Çeşme'ye, Bodrum'a bir dokundum, bin ah işittim!
Ahali ne dertliymiş.. Ne çok kazık yiyen varmış!

Vay ki vay!

Yağmur gibi fiş, fatura yağdı..
Biz 1000'den şikayet ederken, 5 binler, 10 binler havada uçuşmuş..

Kazık ki, diz boyu!
Ne diz boyu, adam boyu adam..

Gördüğüm fişler, faturalar doğruysa nutkum tutuldu!
Daha önce de söylemiştim; böyle gitmez.
Ben namuslu, ahlaklı, yerleşik esnafın kazanmasını istiyorum..
Makul, mantıklı rakamlarla..
Son sözü baştan söyleyeyim; kazıktan şikayet edeceğinize gitmeyin.. Fiyatını görmediğiniz yerde yemeyin - içmeyin..
Bırakın parası olan, 'kazık' derdi olmayan istediği yerde, istediğini yesin - içsin!

Bize ne! Para onun…
Benim derdim; güzelim Bodrum'un, Çeşme 'nin yanlış algılara boğulması.. Haksız ve gereksiz tepkiler alması.. Mafya ve bozuntularının musallat olması..

Biz pazara kadar değil, mezara kadar Çeşme'liyiz, Bodrum'luyuz!

Gelelim sadede: Çözüm yok mu ? Var elbette..

1- Avrupa'da her yerde fiyatlar kapıda asılı. Bu şart olmalı. Bakanlık ve belediye bunu kontrol etmeli. Yani fiyatı görün; yiyeceğiniz kazığı da…

2- Kira büyük sıkıntı. Astronomik rakamlar sözkonusu. Denetlenmeli ve bu tür ranta dayalı kiralara yüksek vergi gelmeli. O zaman kira da makul seviyeye gelir.

3- Şirket vergi, harç, ruhsat kontrolü sıkı tutulmalı. Bu korsan - kazıkçı işyerlerini engeller, saygın esnaf hakkını alır.

Bu önlemler bile çözüm.. Zor mu?