CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in...
Zafer Bayramı eşiğinde “Sözcü Gazetesi”ne verdiği röportaj...
Hayli ilginç...
Örneğin...
Röportaj sırasında...
“Adaylıkta kendimi dayatmam...” demesi...
Ardından...
“Atatürk gibi savaşı kazanan kumandan olmak istiyorum...”
İfadesini üstüne basarak seslendirmesi...
Türkiye’nin siyaset arenasında...
Az rastlanır...
“İç döküş”...
Ya da...
“Ben de (Varım) derse...” n’olur ortalık?
***
Sırada hayli anlamlı bir soru var:
“Eylülde partiye kayyum atanması ya da Kılıçdaroğlu’nun yönetime gelmesi durumunda nasıl bir strateji izleyeceksiniz?”
Özgür Özel’in cevabı çoktan hazır:
“Kurultayla ilgili olumsuz karar çıkmaz... Bu, sonuç değil süreç odaklı bir dava... CHP’yi tartıştırmaya açmaya yönelik... Dikkat ederseniz ben bu tartışmayı hiç yapmıyorum... Çünkü konuşulunca amacına ulaşıyor... Mesele birinin partinin başına gelmesi değil... Mesele, bu ihtimalin konuşulması ve partinin tartışılması... Bu partiye asla ne kayyum atanır, ne butlan gelir... Olacak olan şudur: Ertelenir ve parti tartışılmaya devam eder. O zaman doğrusu tartışmamak...”
***
Bu konuya ek bir soru var:
“Peki baskın seçim ile butlan ya da kayyum getirilirse?”
CHP Lideri’nin cevabı:
“Erdoğan eğer bizim partiye kayyum (butlan) atayıp, ardından da partiyi karıştırıp, bir baskın seçim hayal ediyorsa o hangi şartları talep ediyorsa o şartları sağlayayım yeter ki; o erken seçim yapsın... Çünkü yapılacak o seçimi biz kazanacağız...”
***
“CHP Lideri olarak, Kasım’da seçim mümkün mü?”
Özgür Özel’in cevabı şöyle:
“Hangi şartları istiyorsa Tayyip Bey bildirsin, o şartlarda erken seçime razıyız... İstedikleri kadar karıştırsınlar karışmayız... Cumhurbaşkanı adayımızı en yüksek oyla seçtiririz... Tayyip Bey yeter ki sandığı getirsin... Seçime kadar devam!”
***
Öte yandan...
Mansur Yavaş, “Özgür Bey parlıyor, o olur, ben olurum; birimiz yapsın da kim yaparsa yapsın” dedi... Cumhurbaşkanlığına aday olmayı düşünüyorsunuz?
İşte, CHP Lideri’nin verdiği karşılık:
“Ben kendimi adaylaştırmanın adil bir seçimin önüne geçeceğini düşünüyorum... Mümkün olan en geniş katılımda en doğru adayı belirleyeceğiz, demiştik... 23 Mart günü 15.5 milyon kişi oy kullandı. Yani Ekrem İmamoğlu ne benim ne partinin, resmen Türkiye’nin adayı oldu... Mansur Bey de bu şartlar altında yadsınmayacak seçenektir...”
***
Ve, Özgür Özel’e final sorusu: “Kendiniz için hiçbir şey istemiyor musunuz?”
CHP liderinden kısa ama hassas cevap...
“Seçimi kazanan genel başkan olmak, geleceğe bırakabileceğim en büyük miras... Ben de partiyi birinci çıkarmayı taahhüt ediyorum... Çıkaramazsam, (İstifa ederim...) demiştim. Yerel seçimde partiyi birinci parti yaptım... İlk genel seçimde de partiyi birinci parti yaparsam, Tayyip Erdoğan gitmiş oluyor... Bu, Türkiye’de 25 yıllık kabusun bitmesi demek... Bunu başaran kişi olmaktan daha büyük bir gurur yok...”
