Ne olay olsa; ne sancı, acı yaşansa; ardından klasik açıklama;
“Soruşturma açıldı, gereği yapılacak...”
Bir şey olduğu yok!
Ormanı yakarlar; soruşturma; gereği..
Resmi araçta eskort taşıma; soruşturma; gereği..
Kadın cinayetlerine ilgisizlik..
Otel yangınları..
Elektrik, su kaçakları..
Siber güvenlik sancıları..
E- imza krizi..
Sahtecilik furyası..
Sahte dolarlar; kalpazanlık..
Sahte doktorlar, avukatlar, öğretim üyeleri, bürokratlar..
Soruşturma; gereği...
Ondan sonra toplumda siyasete güvensizlik; gelecek kaygısı...
Değerlerden uzaklaşma, yabancılaşma...

Hep Godot’yu bekler gibi; soruşturma beklemek...
Bir şeylerin çözüleceğini ummak...
Yanan ormanların yerine imar düzenlemesi; oteller...
Yani; rant...
Katledilen kadınlarımızın ardından 3-5 yıllık cezalar...
Hep bir soruşturma...
Hep bir gereği...
Ne zaman?
Mevlana’dan bir ders mi alsak acaba; hani şu çok bilinen sözünden:
“Dünle beraber gitti cancağızım; ne kadar söz varsa düne ait... Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...”
Evet; yeni şeyler...
Yeni söylem...
Soruşturma, gereği yordu artık...
Tutun, yapın, çözün, cezalandırın...