David Olusaga. Yazar, akademisyen, araştırmacı ve siyahi. Black and British (Siyahi ve Britanyalı) kitabında kendi sözleriyle “Koca Afrika kıtasının insanları olan siyahilerin nasıl olup da bu ufak adaya geldiğinin köklerini” araştırıyor. Sömürgelerde doğan bebeklerin de köle addedildiğini, kızgın demirle kime ait olduklarının tenlerine damgayla, yakılarak kaydedildiğini, kaçarlarsa öldürüleceklerini ve diğer cezalandırma yani işkence metotlarının kayıtlarını yasalara yazılmış şeklinde izleyicileri ile paylaşıyor belgeselinde…

Kayıtlar

Yani köle öldürmek yasalara göre serbest, insandan sayılmıyorlar. Nasıl bir aşağılanma. Bu yasalara “köle kod”ları demişler İngiliz İmparatorluğunda. “Böylece bu ülkede iki birbirine karşıt, çelişkili adalet sistemleri oluştu” diyor.“Ana adada yasa, adalet tüm halkı için tüm temel özgürlükleri korurken, kolonilerde bazı grupların yani kölelerin özgürlüğü hiçe sayıldı” diye ekliyor.

Granville Sharp

Britanya’da büyük çiftlikler yoktu ama limanlarında köle satılıyordu. Zamanla adanın insanları köleciliği fark edip buna itiraz etti. Yasaların karmakarışık olduğunu ve birbiriyle çeliştiğini gördüler. Çoğu dindar olan bu kişiler köleliğin adada yasaklanması için yıllarca mücadele verdi. Bunlardan önde gelen bir isim GranvilleSharp’tı. Hukukçu olmamasına karşın hukuku çalıştı ve 1772de kölecilik karşıtı davayı kazandı, İngiltere’de köleciliğin yasal olmadığını kanıtladı. Tarihe geçti.

Grenville Plaketi

Ahlaka uygun olmayanın yasal da olmadığını söyledi, savundu, siyahileri hayvanlarla eşdeğer yapan köleciliği kabul etmedi.Davayı kazanınca dizlerinin üstüne çöküp Tanrıya teşekkür ettiği söylendi. Torunlarının çocuklarından adı Granville olan minik torun da plaket törenine katıldı. Böylece David Olusaga köleliğe karşı duran beyazlara da minnetini iletti.

Grenville’in torunu

Kraliçe Victoria Zamanında Kölecilik

Sarah Bonetta isimli küçük köle kız Kraliçe Victoria ile tanıştırılır ve “medenileştirilme” deneyi olarak kullanılır. 1800lü yıllarda kölelerin yani siyahilerin medeni olmadığı savunması yaygın olduğu için bunun tersinin kanıtlanması önemlidir.Asil sınıfların korumasında yetiştirilen bu renkli çocuk beyazlar kadar eğitimli ve zeki olduğunu zamanla kanıtlar. Çocuğunun vaftiz annesi Kraliçe Victoria olur.

1845de İngiltere’ye gelen eski köle Frederick Douglass anılarını yayınlar. Kentleri dolaşıp konuşmalar yapar. Köleciliğin nasıl kötü bir şey olduğunu anlatır. Köleciliğin siyasiden çok ahlaki bir konu olduğunu açıklar. Böylece Kraliçe Victoria döneminde köleciliğe karşı durmak ahlaki bir duruma gelir. Douglas çok etkili olur.

Fredrich Douglass’ın Torunu

Pamuğu Üretenin Köle Olduğu İngiltere’de Gizlendi

1850lerde Güney ABD’nin büyük, varsıl çiftliklerindeüretilen pamuk İngiltere’de endüstri devrimini başlatır. ABD’deki saray gibi İngiliz çiftlik evleri köle emeğiyle yapılmıştır. Gemilerle Mississippinehrinden Atlantik’e, oradan Liverpool’a getirilen pamuk trenlerle otuz dakika ötede pamuklu kumaş ve giysi üretmek için özel olarak kurulan Manchester kentine taşınır.

ABD Güneyinde varsıl bir çiftlik evi

Manchester’da çalışan işçiler beyazdır. Böylece kölecilik güzel bir biçimde gizlenir. Victoria devri böyle ahlaki çelişkilerle, kandırmacalarla doludur. Dört milyon İngiliz bu kölelerin ürettiği pamukla karnını doyurmuştur ama tarih derslerinde bu taraf hiç öğretilmez. Ancak yine Victoria dönemi olan ABD İç Savaşında birçok İngiliz kölelere bağımsızlığı yolunda yardım etmiştir.