çünkü senin ışığın hiçbir zaman sönmeyecek.