Hürriyet, zaruretin bilincine varmaktır. Marks’ın 1851’de söylediği bu söz önemlilere ne ifade ediyor olabilir?

Değerlilerin yerini alan önemlilerin vasatlığı, sistemi alt üst eden sistem krizi kadar etkili. Sistem artık dura kalka çalışıyor. İşler yürümüyor.

İnsanlık durumunda vasatlaşma etkileri, piyasa ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı yıllarını izleyen önlenemez yükselişiyle ortaya çıktı.

Bütün sınırları yıkarak liberalleşen ekonominin kışkırttığı tüketim, insanın aklını aldı. Aptal topluma giden yollar böylece açıldı.

Dünya’da ve ülkede sorun haline gelen önemliler, gösteri toplumunun görüntü ve gürültü kültürüyle hemhal vasatta, büyük bunalımın kapısını çalıyor.

Avrupa krize teslim oldu olacak… ABD, başında bir barış meleği, nereye saldıracağını şaşırmış vaziyette… Ortadoğu tam olarak Gayya Kuyusu… Uzak Asya içten içe kaynıyor… Afrika bi çare çıkış arıyor…

Türkiye’de, doksanlara kadar değerli insanların siyasette ağırlığı vardı. 2000’den sonra, önemliler öne çıkmaya başladı. Ve 25 yılın sonunda, önemli olmak, toplumsal alanda, başarının anahtarı oldu.

Şimdi, tüketim toplumundan beslenen vasatların yarattığı boşlukta, bütün değerlerin yok oluşuna tanıklık ediyoruz.

Günümüz dünyasında, zaruretin bilincine varamayanların hürriyet zannettikleri serbestiden zuhur eden yitik çağın absürd hürriyeti…

Özgürlük meselesi, mülkiyet toplumlarında çözümsüzdür. Sistemden beslenenlerin sistemle mücadelesi bir yanılsamadır. Mülkiyet ortadan kalkmadan ne sömürü biter ne özgürlük söz konusu olabilir…

Günümüz dünyası, değerlilerin tasfiye edildiği koşullarda, önemlilerin vasatında tam bir yönetim krizi yaşıyor. Öyleki kamusal alan normları çökmüş durumda.

Artık yönetilemeyen toplumsal alanda, insan nasıl biliyorsa öyle yapmaya başladı. Suç olağanlaştı. Kuralsızlık, yaşam biçimi oldu. Ve belli ki böyle gitmeyecek.

Hal böyle olunca, kıyamet alametleri, “önemliler baharı”nı düşündürüyor.