Siyasette ittifaklar önemlidir. Son dönemlerde Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı gerçekleşti. Ama bunların hepsini kapsayan siyaset ittifakı, Rant İttifakında kolayca buluşabiliyor. Bunun en çarpıcı örneklerini İzmir’de görüyoruz.

AKP’li vekil ve İzmir Ticaret Odası Başkanının kamuoyuna tekrar taşıdığı, Yeni Çeşme Projesi, daha önce de örneklerini gördüğümüz bir hilenin devreye girmesini gösteriyor. Mahkemenin “kamu yararı yok ve bölgeye telafisi imkansız zararlar verecek” gerekçesi ile ret ettiği proje, bazı değişiklikler yapılarak, “yeni” proje olarak tekrar gündeme getirildi.

Yani Saray iktidarı ve beton sermayesi, Kanal İstanbul gibi, Çeşme Projesinden de vaz geçmeye niyetli gözükmüyor. Bunun için her türlü hileye başvuruyor. İstanbul’da bulamadığı desteği, İzmir’de belediye yönetimlerinden görüyor.

Çeşme Projesi, başından beri “Turizm Projesi” olarak adlandırılıyordu, halen de öyle. Bu ideolojik bir kılıf. Yani masum, yani bölge kalkınmasına yönelik yalanını, turizm sıfatı ile sağlamaya çalışıyorlar.

Bu bir turizm projesi değil (öyle olsa da fark etmez), geniş hazine arazilerini pazarlama projesidir. Tabi buna ek olarak, daha önce buralardan arazi kapatmış olanların arazilerine de arsa vasfı kazandırma işi.

Cumhuriyet tarihi boyunca siyaset ve siyasal iktidar, hiçbir zaman, arsa ve emlak rantına bu kadar abanmamıştı. Arazi rantı adeta siyasetin finansmanı ve siyasetçinin zenginleşme aracına dönüştü.

Burada hukuku devre dışı bırakmada, maalesef ana muhalefet ve yerel iktidarda olan CHP’de yardımcı rol oynuyor. Daha önce bu proje gündeme geldiğinde, İzmir Büyükşehir ve Çeşme Belediye Başkanları, Bakanın ekibinde yer alıp, tam destek sağlamışlardı. Biri projeye Atatürk Köyü ekleyerek Cumhuriyetçi hüviyet kazandırmış, diğeri de karşı çıkanları “vatan haini” ilan etmişti. Aynen şimdi AKP’li İzmir Milletvekili Atilla Kaya’nın yaptığı gibi.

Sonrasını biliyorsunuz, Mahkeme kararına esas olacak, Bilirkişi Raporu ortaya çıkıp, CHP Genel Merkezi, karşıyız, açıklaması yapınca, birden belediye başkanları da “biz de karşıyız” deyiverdi. Her zamanki ikiyüzlülük ile.

Ama bu karar açıklanıncaya kadar, dava açma ve sivil eylemelerin hiçbirinde, hiçbir CHP’li temsilci yer almadı. Sadece Çeşme’de bir toplantıya davet ettiğimiz, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “hazine arazileri Sarayın değil, halkın malıdır” temalı bir konuşma yapmıştı.

Saray ve beton sermayesi vaz geçmiyor. Bu defa işi daha sağlam tutuyorlar. Mahkeme kararı kapı gibi ortadayken, CHP’li Belediye yöneticilerinden destek açıklamaları ard arda geldi. Belli ki, onlarla ön görüşme ve anlaşmalar yapılmış. Büyükşehir Belediye Başkanı ve Çeşme Belediye Başkan Vekili, sempatik sözlerle, turizm projesine karşı çıkamayız, Çeşme’ye değer katacak gibi mesajlar vermeye başladılar.

Bu defa projeye “çevreye uygun” vurgusu da eklendi. Yani CHP’li belediye yönetimlerinin desteğini de kolaylaştırmak, daha doğrusu, onların elini güçlendirmek için Saray temsilcileri, çevreci bir proje tanımını gündeme getirdiler.

Belediye Başkanları da, “biz destekleriz ama çevreye duyarlı olmalı” gibi gevezelik ettiler. Bilirkişi raporu ve mahkeme kararı inşaat daha az olursa, çevreci olur mu diyor ki, bu koroya katılıyorsunuz.

Sürdürülebilirlik diye bir kavram ve model var. Çeşme’nin ve Yarımada’nın nüfus ve inşaat açısından belli bir kapasitesi var. Bunun çoktan aşıldığını görmek için uzman olmaya gerek var mı? Bu projenin geniş hazine arazilerini arsaya dönüştürerek rant devşirme işi olduğunu gizlemek için de AKP ve CHP’li temsilcilerin kurduğu ittifakın yalanları ciddiye almak için ya akılsız ya da kötü niyetli olmak lazım.

Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay, madem turizm konusunda bu kadar hassastı, o zaman daha geçen ay otel inşaatlarını ticari alana dönüştüren planları neden onayladı ki? Bakanlık baskı yaptı diyor.

CHP’li siyasetçilerin tamamının, bu rant ittifakını desteklediğini iddia etmek zor. Mesela benzer bir imar değişikliği talebini Urla Belediye Başkanı geri çevirebildi.

Bu rant ittifakının en güzel tanımlarından birini, yine CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat yaptı. “Sermayenin vicdanı zayıftır. Onlar daima daha çok kar etmek isterler. Bizden görünenler ile işbirliği içinde Çeşme’yi yağmalayacaklar.”