Canlı yayındaki soru “taş” gibi... Aynen şöyle:
“İmamoğlu’nun aday olamadığı senaryodan bahsetmiştiniz... (En uygun adayı bulur, çıkarırız...) demişsiniz... Bu kişi siz misiniz, Mansur Yavaş mı, Dilek İmamoğlu mu?”
Allahı var; baba soru...
Ama...
Sinirlenmek filan yok...
Gülümseyerek şöyle karşılık veriyor, CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel:
“Ben seçim akşamı iktidarı değiştirmiş olan partinin Genel Başkanı olarak teşekkür konuşması yapmaya talibim ve ben en doğru adayı belirlemekle mükellefim... 15,5 milyon kişi belirledik biz adayımızı... Adayı değiştirecek olursak da tekil bir karar vermem ama en doğru adayı belirleriz...”
Peki...
Şu sıralarda...
Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olduğunda...
Neden?
“Dilek İmamoğlu’nun adı süratle dolaşıma girdi?”
Özgür Özel’in cevabı çok samimi:
“Dilek İmamoğlu da son derece başarılı, iyi birisi...
Ekrem İmamoğlu’nun eşi olarak değil...
Bir birey olarak her şeye layık ama benim için öyle bir şey yok...
Aday içeride, eşini yapıyorsun... Kim bu seçimi alıyorsa onu yapıyoruz... Seçimi kimle kazanıyorsak onu yapıyoruz... Nokta...”
***
Bir başka hassas konu daha...
Seçim tarihi ve büyük hazırlıklar henüz ortada yok ama...
CHP’nin lideri, masanın üstüne şunu koyuyor:
“185 bin sandık görevlisini bugünden atadık... Bu normalde çok iyi biliyorsunuz, partiler bunu seçime beş-altı ay kala başlarlar...”
***
Özgür Özel’in, “erken seçim” ile ilgili şu sözleri çarpıcı...
“Ben diyorum ki, (Kötü yönetiyorsun; millet senden bıktı...) Cumhurbaşkanı Erdoğan da diyor ki: (Ben beş yıllığına yetki aldım...) Bu sefer diyorum ki, (Buradaki seçimden kaçma gir, beş yıl daha yönet...) Eğer beş yıl yetki veriyorsa millet; buraya gelirsen öyle bir beş yılın daha yok... Çünkü Anayasaya göre artık aday olamıyorsun...”
***
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e...
Şaşırtmayan ama...
Pek sorulmamış bir soru:
“Tehdit alıyor musunuz?”
Cevap ilginç ama “delikanlı modeli”...
Ve diyor ki CHP’nin lideri:
“En büyük tehdit, gelecek seçimi kaybetme tehdidi...
Sen gelecek seçimi kazanmak için her şeyi yap...
Kendini de kurtarırsın, evladını da kurtarırsın, ülkeyi de kurtarırsın...
Gelecek seçimi kaybedersen zaten kurtaracak bir şey kalmıyor...
O yüzden...
Hep birlikte birbirimize inanmak...
Güvenmek, dayanışmayı artırmak..
Meydanları kalabalıklaştırmak ve doğru işleri yapmak durumundayız...
Biz adım adım iktidara yürüyoruz...
Onlar da...
Buna engel olmak için her şeyi deniyorlar...”
***

Bitiriyoruz...
Ömrünün 50 yılını “CHP”ye vermiş…
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, o canlı yayında neden,
“En büyük tehdit, gelecek seçimi kaybetme tehdididir!” dedi? Günlerdir Türkiye’nin meydanlarını on binlerle doldurmak, asırlık CHP’yi rahatlamaya yetmiyor mu? Bu saatten sonra Ana Muhalefet’in tansiyonu yükseltecek, canını sıkacak neler olabilir?
İŞTE SAYIN BARATALI’NIN YORUMU...
Bir genel başkan için...
Kazanma şartları oluşmuş bir seçimde “yenilmek” en büyük kayıptır...
Batılı demokrasilerde böyle bir seçimin kaybı kesinlikle lider değişikliğini getirir! Sayın Özgür Özel de, “Kaybedersem çekilirim!..” diyerek iradesini baştan koydu... Kazanmak için olağanüstü bir çaba içinde... Dur - durak demeden çalışıyor... Diğer görev ve etkinliklerin yanı sıra Aksaray’da 41’inci mitingini gerçekleştirdi... İnsanlarımız “parti farkı gözetmeden” meydanları dolduruyor... Meydanların “iğne atsan yere düşmez” görüntüsü; yoksulluğun, açlığın ve kimsesizliğin getirdiği nedenlerin yanında; İmamoğlu’nu unutturmaması, yol arkadaşlarına vefa göstermesi, Cumhurbaşkanı kamuoyu yoklamalarında hapisteyken bile hala oy oranının Sayın Erdoğan’ın önünde olması, İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarına yapılan operasyonların “hukuki değil, siyasi olduğu”na halkı inandırması ve buna inanların oranlarının yüzde 70’leri bulması, meclis grubunu, örgütü de birlik içinde tutması, operasyonların daha ağırlıklı siyasi olduğunu, tutuklu yargılamaların yanlış olduğuna dahi AK Parti kurucusunun bile görüş beyan etmesi, erken seçim isteyenlerin oranının yüzde 68’i geçmesi, Cumhur İttifakı seçmenlerinin de bu oranda yer alması belirleyici nedenlerin başını çekiyor...
Ufukta uzak olmayan bir “erken seçim” var... O, örgütünü hazırlıyor, sandık görevlerini belirledi, uç beylerini de belirleme süreci başladı... Durum böyleyken bütün bu “olumlu gidişi” etkileyecek bir komisyon süreci başladı... CHP, bu süreci çok iyi yürütmeli!.. Adı, süreci, işlevi, gündemi belli olmayan bir komisyonla karşı karşıya CHP... Komisyon, meclis iç tüzüğünde yazılı olan komisyonlardan değil... Tamam, önemli görevlere talip ama kanunla kurulmadı... Eşit temsilden, nitelikli çoğunlukla karar alma sürecine dönüldü... Karar almada İYİ Parti komisyona girmediği için karşı tarafın, şimdiden nitelikli çoğunluğu sağlayabileceği konuşuluyor... Komisyonun verdiği kararların bağlayıcı nitelliği yok... Komisyon hakkında daha “olumsuz şeyler” söylenebilir... Meclisi kuran parti yetkili organlarında karar alarak komisyona girmeye karar verdi... Komisyona girmeyi halka bıraksaydı, “Cumhurbaşkanlığı aday belirlemede partili / partisiz halkın önüne sandık koyarak; parti komisyona girip, girmemeyi de halka sorsaydı...” diyen önemli bir seçmen kitlesi var... “Sandık konsaydı sorumluluk paylaşılır daha iyi bir yol olurdu...” diyenler çoğunlukta... Komisyon 5 Ağustos 2025 günü ilk toplantısını yapacak... Süreci izleyeceğiz... Sürecin iyi yönetilmesi, meydanlardaki kalabalıkları, “olumlu veya olumsuz” etkileyebilir... CHP için, tehlikenin büyüğü zaten burada...
Nokta...