“Önce insan” diyen aklın çöktüğü zamanlardayız.  

 Ülkede sistemin çalışmadığını söylemek öylesine muhalif bir diskur değil; bütün kurum ve kuruluşlarıyla sistem gerçekten dengeden çıktı. Gündelik hayat gün be gün yaşanabilir olmaktan çıkıyor. Çöküşten tükenişe, tükenişten yıkılışa trajik bir yol hikayesinin tekinsiz yolcuları gibiyiz. 

Seksen darbesiyle başlayan zihniyet değişiminden sonra, ikibinli yıllarda şark zihniyetinin devleti ele geçirmesi sonucu ortaya çıkan durum gerçekten içler acısı.

Bilindiği gibi şark zihniyetinde kişi kültüdür belirleyici olan. Toplum, ilke ve kuralların değil de kişilerin peşi sıra gider. 

Ve gelmiş geçmiş en çapsız, en basiretsiz yönetimi oluşturmak, Emevî kültürüyle hemhal şark zihniyetine nasip oldu.

Ancak yönetimin çapsızlığının toplumdaki nitelik çökmesiyle mütecanis olduğunu da görmek lazım. Bileşik kaplar kuralı…

 Başımıza ne geldiğini anlamak için hayatımızda olan bitene bir göz atmak yeter.

Otel yanıyor, 78 insan ölüyor. 4 katlı binanın kolonları kesiliyor, bina çöküyor. Birbirinin canına susamış insanlar her yerde karşımıza çıkıyor. Hastanede bebekler öldürülüyor. Kadın cinayetleri, gündelik hayatın rutini...

Daha sokağa çıkar çıkmaz, şehrin insanlara değil bilumum motorlu araçlara ait olduğunu görüyorsunuz. Bir sığıntı gibi, işgal altındaki kaldırımlarda ilerlemeye çalışıyorsunuz. Hava kirliliği, gürültü cabası…

Diyelim ki sağlık sorununuz var, başınız fena halde dertte demektir. Diyelim ki öğrencisiniz, geleceğinizin sizden nasıl çalındığını görerek kahrolacaksınız. Diyelim ki işsizsiniz, umudunuzu sosyal medya fenomenlerine, bahis oyunlarına bağlayacaksınız. Güvenlik politikaları nicedir zaten çökmüş durumda…

Yürüyen gerçek; Mülkiyet insandan değerli. Sahip olmak ve tüketmek, yaşamanın biricik ereği… İronik bir dille literatüre giren “homo economicus” gerçek oldu.

İnsanın değeri ve önceliği sadece tüketimin ve piyasaların bekası söz konusu olduğunda ortaya çıkıyor. Tüketim öznesi insan, tükettiği kadar değerli… Bir başka deyişle, malın değeri var, insanın yok.

Acı bilgi; Önce insan, diyen akıl tükendi.

Umut artık Kaf Dağı’nın ardında da değil. Korkarım, nerde olduğunu bilen de yok.