Trump’ın gelişiyle tırmanmaya başlayan gerilim, belli ki yeni Dünya düzenine giden yolun getirdiklerinden…

Devletler yeniden yapılandırılırken, sınırlar yeniden çiziliyor. Yeni toplumun tam olarak neye benzeyeceği ise henüz meçhul. Otokrasi ile otonomi arasında arayışlar sürüyor. Değerin maddi temsili olarak paranın, değer kuramının ve mülkiyetin yeniden tanımlanacağı zamanlardayız.

Ancak, efendiler, ucuz iş gücü olarak istihdam edilen göçmenlerden kurtulmak istediklerini artık saklamıyorlar. Akıllı sistemler iş gücüne ihtiyacı minimize etti. Gelişmelere bakılırsa, kışkırtılan ayaklanmalar adeta bir iç savaşın ayak sesleri… Batı’nın göçmenlerden kurtulmak için seçtiği yol; sanki iç savaş…

Ortadoğu’da İsrail’in İran’a saldırısını hayranlıkla izleyen Trump, duygularını hiç saklamıyor. Biri 200 uçakla saldırıyor, diğeri 150 füzeyle cevap veriyor… Öylece, savaşıp duruyorlar. Sonra, ani bir manevrayla ateş kes sağlanıyor. Belli ki bir şeyler test ediliyor.

Kısacası, Dünya ahvali hiç umut vermiyor. Bakmayın siyasetçinin saçtığı umuda…

Acı bilgi; neo liberal düzende bütün ölçüler aşılarak piyasalara kapatılan insanlık, tüketim kültürüyle vasatlaştı. Öyle ki insanın tükete tükene vardığı yerde, evrimin durduğuna dair emareler ortaya çıktı.

Küreselleşen sistem dengeden çıkınca yönetim zafiyetiyle karşı karşıya kalan muktedir, aptal toplum inşa ederek bu sorunu aşmayı deniyor.

Stratejik otonomi fikri karşılık bulur ve sistemde dengeyi yeniden kurar mı, henüz meçhulümüz.

Dijital devrim bahanesiyle her birimiz sinyal niyetine sayısal sistemlerde kayıt altına alınıyoruz. Teslimiyetin bütün emareleri şimdiden sosyal medyada zuhur etmiş bulunuyor.

Kamusal alan normları çöktü. Gündelik hayat yeniden örgütleniyor. Mesela, silahı cebine koyan adalet dağıtmaya gidiyor. Herkes kendi adaletini gerçekleştiriyor. Bunun en kestirme yolu da can almak. İnternetten silah temini çok kolay.

Barınma, beslenme, istihdam, güvenlik, eğitim, sağlık konularında toplumsal mutabakat çöktü. Bunları sağlayamayan iktidarı sokaktaki insanın ciddiye alma ihtimali yok. Bu nedenle de yönetimlerde otoriterleşme başladı.

Sanayi devrimi ve Aydınlanmanın dayandığı üretim biçimi ve üretim ilişkileri çöküyor. Mülkiyet ve paranın, sistemin parametreleri üzerinde yıkıcı etki yaptığı, doksanlı yıllardan beri konuşuluyor. Uluslararası sistemin yeniden inşa süreci bilinmezlerle dolu.

Dünya artık o bildiğimiz Dünya değil. Yeni Dünya düzeni neye benzeyecek, çok fazla fikrimiz yok. Kimse kimseye akıl verecek durumda değil. Yönetsinler diye başımıza getirdiğimiz anlı şanlı efendilerin hali ortada; yalanı çekip almak mümkün olsa, ağızlarını bıçak açmayacak.

Dünya artık o bildiğimiz Dünya değil.