“Kime ne tür bir siyasi yasak gelir veya gelmez her şeyden önce bu benim derdim değil... Bu yargının konusudur, bunların takibini yargı yapar... Eğer birisi suç işlediyse, yargı bunun değerlendirmesini yapar, cezasını verir...”
Bu çarpıcı sözler...
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait...
Adı geçmese de...
Bu sözlerin hedefinde kimin olduğu açık ve net:
Siyasi yasak riskiyle karşı karşıya olan...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu...
***
Peki...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel...
Bu puslu havayı nasıl değerlendirdi?
Aynen şöyle:
“Eğer Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse bu bir sonraki seçim Erdoğan için referandum haline gelir...”
Cumhurbaşkanı’nın karşılığı ise...
Keskin cümlelerle oluyor:
“Kaldı ki, Tayyip Erdoğan, zaten belediye başkanı iken bu konuda malum 10 ay bir cezaya çarptırılmış ve 4 ay 10 gün cezaevinde yatmış bir belediye başkanıdır... Sayın Genel Başkanın (Özgür Özel) bunu örnek göstererek konuyu ifade etmesi doğru bir şey değil... Demek ki, bu işlerden hakikaten çırak çıkacak... CHP’li belediye başkanları ise, kendi aralarında şu anda savaşıyorlar...”
Erdoğan, CHP’yi keskin bıçak eleştirmeye devam ediyor:
“Aralarında asla bir ayrılığın olmadığını söylemişlerdi... Peki, sonra ne oldu? Gizli zoom zirvelerinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun sırtına hançeri kim saplayacak, onun planlarını yaptılar... Hatırlayın, ülkenin Cumhurbaşkanı olmasını istedikleri, karşımıza çıkarttıkları kişiyi, birkaç ay içinde yetersiz dahi ilan ettiler. Şimdi hançer kimin elinde ve kimin sırtına saplanacak doğrusu bunu da bilmiyoruz...”
***
Sayın Cumhurbaşkanın bu siyasi atağından 48 saat sonra ne oldu?
TÜSİAD’ın, iktidarı eleştirerek “Sistem çöktü” açıklamasına jet işlem geldi... Yüksek İstişare Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma başlatıldı... Kartalkaya yangınından kayyum politikasına, yangın tutuklamalarına ve ekonomiye yönelik bir dizi eleştirileri sıralayan Ömer Aras, “yargıyı etkileme ve gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” ile suçlandı...
ArdındanTÜSİAD Başkanı Orhan Turan bir çıkış yaptı:
“Enflasyon 2021’daki yanlış politikalarla arttı...”
***
...Ve, CHP’de bir son dakika “şaibe” yani “leke” iddiası...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın...
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) son kurultayında...
“Para karşılığı oy kullanıldığı" iddiasıyla başlattığı soruşturma...
Yeni bir “şok dalgası” olarak değerlendiriliyor...
Soruşturma kapsamında üç tanık ifade verdi...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut’a sorarsanız...
“Bu kurultay en az diğer CHP kurultayları kadar temiz, onurlu bir kurultay...”
***
...Ve bir son dakika gelişmesi...
“Yeni Şafak Gazetesi”nin iddiasına göre...
Özgür Özel'in...
Kılıçdaroğlu'nu devirdiği...
Kasım 2023'teki CHP Kurultayı ile ilgili “şaibe” soruşturmasında...
Yeni bir gelişme yaşandı...
Savcılığa tanık olarak ifade veren...
İzmir Kurultay delegesi Hatip Karaaslan...
Kendisine...
“Özgür Özel’i destekle, istediğin kadar para verelim!”
Denildiğini anlattı...
***
Sıkıntı büyük...
Şaşkınlıkları dizi dizi...
Vatandaş ferahlamak istiyor...
Huzurla bir “Oh...” demek istiyor...
Oysa...
Sıkıntılar hiç bitmiyor...
Bakın mesela:
Bolu’da...
Turizm Bakanlığı’nın denetimindeki Grand Kartal Otel’de...
78 kişi ya yanarak ya da dumandan boğularak...
Can verdi...
Hatırlayın...
Daha önce de...
Adana’nın Aladağ ilçesindeki kız öğrenci yurdunda...
Masum çocuklar alevlerin arasında can vermişti...
Huzur ve mutluluk...
Neden Türkiye’ye geç geliyor?
Ana muhalefet partisi...
Baş ağrısından nasıl kurtulacak?
***
Bu soruları...
Asırlık CHP'de...
Neredeyse hemen her “1 Numaralı” koltukta görev yapmış…
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum...