...Ve, çok anlamlı bir ilave ya da kalpten gelen bir arzu:
“ Bana diyorsunuz ya (Kendiniz için ne istiyorsun?) Daha ne isteyeyim? Hedefim Büyük Taaaruz ruhuyla zafer kazanan kumandan olmak istiyorum...”
Ömrünün 50 yılını “CHP”ye vermiş…
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir ay kadar önce canlı yayında, “Seçimi kazanan genel başkan olmak, geleceğe bırakabileceğim en büyük miras... Ben de partiyi birinci çıkarmayı taahhüt ediyorum... Çıkaramazsam, istifa ederim...” demişti... Bu sözden sonra Türk Siyaset’inde neler yaşanır?”
İŞTE SAYIN BÜLENT BARATALI’NIN YORUMU...
Cumhurbaşkanlığı, ülkenin en üst ve her siyasinin gönlündeki makamdır... Bugün uygulanan “Cumhurbaşkanlığı Yönetimi” biçimine geçmeden, parlamenter sistem varken, önce Özal, sonra Demirel, Başbakanlıktan istifa ederek Cumhurbaşkanı olmuşlardı... Parlamenter Sistem’deki Cumhurbaşkanlığı onları tatmin etmemiş, Özel istifa ederek parti kurmaya tekrar başbakan olmaya karar vermiş, ömrü yetmemişti... Demirel de bir emanetçi ile partisini yönetmeyi denemiş, başarılı olmamıştı... Sonunda Anavatan ve Doğruyol partisi tarihe karışmıştı... Cumhurbaşkanlığı böylesi yakıcı bir makamıdır...
***
Yeni sistemimizde ise “tek adam”lık var... Yasama, yargı ve yürütme tek elde toplanmış ve Cumhurbaşkanının “mutlak gücü” ortada...
Kim istemez böyle bir makamı?
CHP’ye gelince...
Genelde...
Partinin genel başkanı, doğal olarak Cumhurbaşkanı adayıdır...
***
Sayın Özel bu konumdan arınmış; aynı suda iki defa yıkanılmayacağını çok iyi bildiğinden “Seçimi mutlak olarak kazanacak, Tayyip Beyi yenecek aday” arıyor...
O aday da Tayyip Bey’i dört kez yenen İmamoğlu’dur ve bu konuda yapılan oylamadan partili / partisiz 15.5 milyon oy alan adaydır... Bu kesin sonuçtur... Adaylaşamama durumunda, anketlerde, Cumhurbaşkanına açık - ara fark atan Sayın Yavaş sırada beklemektedir... Sayın Yavaş da “Sayın genel başkan yıldız gibi parlıyor” diyerek Sayın Özel’i, Özel de Yavaş’ı işaret ediyorlar... Adaylar arasında bu konuda sorun yok... Kim kazancaksa o aday olacak...
Sayın Özel, seçimi muhakkak kazanarak, Siyasi Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olmak, böyle bir onurla tarihe geçmek istiyor...
Yaşamında özü ve sözü samimi olan Sayın Özel’e hak vermek gerekir... Sayın Özel’in sözleri ve içinde bulunduğu ruh hali, CHP’yi birinci parti yapma hedefini belirleme taahhütüydü...

Bu hedefe ulaşılamaması durumunda istifa edeceğini açıklamış, kendisi ve partisi CHP için de, aynı zamanda Türk Siyaseti’nde geniş yankılar yaratmıştı... CHP için de liderlik yarışını tetikler, parti içi mücadele başlar...
CHP’lilerin görevi, liderlerinin etrafında kilitlenmek, başlattığı siyasi siyasi kurtuluş savaşına, amasız – fakatsız omuz vermektir...
CHP’lilerin görevi, liderlerinin etrafında kilitlenmek, başlattığı siyasi kurtuluş savaşına amasız / fakatsız omuz vermektir...
100 yılı aşan tarihinde CHP’liler, bunu defalarca başarmışlardır...
Haydi CHP, yumuşak tükürük sakal ıslatır... Yarım yol ile değil, motorlar tam yol ileri...
Nokta...