Bir süredir ülkemizde resmi kuralların keyfe göre uygulandığına tanık olmaktayız... Yani Anayasa ve yasaların yaptırım gücü kaybolmuş, adeta iktidarın takdirine terk edilmiş durumda.
Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın, “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” sözü, artık bugün delme sayısından bağımsız, yerini keyfi uygulamalara bırakmıştır.
Bazı örnekler ile açıklamaya çalışalım. Yurttaşların şiddet kullanmaksızın düşüncelerini ifade etme özgürlüğü vardır değil mi? Bu Anayasal bir haktır. Ama eline silah almayan ve toplumu şiddete teşvik etmeyen, o kadar çok siyasetçi, gazeteci, akademisyen ve genç tutuklu var ki, bu yasal hak, hak/hukuk olmaktan çıkmış bulunmaktadır.
Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans veren, Sosyal Doku Vakfı Başkanı, Nurettin Yıldız, “Altı yaşında kız çocuğun evlendirilebileceğini” söyledi. Yaşın önemli olmadığını ve küçük bir kız çocuğunun 25-30 yaşında bir erkekle evlenmesinde bir sakınca olmadığını söyledi.
Neye göre söyledi? İslam hukukuna yani, şeriata göre bu bilgiyi paylaştı. Ama ülkemizde şeriat hukuku mu geçerli yoksa medeni hukuk mu?
Medeni hukuk geçerli ve bunun içerdiği yasalara göre, reşit olmayan kişilerin evlenmesi, çok eşlilik, köle ya da cariye sahibi olmak, kadının miras hakkından eksik yararlanması söz konusu değildir. Yani yasaktır.
Nurettin Yıldız, Boğaziçi Üniversitesindeki konferansında, yasadışı uygulamaları savunmuştur. Hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır şu ana kadar.
Çocuk evliliğini savunduğu için, üniversite öğrencileri tarafından, bu konuşma protesto edilmiştir. Çünkü pedofoli ve çocuk istismarı hem suçtur hem bu çağın insan hakları çerçevesinde ahlaksızlıktır.
Peki, pedofoli ve çocuk istismarını protesto etmek hak mıdır? Tabii ki, haktır. Ama gelin görün ki, yasa dışı ve ahlaksız bir eylemi savunan kişi hakkında değil, onu protesto eden gençler suçlu gibi tutuklandı.
O kadar ikiyüzlü ve tutarsız bir ortam oluştu ki, böylesi uygulamalar ile ne hukuk egemen olabilir ne de toplumsal huzur.
Daha bir yıl olmadı. Daimond Tema adlı bir genç Youtuber, Peygamberin hayatını anlatırken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınları arasında bulunan ve hadislerin yer aldığı metinlere dayanarak yaptığı açıklamalardan dolayı linç edilmeye çalışıldı.
Tema, hadislere dayanarak Hz. Muhammed’in, kendisi elli yaşlarındayken, 6 yaşındaki Ayşe ile nikah kıydığını ve 9 yaşındayken de onunla gerdeğe girdiğini anlatmıştı.
Şimdi burada suç var mı? Var ise, Diyanet İşleri Başkanlığı suçlu olmalıydı. Çünkü bu kurumun yayınlarındaki hadisleri okudu sadece.
Ama ne oldu? Kendisi hakkında İslam’a ve Hz. Muhammed’e hakaretten dava açıldı. Tutuklama kararı çıkarıldı. Başta İşit örgütü olmak üzere İslamcı örgütler hakkında ölüm fermanı yayınladı.
Bu olay üzerine 14 ilahiyat profesörü, Tema’nın sözlerinde bir çarpıtma ve iftira olmadığını, İslami metinlerde bu sözlerin bulunduğunu açıklayan bir bildiri kaleme aldı.
Ancak hakkında hem tutuklama kararı hem de ölüm tehdidi olan Daimond Tema, yurt dışında yaşamak zorunda kaldı.
Oysa yasa dışı davranışta bulunan Tema değil, onu tehdit edenler. Ve devlet yurttaşlarının can güvenliğinin yanı sıra düşüncelerini dile getirmelerinin güvencesini sağlamakla yükümlüdür. Anayasa ve yasalara göre tabii.
Ne demişti Murattan Mungan, “Türkiye’nin resmi dini, ikiyüzlülüktür.”