“İnsanın cennetten kovuluşu” galiba boşuna değil. “İlk günah” bahane… İnsanlık, uygarlık kurayım derken 10 bin yılda yeryüzünü ekolojik çöküşün eşiğine getirdi. Yeryüzünden de sürülmek endişesiyle gözümüz uzay dolmuşlarında…

BM verilerine göre, Dünya nüfusunun dörtte üçü yoksul, bir milyara yakın insan aç, her gün açlıktan ölen insan sayısı 20 bin ile 30 bin arasında değişiyor.

Ve iddia odur ki bunlar daha iyi günler…

Yönetenler ile yönetilenler arasında yeni bir toplumsal mutabakat kaçınılmaz. Barınma, beslenme, sağlık, güvenlik, eğitim, adalet alanlarında sistem çalışmıyor.

İşsizliğin başka türlü tanımlanmasını gerektirecek koşullar ortaya çıkmış bulunuyor. Sistemde büyüyen kriz artık istihdam yaratmıyor. Yoksulluk, büyük insanlığın olağan durumu oldu.

Çıkış var mı orası meçhul. Çünkü çıkışsızlığı olağanlaştıran insanlık, siyasetçinin dağıttığı boş umutla oyalanmayı tercih ediyor.

Sanayi toplumu sonrasında nasıl bir dünya düzeni olmalı? Bu sorunun yanıtını aramanın yolu artık yitik. Çözüme giden yol, aklın yolu değil, savaş yolları oldu.

ABD, dünyanın en ölümcül ordusuna sahip olmakla övünüyor.Dünyayı hizaya sokacak savaş gücüne sahip olduğunu hatırlatıp duruyor. Düpedüz tehdit ediyor.İran’ın nükleer tesislerine yaptıkları saldırıyı güç gösterisi ve övünme konusu yapan Trump’ın ucuz siyaseti sınır tanımıyor.

Yüzyıl sonra yeniden cinnet… Geçen yüzyılın başında sistem değişirken, iki kere dünya ölçeğinde savaş çıkarmak suretiyleendüstri devriminin gerektirdiği dönüşümü sağlayan muktedirler, endüstri devrimi sonrasına hazırlanıyor.

Küresel dönemde, Türkiye, 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül 1980 darbesiyle neoliberal düzene entegrasyonu başlattı. Dünya Ticaret Örgütü’nün öne çıktığı bu dönemin getirdiklerini, Trump’ın izlediği politikada görmek mümkün.

Nihayetinde, uygarlık, en az 10 bin yıldır, savaşarak, öldürerek yol alıyor. Her defasında, şiddetin çağrısına yönelen insanlık, muktedirin önünde diz çöküyor.

Ve değişim çağının orta yerine bırakılmış lanet, bir kere daha insanlığı çağırıyor.

Kimin kaç tane füzesi var, kaç tane nükleer başlığı var, uçaklarının saldırı gücü… Büyük ciddiyetle bunları konuşuyoruz.

Hazin ama gerçek, 60 bin veya 60 milyon, biliyoruz ki aramızdan kaç kişinin öleceği muktedirin umurunda değil. Ağıt yakarak duygu sömürüsü yapmaktan ötesiyle ilgisi yok.Gazze için parmağını kıpırdatmayan Erdoğan misali…

Acı bilgi; Endüstri devriminden dijital devrime giden yolda helak oluyoruz.

İnsanlığın uygarlık halleri dehşet saçıyor. Hepimizi korkularımız yönetir oldu.

İnsanlık halleriyle mütecanis uygarlık halleri…