İşte Sayın Baratalı'nın yorumu:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla anılan yeni yönetim sistemimiz bütün denge ve denetim mekanizmalarını yok etti... Kuvvetler ayrılığı fiilen ortadan kalktı: adeta Kuvvetler Birliği doğdu... Bütün yetkiler Cumhurbaşkanında toplandı... Üst yargıyı ve HSK’yı neredeyse Cumhurbaşkanı seçiyor; oluşturuyor... Gerçi üst yargıdan, barolardan, meclisten gelen üyeler var ama barolar hariç, bunları da hukuken Cumhurbaşkanı seçiyor... Yürütmenin başında Cumhurbaşkanı var... Çünkü mecliste çoğunluk Cumhur İttifakı’nın elinde... Bu nedenle Meclis’e de kesinlikle hakim... Yürütme erkinde şöyle bir söylem var: “Her şey Cumhurbaşkanımız’ın talimatıyla başlıyor, yangına giderken bile... O’nun için, İmamoğlu’na atfen söylenen (Benim derdim değil, yargının konusudur suçu işlediyse yargı cezasını verir!) söylemi yukarda açıkladığımız fiili ve hukuki durumlar karşısında yerine oturmuyor havada kalıyor... Her şey Cumhurbaşkanı’nın durumuna ve söylemine göre şekilleniyor... Sonuçta İmamoğlu, iki seçimde üç kez İstanbul’u kazandığına göre muhakak(!) cezalandırılması tablosu ortaya çıkıyor... Seçim kazanırken suyu bulandırmıştır, kurtla kuzu misali... Hani, “Aynı hatalar yapılmasaydı tarih tekerrür etmezdi” denir ya... Sanki, “Cumhurbaşkanı – İmamoğlu yarışı”nda hangi hatalar yapılıyor; önümüzdeki seçimde göreceğiz... Tarih tekerrür eder mi etmez mi? TÜSİAD’ın söylemine gelince, yeni bir şey değil... Ecevit Hükümeti’nden beri Özal ve Çiller’e de söylendi... 1978 yılında Gönen Barajı’nın temelini atmaya gitmiştik... O gün, gazetelerde tam sayfa Ecevit Hükümeti’ne TÜSİAD’ın muhtırası yer almıştı... Ecevit’in morali çok bozulmuştu... Öyle ki, Deniz Baykal’ı tanıtırken, “Sayın Deniz Gezmiş”, genel sekreter Mustafa Üstandağ’ı takdim ederken de, “Üstün Üstündağ” diye tanıttı... Bu derecede şaşkındı yani.. Sonunda Ecevit Hükümeti düştü... Bu söylemler Tayyip Bey’e de daha önce yapılmıştı... “Ey TÜSİAD...” diyerek sert çıktı; dikkate bile alınmadı... Ancak, TÜSİAD’in bu seferki çıkışı çok ağır oldu; öncekilere benzemiyordu... Öncekiler daha çok ekonomi ağırlıktaydı... Bu kez ekonomi, hukuk, toplumsal sorunlar ve adalet öne çıkmıştı... Çok ciddi eleştiri ve tespitler vardı ama herkesçe bilinen durumların tespiti yapılmıştı... İşçiler yollarda, öğretmenler ayakta, sendikalar sağcı /solcu demeden müşterek eylemler yapıyordu... Emeklilerin durumu ortada; insanlar geçinemiyor... Pazar artıkları bile torbaya konuyordu... Kiralar almış başını gidiyordu... Demek ki, sonunda TÜSİAD’da da bıçak kemiğe dayanmıştı... İşin ilginç yanı, enflasyonun 2021’deki yanlış politikalarla ilgili tespiti... bu tespit doğrudan Cumhurbaşkanının “nas” politikalarına yönelik... Daha önceki liderler... TÜSİAD’ın böylesi beyanlarına sadece kızdılar ama yargı sopasını kullanan olmadı... Cumhurbaşkanının seçim stratejisi iki taktikten oluşuyor... Birincisi CHP’yi yalnızlaştırmak... Bunun için Apo havucu ile şimdilik DEM’i uysallaştırmak... Çünkü DEM, isteklerini sıralamaya başladı: Anayasa’dan Türklük tanımının kaldırılması, Türk dilinden başka dillerle eğitim yapılmaması yasağının kaldırılması maddeleri ve bir şekilde genel af ile Apo’nun ve PKK’nın özgürlüğü... Cumhur İttifakı’nın bunlara ne diyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.... DEM Parti’nin isteği kabul edilecek mi? Yoksa DEM eski DEM mi kalacak? Bu Cumhur İttifakı’nın ne ölçüde “demlenmesine” bağlı bir durum... Cumhurbaşkanının ikinci startaejisi CHP’nin içini karıştırmak... Cumhurbaşkanı birden “Ey Kemal”ci kesildi adeta... Ancak bilinmeli ki CHP 100 yıldan fazla bu badirelerle uğraştı çok tuzakları atlattı... Demokrat Parti mallarına el koydu, 12 Eylül rejimi kapıya kilit vurdu... Yeniden doğdu; birinci parti oldu ve büyümeye devam ediyor... Çünkü CHP Anka Kuşu’dur... “CHP Kurultay’ı şaibeli demek” tüm kurultay delegelerine ve onları sıralı olarak seçenlere yapılan en büyük hakarettir... Asla kabul edilemez... Kurultay delegeleri, Ecevit’in, 5 Mayıs 1972’de beşinci olağanüstü Kurultay’da söylediği gibi:
“Kurultay delegeleri demokratik bir partinin kanunlara saygılı , özgür üyeleridir; kapıkulları değildir...”
Hançer meselesine gelince... Siyaset’te beraberlik sonsuza kadar devam etmez... Çünkü siyasetin adaleti yoktur; kendine göre kuralları vardır... Çalının dibini taşlayarak tavşan çıkarmak beyhudedir... Kanun, nizam ortada....Bu Kurultay’ın öncekilerinden hiç bir farkı yoktur...
Huzur ve mutluluk yeni bir seçimle gelecektir...
Nokta...