Türkiye bir çınarını kaybetti. Sadece bir akademisyen değil, bir hafıza, bir vicdan, bir yol gösterici aramızdan ayrıldı. Prof. Dr. Metin Sözen’in ardından söylenecek çok söz, yazılacak çok satır var. Fakat onun büyüklüğü karşısında her kelime eksik, her cümle yarım kalıyor.
Kültürel mirasın korunması deyince Türkiye’de akla gelen ilk isimlerden biri Metin Sözen'di. Hayatını bu toprakların taşına, ahşabına, camisine, evine, hanına, çeşmesine, köyüne, kent dokusuna adamış bir insandı. Ama sadece yapıları değil, o yapılarla birlikte yaşanmış hayatları, kültürel sürekliliği ve toplumsal belleği savundu. Bu yönüyle o bir akademisyen olmanın ötesinde bir kültür neferiydi.
1960’lardan itibaren Türkiye’de kültür varlıklarının korunması konusunda öncülük yapan isimlerin başında geliyordu. T.C. Kültür Bakanlığı'nda, üniversitelerde, sivil toplum örgütlerinde, yerel yönetimlerde hep aynı şeyin peşindeydi: “Kendi değerlerimize sahip çıkmak.”
Onun için kültürel miras sadece tarihi bir kalıntı değil, yaşayan, nefes alan, toplumun kimliğini besleyen bir damardı. Bu yüzden her yapıya, her kente, her köye yaklaşımı saygılı, öğretici ve sevecendi.
Tarihi Kentler Birliği’nin kurulması, Anadolu’nun dört bir yanındaki kentlerin yeniden kendi kimliklerine dönmeye başlamasında onun emeği, fikri, çabası vardır. Koruma sadece elit bir kaygı olmaktan çıkıp yerel halkın, belediyelerin, üniversitelerin ortak sorumluluğu haline geldiyse, bunda onun açtığı yolun ve gösterdiği istikrarın büyük payı vardır.
Prof. Dr. Metin Sözen’in Ege Bölgesi’ndeki, özellikle de Ödemiş-Birgi başta olmak üzere pek çok kentte yaptığı koruma çalışmaları, Anadolu’nun yerel kimliğini ayağa kaldırma mücadelesinin en güzel örnekleri arasında yer alır.
Prof. Dr. Metin Sözen, Anadolu’nun tarihî zenginliğini koruma ve yaşatma konusunda Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir öncüydü. Onun başlattığı seferberlik, yalnızca anıt yapıları değil, yaşayan kent dokularını, yerel yaşam kültürünü ve halkın belleğini de kapsıyordu. Bu anlayışla Sözen, Ege Bölgesi'nde—özellikle de Ödemiş’in incisi Birgi’de—önemli bir koruma ve farkındalık süreci başlatmıştır.
Birgi: Metin Sözen’in Kültürel Sadakatinin Simgesi
Birgi, sadece taşın, ahşabın ya da toprağın korunduğu bir yer değildir; aynı zamanda Prof. Dr. Metin Sözen’in yıllara yayılan emeğiyle kültürel sürekliliğin yeniden inşa edildiği bir modeldir.
Birgi’ye her gidişimde şöyle anlatırım: UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Birgi, 1970’li yıllarda göz ardı edilen, yavaş yavaş kimliğini yitirmeye başlayan bir yerleşim yeriydi. Oysa Aydınoğulları Beyliği’nin başkenti olan bu köy, camileri, türbeleri, medreseleri, sivil mimari örnekleri ve doğayla uyumlu dokusuyla özgün bir tarihe sahipti.
Metin Sözen, bu eşsiz dokunun korunması gerektiğini ilk fark edenlerden biri oldu. Ankara Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (o zamanki adıyla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) üzerinden yürütülen araştırmalarla Birgi’ye adım attı. Ancak bu yalnızca bilimsel bir ilgiyle değil, samimi bir kültürel bağlılıkla oldu.
