Tutuklu Gazeteci Fatih Altaylı...

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile...

Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde bir röportaj gerçekleştirdi...

(Soruları verdi; cevapları aldı...)

Sanıyorum...

Siyasi arenada bu “bir ilk”!

***

Vatandaş şunu merak ediyor:

“Ekrem İmamoğlu, an itibarı ile yarınlar için neler düşünüyor?”

Aslında sorusuyla bütünleşen...

“Yarınlarda neler yaşanır merakı n’olacak?”

İmamoğlu’nun...

Mansur Yavaş'ın olası Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin olarak...

Heyecansız(!) bir yorumu var...

Diyor ki, Ekrem Bey:

“Biz bu adaylığı hiçbir zaman şahsi görmedik...

Mansur Başkan da, ben de milletimize karşı sorumluyuz...

Hedefimiz aynıdır, gerisi teferruattır...”

***

Bir diğer çarpıcı yorum da...

“Yargı ve korku!” iddiası başlığını taşıyor...

Diyor ki; İmamoğlu:

“Koltuklarını kaybetmemek için yargıyı millet iradesine karşı sopa olarak kullanıyorlar... Biz zaten bu güruhtan, hukuksuzluktan başka bir şey beklemedik ki...”

Belki de, en çarpıcı soru şu:

“Diğer belediye başkanlarının sizin yüzünüzden tutuklu olduklarını düşünüyor musunuz?”

...Ve, yine diyor ki İmamoğlu:

“Bana da diğer belediye başkanı yol arkadaşlarıma da bir bedel ödetilmeye çalışılıyor... İktidar yürüyüşümüzün bedelidir bu... Ama bir şeyi unutuyorlar... Türkiye'de bedel yalnız millete, milletin vicdanına ve tarihimize karşı ödenir...”

***

İmamoğlu’na, belki en “hassas” soru şöyle:

Yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olarak katılabileceğinize inancınız var mı? Yoksa 2028'de olmasa da bir gün Cumhurbaşkanı olacağım diye mi düşünüyorsunuz?”

İşte İmamoğlu’nun cevabı:

“Burada verilen mücadele sandığı tekmelemeye çalışanlara karşı koyulan bir tavırdır... Benim derdim ne yapıp edip Cumhurbaşkanı olmak değil... İster Cumhurbaşkanı, isterse sade bir vatandaş olarak Allah ömür verdikçe bu millet için mücadele edeceğim... Mücadelemiz Cumhuriyetimizin, demokrasimizin, devletimizin ve milletimizin geleceği mücadelesidir...”

Ve, final sorusu:

“Mansur Yavaş'ın, (Ekrem Başkan içerideyken adaylık konuşmam) tavrını nasıl buluyorsunuz? Serbest kaldığınızda aranızda bir rekabet olacağını düşünenler var; böyle bir rekabet olur mu?”

İmamoğlu’nun cevabı, bu konuda “nokta”dan farksız:

“Mansur Başkan da ben de milletimize karşı sorumluyuz... Millet ne görev verirse yapacak, mücadeleye koşacak irade hepimizde mevcuttur... Biz bu ortak akıl ve sarsılmaz hedefimiz doğrultusunda birbirine sıkıca sarılmış iki yol arkadaşıyız... Hep beraber yolculuğumuz vatanımızın ve milletimizin geleceği mücadelesidir...”

***

Bitiriyoruz...

Ömrünün 50 yılını “CHP”ye vermiş…

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:

Şu detay çok konuşuluyor: CHP’de Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’na bakıldığında “çifte liderlik”ten söz edilmeye başlandı... Bu gidişle Mansur Yavaş, devre dışında mı kalacak?

İŞTE SAYIN BÜLENT BARATALI’NIN YORUMU:

Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “olumsuz” bir deneyim yaşadı... Kazanacağı mutlak görünen iki adayın birisiyle seçime gideceğine “tartışmalı bir aday” ile seçime gitti... Seçimi ikinci tura götürmesine karşın, yüzde 48 oy alarak kazanamadı... Demek ki, “kazanacak aday” ile seçime gidilseydi, “Yüzde 50 artı 1”in üstünde oy ile seçim kazanılacaktı... Bu nedenle CHP, şimdi “ateşi maşayla tutmak” istiyor... Adayını bütün ülke sathına ve seçmenlere yayarak, sandıkta belirledi... Şölen havasında geçen süreçte, aday İmamoğlu 15.5 milyon oy alarak seçildi... Aday, katılmcı ve demokratik bir yöntemle belirlendi... Sonuçta İmamoğlu, CHP’nin yetkili organlarının kararıyla belirlenmiş “tek cumhurbaşkanı adayı”dır...

***

Bu böyle olmakla birlikte “İktidar Cephesi”nde durum farklıdır... 19 Mart’tan itibaren yaşanan süreçte iktidar kazanacağı mutlak görünen CHP adayını “yargı kararıyla esir ederek” alan temizliği yapmıştır... Tartışmalı diploma iptali kararları, yolsuzluk iddiasıyla tutuklamalar, bu alan temizliğinin sonucudur... İmamoğlu, 160 güne yakın hapistedir... Neyle suçlandığı belli değildir, çünkü iddianame yazılamamaktadır... İktidarın yaptığı CHP’yi istediği çizgiye getirme, itibarsızlaştırma, kongre ve kurultaylarını yok satma, belediye başkanlarını suçlayarak, halk nezdinde itibarsızlaştırma, giderek CHP’yi etkisizleştirme, içinden parti çıkarma operasyonudur... CHP bunu anlamış, halka giderek, kumpası anlatma yöntemini seçmiştir... “Altıok”lu parti, 19 Mart’tan itibaren 69. mitingini yaparak, demokratik eylemlerini ortaya koymaktadır...

***

Yurt sathında yapılan mitingler, giderek daha coşkulu olmakta, toplumun tüm kesimleri mitinglere katılmakta, gençler ve kadınlar öne çıkmaktadır... Kale burkucu mitinglerin devam edeceğini, AK Parti kalelerinin “kumdan olduğunu”, salon hapsinin devam edeceğini ilerde göreceğiz... CHP’nin adayı ve muhtemel adayları verdikleri demeç ve söylemlerde ne kadar özverili dikkatli, parti disiplinin ahlakına uygun hareket ettiklerini ortaya koymuşlardır... Bu takdir edilecek bir durumdur... Bunun adı; “Ben partide sıra neferi olayım, partim ve ülkem mutlu olsun” tavrıdır... Bu kararlılık adayların söylemlerinde açıkça görülmektedir...

***

Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Kurultay kararı ile belirlenmiş lideri” Sayın Özgür Özel’dir...

Cesaret, kararlılık, korkusuzluk ve çalışkanlıkla bu süreci devam ettiriyor...

Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş, CHP belediye başkanlarının ve Sayın Özgür Özel’in ekip arkadaşlarıdır... Bu üçlü “takdir edilen” bir davranış sergilemektedir... Şu bir gerçek ki, “Çürük tahta çivi tutmaz...” Mesele esir düşmek değil, teslim olmamaktır...

Nokta...