8 Mart haftasında “kadınlar için özel söylemler” gündemdeydi...

Ne söylense az elbette.

Sevgi, saygı, özlem, minnet, şükran..

Ama...

Bu süreçte en acımasız kadın cinayetlerine de tanık olduk maalesef..
Şiddetin en ağırı..
Sevgi ve saygısızlığın zirvesi..
Ölümün, hatta katliamın en kötü örnekleri..
Sadece beylik cümlelerle geçiştirilecek bir acı değil yıllardır yaşadığımız..
“Bir şeyler yapılacak” denilerek geçiştirilecek noktada değil artık şiddet..

Toplumsal mutabakata, siyasi partilerden başlayarak Üniversiteler, sivil toplum ve devletin ilgili kurumlarının yoğun ve etkin işbirliğine ihtiyaç var.

Elbette medya da bu süreçte taşın altına elini koymalı.

Uyarıcı, eğitici, öğretici, toplumu iyiye yönlendirici bir şekilde..
Efsane kadın bakanlarımızdan, kıymetli ablam, merhum Işılay Saygın’ı geçen haftaki anma etkinliklerinde; yine siyasetin değerli isimlerinden; değerli ağabeyim  ANAP eski Grup Başkanvekillerinden Metin Öney, önemli bir anı nakletti.

Işılay hanım Aile’den sorumlu Bakan, Metin Ağabey de TBMM de Grup Başkanvekili.

Kadına şiddet gündemde; ama bugünün yüzde 1’i bile değil.
Ona rağmen Işılay Saygın, Metin Öney’den TBMM’de kadına şiddeti dile getirmesini rica ediyor ve o konuşma üzerine başta TV’ler, TV yayınları, diziler ve medyada bu konuda etkin kampanyalar başlatılması için yapılması gerekenleri anlatıyor.

Metin Ağabey’in anlattığına göre; o kampanya başarılı oluyor ve şiddet azalıyor.

Unutulup gitmiş bir hizmet.
Metin Öney anlatmasa hatırlanmayacak bir değerli anı.
Oysa ders çıkaracak o kadar çok şey var ki..
Siyaset ve siyasetçilerin de kendi adlarına yapacağı özeleştiri, değerlendirme..
Büyük Usta Dostoyevski söylemişti; “kirli bir ırmağın içindeysen; bozulmak istemiyorsan deniz olmalısın”..

Evet; tercih bu!

Temiz olmak; deniz olmak!