Metin Hocamızın Birgi’deki işlerini şöyle özetleyebilirim: Birgi’deki konutlar, camiler, çeşmeler ve sokak dokusu sistematik şekilde belgelendi. Bu çalışmalar, Birgi’nin kültürel miras envanteri için bir temel oluşturdu.Çakırağa Konağı, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, SandıkoğluKonağı gibi yapılar, hem özgünlüklerine sadık kalınarak restore edildi hem de işlevlendirilerek yaşatılmaları sağlandı. Metin Sözen’in yaklaşımı, yalnızca fiziksel restorasyonla sınırlı değildi.

Yerel halkla doğrudan ilişkiler kurarak, onların kendi kültürel değerlerine sahip çıkmasını sağladı.Ödemiş Belediyesi ve Tarihi Kentler Birliği aracılığıyla yerel yönetimlerin sürece dâhil edilmesini sağladı. Koruma, yalnızca uzmanların değil, halkın ve idarenin ortak sorumluluğu haline geldi.
Birgi, bugün Türkiye’de yerel kimliğini koruyarak gelişmeyi başaran nadir yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyorsa, bunda Metin Sözen’in katkısı tartışmasızdır.
Ege’de Başka Nerelerde İz Bıraktı?
Metin Sözen’in kültürel duyarlılığı yalnızca Birgi ile sınırlı değildi. Ege Bölgesi’nin başka pek çok noktasında da onun yaklaşımı etkisini gösterdi… Aydın’ın Karpuzlu, Çine, Nazilli gibi ilçelerinde yerel mimari örneklerinin korunması ve belgelenmesi için çeşitli projelerde yer aldı.Manisa Kula’da sivil mimari dokunun korunması için çalışmalarda bulundu. Kula evlerinin özgün yapısının yeniden fark edilmesinde öncülük etti.
Muğla’da kentin Osmanlı döneminden kalan dokusunun korunması sürecinde yerel yönetimlerle iş birliği yaptı. Sokak dokusu ve sivil mimari örnekleri onun önerdiği yaklaşımla restore edildi.
Prof. Dr. Metin Sözen’in temel yaklaşımı, kültürel mirasın yalnızca duvarlardan ibaret olmadığıydı. Ona göre bir kentin, bir köyün gerçek kimliği; yaşama biçimi, gelenekleri, yerel üretimi, insan ilişkileriyle tamamlanır. Ege’de bu anlayışla yapılan koruma çalışmaları, zamanla turizme değil, yaşama odaklı bir canlanmayı da beraberinde getirdi.
Özellikle Birgi, bu yönüyle yalnızca geçmişe bakan değil, geçmişle birlikte geleceği kuran bir yerleşim modeli oldu.
O artık aramızda değil, ama Birgi’nin taşında, Aydın’ın evlerinde, Kula’nın sokaklarında, Muğla’nın meydanlarında onun sesi yankılanmaya devam ediyor.
Sadece Bilim İnsanlığıyla Değil, İnsanlığıyla da Anılacak
Prof. Dr. Metin Sözen’i tanıyanlar, onun sadece bilgisiyle değil, tevazusuyla, çalışkanlığıyla, insan sevgisiyle daima hafızalarında kalacağını bilir. Öğrencilerine ve genç mimarlara verdiği destek, Anadolu’daki yerel yöneticilere gösterdiği güven, herkesle kurduğu samimi diyalog, onun kültürel miras kadar insan mirasına da değer verdiğini gösterir.
O, konuşurken sesini yükseltmeden düşünceyi yüceltenlerdendi. Tartışırken kırmadan ikna edenlerdendi. Anlatırken bilgiyle birlikte yüreğini koyanlardandı.
Prof. Dr. Metin Sözen’in yeri doldurulamaz. Çünkü onun gibi düşünen, hisseden ve yaşayan çok az insan yetişiyor. Ama geride bıraktığı izler silinmeyecek kadar derin, güçlü ve aydınlık. Bugün Türkiye’de korunan her sokak, ayağa kaldırılan her han, restore edilen her cami ya da unutulmayan her kent dokusu onun sessiz ama güçlü bir izini taşır.
O artık aramızda değil. Ama bizler, onun izinden yürüyenler, bıraktığı mirasa sahip çıkma sorumluluğuyla baş başayız. Metin Sözen’in ardından yas tutmak kadar, onun çalışmalarını yaşatmak da boynumuzun borcudur.
Anadolu seni unutmayacak.