Neredeyse…

161 yıl öncesiydi…

İzmir'in güzel Bergama'sındayız…

Serin bir sonbahar akşamı…

Akropol civarında gezinmeyi severdi Alman mühendis Carl Humann

Osmanlı'dan davet aldığı için gelmişti buralara…

Görevi 28 kilometrelik Bergama – Dikili yolunu yapmaktı…

Güneşin batmaya başladığı saatlerdi…

Ayağı bir taşa takıldı…

Toprağı eşeledi…

Son derece estetik mermerden bir kadın eli figürü buldu…

Hiç şaşırmadı…

Biliyordu Anadolu'nun tarihi eser zengini olduğunu…

Bi'an düşündü…

Eşelediği o Ege topraklarının altında kim bilir ne hazineler vardı?

***

İçinde bir “heyecan” büyüyordu Carl Humann’ın…

Ayağına takılan bir-iki parça tarihi eseri Almanya'ya gönderdi…

Berlin, anında cevap telgrafla karşılık verdi:

“Aman ses çıkarma bunlar altından kıymetli… Hemen Osmanlı Padişahı'ndan kazı izni al…”

Ve…

Bergama’daki tarihi kalk gidelim” projesi(!) böyle başladı…

***

Sabırla...

Dolu, dolu tam 15 yıl içinde…

Osmanlı'nın, Taş bunlar ne işe yarar ki?” zihniyeti sayesinde…

Dünyanın Sekizinci Harikası” kabul edilen Zeus Sunağı”

Kağnılarla…

Önce Dikili Limanı'na, oradan da…

Teknelerle Hamburg Limanı'na taşındı…

15 yıl içinde…

Adata mermerden küçük bir kent…

Parça parça…

Bergama'dan yürütüldü” resmen…

O paha içilmez sunak, o günden beri Berlin Müzesi'nde…

Şaka gibi ama...

Yılda en az bir milyon kişi...

Dünya harikası o sunağı görmek için Almanya'ya gidiyor...

Bi’de üstüne “seyir parası” veriyor...

***

Bir buçuk asırlık gurbet”; hak verirsiniz…

Taşı(!) bile çatlatır…

Yıllar boyu milyonlarca meraklı Bizim Zeus Sunağı”nın…

Mitolojik lezzetinin tadını…

Berlin Müzesi'ndeki basamaklarında para basarak” çıkarırken…

Ne yazık ki…

Biz sadece karşıdan seyrettik!

Bir kişi hariç…

Varlığıyla onur duyduğum dostum Sefa Taşkın

Henüz 39 yaşındaydı…

Bergama'nın Belediye Başkanı olduğunda...

Temellerinde ders çalıştığı Zeus Sunağı'nı…

Doğduğu topraklara getirmek için…

Adeta yemin etmişti…

Gazeteci olarak bizzat tanığım Sefa Taşkın'ın çabalarına…

1989 – 1999 arasında…

Berlin'e otobüs otobüs Bergamalı gönderdi…

Devasa müzenin önünde eylem yaptırdı…

Az daha Türkiye-Almanya ilişkileri zedeleniyordu…

Ne var ki, emeline ulaşamadı…

Sunak, kaçırıldığı yerde prangalarından kurtulamadı…

***

Şimdi…

Yepyeni bir umut filizlendi, Bergama adına…

Efsane Başkan Sefa Taşkın…

Neredeyse çeyrek asır”dır, hiç yılmadı…

Bir Bergamalı olarak…

Bir entelektüel olarak…

Bir yazar olarak ve...

Koca bir kente “reis” olarak ama...

Hepsinden önemlisi...

Vatanının çakıl taşını bile seven biri olarak…

Zeus Sunağı'nın peşini hiç bırakmadı…

Yıllarca…

“Taş Yerinde Ağırdır” başlığı altında…

Yüzlerce heyecan veren, bilgilendiren yazıları kaleme aldı…

Hani, taş olsa çatlar” derler ya, aynen öyle…

Hep Unutmayalım, Unutturmayalım” diye seslendi Türkiye'ye…

Neden?

Çünkü…

Sefa Başkan’a sorarsanız…

Tünelin ucunda “ışık” görünür gibi oldu!

Merak ettiniz di'mi?

O zaman…

Kulak verelim ısrarla taş yerinde ağırdır” diyen Sefa Taşkın'a…

***

Almanlar…

Zeus Sunağı’nın hapsedildiği(!) Berlin Müzesi’nin bir kısmını…

Ziyarete kapatan (2013) Almanya…

Şimdi de…

Kapalı kalma süresini yine uzattı…

Neden?

Büyük olasılıkla, yenilenme” bahanesiyle…

Nemin, çürümelerin, hırsızların, meczupların…

Zeus Sunağı'na verdikleri zararlar örtülüyor…

Bi'de…

Saf saf olmayacak bi'şi yaptılar!

Müzenin kapısına…

“Neden bu Sunak, Berlin'de?” diye afişler astılar…

O afişlerin üstünde…

“Bergama” adının B”si yer almıyor…

Yemezler!

Muhteşem Zeus Sunağı'nı görmek için…

Dünyanın bir ucundan gelenleri kandırabilirler ama…

Bizi kandıramazlar!

