Cumhuriyetimizin 102. yılını, ulusça büyük bir coşku ve gururla kutluyoruz. Bu anlamlı günde, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk’ü, onun kahraman silah arkadaşlarını ve bu toprakları vatan kılan şehit ve gazilerimizi minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz.

Bağımsızlık savaşımızın zaferle sonuçlanmasının ardından, Büyük Atatürk’ün engin vizyonu ile kurulan Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil; aynı zamanda bir aydınlanma ve çağdaşlaşma ışığıdır. Halkımız tarafından hızla benimsenen bu yönetim, milletimizin en uygun yönetim modeli olduğunu kısa sürede kanıtlamıştır.

Cumhuriyet, ulus egemenliğini esas alarak yurttaşlık bilincini güçlendirmiş; eşitliği sağlamış ve herkese ülkenin yönetimine katılma, geleceğini şekillendirme hakkı vermiştir. Böylece, kendi kendini yöneten, karar alma yetisine sahip özgür ve etkin yurttaşlar yetişmiştir.

Bu dönemde, birey üzerindeki her türlü dini ve toplumsal baskı kaldırılmış; aklı rehber edinen, sorgulayan ve araştıran yurttaşlar yetiştirilmiştir. “Fikri hür, vicdanı hür” nesillerin yetişmesiyle, özgür bireylerin katkısı geleceğe yön vermiştir.

Cumhuriyet’in yaşatılmasında çağdaş eğitim yöntemlerinin uygulanması hayati bir rol oynamış; genç nesiller, Cumhuriyet’in amaçlarını benimseyen ve değerlerini sürdürecek yurttaşlar olarak yetiştirilmiştir.

Toplumsal ve ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda, Cumhuriyet dönemi boyunca demokratikleşme süreci hızlanmış, ardı ardına köklü reformlar hayata geçirilmiştir. Hukuk devleti ilkesinin benimsenmesi, Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından biri olmuş; laiklik ve hukukun üstünlüğü, çağdaş yaşamın temel şartları arasında yerini almıştır.

Cumhuriyet, katı kurallara bağlı durağan bir rejim değildir. Büyük Atatürk, bu yönetimi çağdaş gelişmeleri mümkün kılacak dinamik bir yapıda inşa etmiştir. Kuruluş felsefesi, insan hakları, demokrasi ve temel özgürlüklerdeki evrensel gelişmeleri takip etmeyi ve bunları ülkemize uyarlamayı zorunlu kılar.

Cumhuriyet yalnızca kurumlarla yaşatılmaz; onu yücelten en değerli unsur, yurttaşlık erdemidir. Demokratik bir toplumun sürdürülmesi, hem yönetenlerin hem de yönetenlerin sorumluluklarını bilen bireylerin katkısı ile mümkün olur.

Ulusumuzun öz değerlerini koruma ve yaşatma anlayışı, Cumhuriyet ile birlikte başlamıştır. Atatürk ve silah arkadaşlarının kültürel mirasa duyduğu bağlılığın temelinde, tarihin incelenmesinin insanın yaratıcılığına ve düşünsel gelişimine büyük katkı sağlayacağı inancı yatar.

Kültürel miras, geçmişin sanat, edebiyat ve bilim birikimini yansıtmakla kalmaz; aynı zamanda düşünsel bir rehber olarak gelecek nesillere yol gösterir. Geçmişin birikiminden güç alarak, insanlık acıları azaltabilir, sorunlara adil ve barışçıl çözümler üretebilir ve geçmişte yapılan hatalara düşmekten kurtulabilir.

Cumhuriyet, bize özgürlüğü, eşitliği ve geleceğe umutla bakmayı öğreten en büyük mirastır. Onu yaşatmak, her birimizin görevidir; her yurttaş, Cumhuriyet’in ışığını yarına taşımakla sorumludur.

Bugün laik demokratik Cumhuriyetimizin 102. Yıldönümünü coşkuyla kutlarken dileğimiz hep aynı: Türkiye'nin, her alanda çağdaş dünyanın ölçütlerini yakalamış, yarınlarına güvenle bakan, yeniliklere açık, yurttaşlarının gurur duyacağı aydınlık bir ülke durumuna gelmesi temel amacımızdır.