Bugün, Cumhuriyet'in kuruluşunun 102'nci yıldönümü...
Kutlu olsun!
Kutlamaların coşku seviyesi geçmişteki kutlamaların altında olacağını bilsem de...
Anıtkabir'in her yıl olduğu gibi ziyaretçilerle dolup taşacağından eminim.
Çoluk çocuk, yaşlı genç milyonlarca Cumhuriyet sevdalısı, bu özel bayramı doya doya yaşayacaktır.
Türk bayrakları dalgalanacak her evin balkonundan...
Çocuklar, şarkılar söyleyecek, şiirler okuyacak.
***
Ben sizleri, 29 Ekim 1925 yılına, Cumhuriyet'in ikinci yaş gününe götürmek istiyorum.
***
Fahrettin Altay Paşa, Atatürk'ün en yakınındaki silah arkadaşlarından biriydi.
İyi gününde, kötü gününde hep Ata'nın yanındaydı.
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanmıştı.
O günlerde de Mustafa Kemal ile omuz omuzaydı.
Sözde barış anlaşmasıydı Mondros...
Oysa Osmanlı Devleti fiilen sona ermişti.
***
Aradan beş yıl geçtikten sonra (Beş yıldan bir gün eksiktir) 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet kuruldu.
Bu iki önemli sürecin yakın tanığı Fahrettin Altay Paşa'nın beynini kemiren bir soru vardır.
Her ne kadar Ata'nın çok yakınında, en çok güvendiği komutanlardan biri olsa da soramaz o soruyu...
"Cumhuriyet, neden 29 Ekim'de ilan edildi?
Üç gün önce, bir gün, beş gün sonra değil de, neden 29 Ekim?"
Fahrettin Altay Paşa, bu soruyu ancak 29 Ekim 2025 tarihindeki kutlama gününde sorabilir Atatürk'e...
***
Mustafa Kemal Atatürk, Fahrettin Altay Paşa'ya şöyle der:
"Fahrettin, mütarekenin ilk günlerini hatırlar mısın? Saray ve hükümet, teslimiyeti kabul etmişti. Hükümet sarayın, saray da İtilaf devletlerinin elinin altına girmişti.Saray bu halden memnundu. Fakat ben bunu kabul edemezdim.
Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım. Dünyada tek başımıza idik.
Fakat benim inandığım ideale, benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu. Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı.
Peki 30 Ekim 1918’den, bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ye kadar kaç yıl geçti? Dört yıl! 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti ilan ettik. İşte 5 yıla sığdırdığımız büyük inkılap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır?"
Atatürk, devam eder:
"Bu mazlum millet, kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır. Çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükafatı işte budur. Bütün Dünya buna şahit olmuştur. Daha da şahit olacakları vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir.
Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası çektiğim azabı bilirsin, yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir, Cumhuriyet 29 Ekim...
İşte bu da mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.
Deyiniz ki bu, tarihten silinmek istenen bir milletin öcüdür.”
***
Fahrettin Altay Paşa, bugüne kadar bu ayrıntıdan neden hiç söz etmediğini sorar Atatürk'e...
İşte o cevap:
"Anlatsaydım herkese, şahsen övünmek olurdu benim için... Oysa esas övünmek, benimle beraber mefkureye (kişinin hayata geçirmek istediği amaç) inananların, milletin ve ordunun hakkıdır!"
***
Atatürk, işte bu gerekçeyle Cumhuriyet'i 29 Ekim günü ilan etmek istemiştir.
30 Ekim 1918’de imzalanan “Mondros Mütarekesi” ile her anlamda teslim olmuş, esaret altına girmiş milletinin, kaç yıl esaret altında kaldığı sorusuna tam olarak "5 yıl dememek için" Cumhuriyet'in 29 Ekim'de ilan edilmesini istemiştir.
Nitekim Cumhuriyet, Mondros'tan 4 yıl 364 gün sonra ilan edilmiştir.
Esaretten başlangıcından bir gün önce Cumhuriyet'i kurarak, adeta intikam almıştır.
Ulu Önder Atatürk, batılı devletlere, "Ben 30 ekim'i tanımıyorum. Sizden bir gün öndeyim. Siz, 29 Ekim'i tanıyacaksınız" demiştir.
***
Görüldüğü gibi Mondros 30 Ekim, Cumhuriyet 29 Ekim'dir.
Bugün her ne kadar Cumhuriyet düşmanları, Mondros'u kalplerinde yeşertmek istese de...
Cumhuriyet'imiz 102 yaşındadır.
Ve dünya döndükçe de var olacaktır.
***
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.