Çünkü…

Bergama'nın eserlerini çalan şebekenin başı Carl Humann'ın…

1864'de Bergama'ya geldiğini…

1878'e kadar yasak olmasına rağmen…

Zeus Sunağı'nın parçalarını ve heykellerini Almanya'ya kaçırdığını…

Ve bunları nasıl yaptığını…

“Kazı Defteri”nde bir güzel yazmıştı…

Üstelik…

Yıllar sonra…

Yine Alman Hükümeti adına…

Taaa 1990'lı yıllarda…

Bergama'da kazı yapan heyetin başkanı W. Radt'ın bile…

Bu kaçakçılığı onayladığını sağır sultan biliyor…

***

Zeus Sunağı Bergama kentinin bir parçasıdır...

Bergama'nın tarihi eserleri…

Herhangi bir mal ya da ganimet değildir…

Artık güneş balçıkla sıvanmıyor…

Gerçek kirli çamuru kurutup atıyor…

Bir ara Berlin Müzesi'nin kapısına asılan afişler…

Çağdaş ve yüksek kültürlü…

Alman Devleti'ne hiç yakışmıyor…

“Zeus Sunağı”

Doğduğu topraklara gelirse…

Türkiye adına…

Özellikle de İzmir ve güzel ilçesi Bergama adına…

Unutulmaz bir zafer olur!

***

Bitiriyoruz...

Neyle?

Bugüne kadar...

“Zeus Sunağı”nın kaderini oluşturan...

Ve...

Hiç sorulmamış bir soruyla...

Sahi...

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu topraklarda yaratılan...

Dünya kıymetlisi Zeus Sunağı...

Doğduğu Bergama’ya nasıl gelir; nasıl korunur?”

TEK “REÇETE” VAR...

O DA SAYIN “SEFA TAŞKIN”IN ŞU SATIRLARINDA...

Bergama’nın Zeus Sunağı ve heykellerinin Berlin’de bulundurulması, çağımızda akıl dışıdır. İnsanlığın pozitif kültürüne aykırıdır.

Elbette ısrarlı taleplerimiz sonucunda evine geri dönecektir...

Peki, nasıl?

Tarihten bir yaprak örneğiyle...

13 Kasım 1918’de...

İstanbul galip devletler tarafından fiilen işgal edildiğinde...

Gazi Mustafa Kemal Paşa...

İşgal donanmasını işaret ederek, “Geldikleri gibi giderler” demişti...

Benzer öngörüyle ifade etmek gerekirse...

Anadolu’nun tarihi eserleri de kaçırıldıkları, götürüldükleri Almanya’dan...

Mutlaka geri gelecektir... İnsanlık dediğin bunu gerektirir...

Mücadelemiz bundandır...

Dünyanın kıymeti “Zeus Sunağı”...

Bergamalılar’ın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ısrarı...

Kamuoyunun baskısı...

Türkiye ve dünya aydınlarının talebi...

Alman devletinin “anlamlı” hoş görüsü...

Nihayetinde...

Çağdaşlık, hukuk ve karşılıklı anlayış bağlamında...

Muhakkak yaratıldığı topraklara geri dönecektir...

Peki...

Bu operasyon nasıl gerçekleşecek?

Tabii ki...

Yüzyılın gelişmiş teknikleriyle...

Bugün...

Devletimiz...

Yıllar önce...

Amerika ve Avrupa’ya kaçırılmış bazı tarihi eserleri...

Çağdaş nakillerle getirtebiliyor...

Ve önemli bir ayrıntı...

Bergama’ya getirildiğinde...

Eşsiz “Zeus Sunağı”...

Bergama Akropolü’ndeki temelleri üzerine mi monte edilecek?

Yoksa...

Yeni, devasa bir müzeye mi yerleştirilecek?

Buna da arkeologlar ve mühendisler karar verecek...

Şimdi diyeceksiniz ki, doğal olarak!

Bakalım “Zeus Sunağı” bu topraklara “yüzde 100” gelecek mi?

Kesin bir anlaşma yok ama...

Uzun sürmez...

Bana sorarsanız...

Projelendirme çalışmalarına şimdiden başlanabilir...

Farklı projeler tartışıp, değerlendirebiliriz...

Türkiye ve Bergama bu sorunları çözecek güçtedir...

Üstelik...

Nazar değmesin!

Türkiye, “olağanüstü müzeleri” ile konuşuluyor son yıllarda...

Urfa, Gaziantep, İstanbul ve Ankara, Troya, İzmir – Bornova - Yeşilova müzeleri...

Avrupa’da bile eşine az rastlanan güzellikte ve yeterlilikte...

Türkiye’nin arkeologları...

Göbeklitepe ve Karahantepe - Urfa, Sagalassos - Burdur, Laodikeia - Denizli vb. kazı restorasyonlarıyla harikalar yaratıyor...

Yeter ki, Zeus Sunağı doğduğu topraklara gelsin...

Türkiye ve Bergama onu pamuklar içinde korur!

Nokta…

Hamiş: Zor soruyu özellikle sona bıraktık… O sunağı doğduğu topraklara getirmek için iki yöntem var… Birincisi uluslararası mahkemelerde Türkiye olarak kendimizi yüzde 100 haklı çıkarmak… Bu zor ve uzun vadeli yöntem… Aradan bir asır daha geçebilir… İkinci yöntem; Almanya Devleti'ni ikna odasında tuş etmek… Kolay değil ama imkansız da değil…

Sonsöz: “Zeus Sunağı, soğuk ve puslu Berlin'e değil; güzel Bergama'ya, Anadolu'ya ait… Mutlaka evine dönecekti… Bugün değilse yarın; yarın değilse pek yakında... / Sefa Taşkın – Siyasetçi, yazar, Bergama eski Belediye Başkanı…”