CHP’de Cumhurbaşkanlığı adaylık kampanyasını İzmir’den başlatan Ekrem İmamoğlu, oldukça etkili bir salon mitingi gerçekleştirdi. Kampanyanın İzmir’den ve de özellikle Karşıyaka’dan başlatılması da tesadüf değil tabii ki. Bunun hem sembolik değeri hem de seçmen tercihleri açısından önemi büyük.
İmamoğlu, zaten insanlarla sokakta ve meydanlarda iletişim kurma bakımından yetenekli biri. Hatta bu açıdan şu anda Türkiye’de en yetenekli lider konumunda bence. Ecevit’ten çok Demirel’in üslubuna sahip. Kürsüden, otobüsten seçmene hitap ederken, izleyenlerle hareketleri ile üslubu ve seçtiği sözcüklerle duygusal bir bağ kuruyor.
Çok farklı üslupları konuşmasına yayıyor. Yumuşak konuşuyor, espri yapıyor, soru sorup destek alıyor, yeri geldiğinde de dozu yükseltip, meydan okuyor.
Salonun düzlük kısmında ağırlıklı olarak profesyoneller vardı. İl, ilçe yöneticileri, eski ve yeni belediye başkanları ve vekiller ile kongre delegeleri vs. Tribünlerde ise partililer. Hadi düzlük/saha ve tribüne bir göz atalım.
Düzlüktekilerin önemli bölümü Kurultay’da değişime destek olmuş veya Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına kesin gözüyle bakıp, onu desteklemek suretiyle, yanlış ata oynayıp, belediye başkanlığı koltuğundan olan ama zararın neresinden dönersek kardır grubu da yer alıyordu. Onlar “Biz tercihimizi değiştirdik” mesajı veriyorlardı.
Tabii, ısrarlı olarak İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını ve önseçim yöntemini veya zamanlamasını doğru bulmadığını bildirerek salona gelmeyen CHP’li İzmir milletvekili sayısı da bir hayli fazlaydı.
Tribünde ise hava bambaşkaydı. Onlar bir umudun peşindeydi. Erdoğan’dan kurtulma ihtimalini seviyorlardı. Bunu başaracak kişi olarak İmamoğlu’nu gördükleri için, umut tazelemeye gelmişlerdi.
İmamoğlu ile tribünler arasındaki elektrikti önemli olan. İmamoğlu, onları istediği zaman güldürüyor, istediği zaman ayağa kaldırıyor ve istediği zaman coşturuyordu. Bu önemli bir meziyet. Tribün ondan kolları sıvamasını istiyor, o da tribünden ayağa kalkmasını.
İzmir ve özellikle de Karşıyaka seçmeninin sosyolojik yapısı belli. Son 15-20 yıldır artan duyarlılıkları da belli. Bunun farkında olan İmamoğlu, partizanlık, eş dost, akraba kayırmacılığı, tek adam diktatörlüğü gibi eleştirileri yapsa da, İzmirli CHP’liler en çok Cumhuriyet değerleri konusunda sabıkalı gördükleri Erdoğan’dan kurtulacağız mesajlarına coşkulu tepki verdi.
Tribünlerin adeta kendinden geçtiği anlar, İmamoğlu’nu şu sözleri ile oldu: “Senin devrin bitti Erdoğan.” “Sandıkla evine gideceksin.” “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” Ve “Diploması olmayan şahıs…”
“Korkmuyoruz” ve “Meydan okuyoruz” ifadelerini oldukça etkili şekilde kullanan İmamoğlu, adeta İzmirli CHP’lilerin yüreğine su serpti. Ayrıca tribünden aldığı geri bildirim sayesinde İmamoğlu’nun da bu kampanya için İzmir’den enerji topladığını söylemek de mümkün.
Siyaset, tabii ki bir oyundur. Güç oyunudur. Ama aynı zamanda bir şovdur. Şov iyi başlar ve etkili devam ederse, sadece CHP üyelerini değil, mutsuz ve de umutsuz seçmen kitlelerini de kendine çekebilir.