CHP Lideri Özgür Özel’in...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, doğrudan olmasa da...

Şu cümleler demetiyle seslenişi...

Dikkat çekicidir:

“Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin karşımıza çıksın, bu Kasım’dan geçi yok yarışalım... Millet kararını versin... Aday olamıyorsa oğlu mu geliyor, damadı mı geliyor, birbirini yiyen bakanları mı geliyor? Kim geliyorsa gelsin, ne yaparlarsa yapsınlar Ekrem İmamoğlu o seçime girecek ve Ekrem İmamoğlu o seçimi kazanacak... Bizi engelleyemezsiniz, milleti durduramazsınız...”

*

CHP Genel Başkanı Özgür Özel...

Ayrıca...

“Antalya’dan bu son çağrıdır!” diyerek...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenirken...

“Antalya'dan bu son çağrıdır” dedi ve gerisini şöyle getirdi:

“Hala bu davanın savcısıyım diyeceksen, ben de avukatıyım...

Hodri meydan... İddianameyi yazın; tutuksuz yargılayın...

TRT'den canlı yayınlayın...

Bu millet iftirayı da duysun, cevabını da duysun...

Ekrem başkan o savcıya...

O salonu nasıl dar ediyor, bunu da görsün millet... Hodri meydan...”

*

...Ve, anlamlı bir mesaj daha:

“Artık bu millet huzur, kardeşlik, kucaklaşmak istiyor... Bu millet kavgadan, yokluktan, yoksulluktan bıkmış... Artık bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının zamanı gelsin istiyor...”

Sonra şöyle sürpriz bir cümle geliyor...

CHP Lideri Özgür Özel’den:

“Ekrem İmamoğlu, Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhurbaşkanlığı yapacak...”

*

Tabii...

Üstteki cümle gibi...

Her şahane yakıştırma...

Atatürk sevdalısı Büyük Türk Milleti’ne hoş gelir...

Ne var ki...

Atatürk’ün hayata bakışı...

Asker kimliği...

Bir strateji dehası olması...

Keskin zekası ile dünyayı harmanlayışı...

Kurtuluş Savaşı’nın kalplerdeki kahramanı...

Savaş görmüş...

Genç Türkiye’nin banisi (kurucusu)...

Saltanatı kaldıran...

Halifeliği karanlığa gömen...

Medeni Kanunun Kabulü’nü gerçekleştiren...

100 küsur yıl önce...

Tarikatları kaldıran...

Tekke ve zaviyeleri kapatan...

Laikliğin kabulünü gerçekleştiren...

Kadın Hakları’nın tanınmasını sağlayan...

Şapka ve Kıyafet Kanunu’nu hayata geçiren...

Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik yapan...

Dahası var...

Soyadı Yasası’nın kabulünün ardından...

Eğitim ve Öğretim Devrimi’ni gerçekleştiren...

Adı üstünde...

Harf ve Dil Devrimleri’ne imzasını atan...

Tartışmasız...

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk”tü...

Sıraladıklarımız...

Devrimlerin yarısı...

Tarih kitaplarına bi’göz atın...

Bunca “devrim”in altına imzasını atan...

Bu yaşlı dünyada tek kişi vardı!

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”

Destansı hayatını ve bu millete yakıştırdığı devrimlerini ise...

Sadece “57 yıl”a sığdırabildi...

Bu da çok önemlidir...

*

Kuşkusuz...

Bu Devlet’in kadim topraklarında gözlerini açan herkesin...

Kalbinde bir “Atatürk odacığı” yaratmak...

Yine...

Bu güzel vatanda çocukluk yaşlarında başlar...

*

Bu nedenedir ki...

Her ne kadar...

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel...

Büyük olasılıkla...

Kalabalığı coşturmak ve kalplere şerbet akıtmak için...

“Ekrem İmamoğlu, Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhurbaşkanlığı yapacak...”

Demiştir...

Çünkü...

Çok deneyimli bir “siyasi lider” olarak...

O da biliyor ki...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

Kimselerle kıyaslanamaz...

Hele hele “yakıştırmak” daha da yanlış olur...

Tarihle “barışık” olmak önemlidir...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti...

Bu yıl “102’nci yılını” kutlayacak...

Kalbimiz tabii ki kıvançla dolacak...

Ne var ki...

Kimseler için...

“Atatürk gibi Cumhurbaşkanlığı yapacak...”

Diyemeyiz...

Zamanı gelince...

Görürüz...

Yaşarız...

Alkışlarız...

Kuşkusuz ...

İmamoğlu dahil, bir çok isme...

Cumhurbaşkanlığını yakıştırabiliriz...

Ama...

Ne kadar doğru?

*

Kuşkusuz...

Ekrem İmamoğlu da...

Nev-i şahsına münhasır bir siyasetçi ve...

İçinden geçenleri sıcak duyguları paylaşacaktır...

Ne var ki...

“Atatürk gibi Cumhurbaşkanlığı yapacak...”

Yakıştırmasını seslendirmek için...

O kadar erken ki...

Bitirmeden önce...

Bu “sıcak konuyu” kucaklayan...

Yaşanmış minik bir öyküyle veda edelim...

*

SOKAKTAKİ CUMHURBAŞKANI...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün...

Cumhurbaşkanı seçildiğinin ilk zamanları...

Bir sabah Çankaya sırtlarında gezmeğe çıkıyor...

Yanına sokulan bir çocuğu kolundan yakalayıveriyor...

Çelik bakışlarıyla gözlerini...

O’nun yüzüne dikip, gülümseyerek soruyor...

Arkası sular, seller gibi geliyor:

“Adın ne senin bakayım?”

“Cemil...”

“Mektebe (okula) gidiyor musun; ne okuyorsun mektepte?”

“Her bir şey okuyoruz...”

“Peki ben kimim Cemil?”

“Sen Gazi Paşasın...”

Atatürk gülümsüyor:

“Olmadı Cemil, ben Gazi Paşa değilim; benzettin sen...”

Çocuk ısrar ediyor:

“Yok benzetmedim, iyi biliyorum sen Gazi Paşasın...”

“Nereden biliyorsun?”

Cemil kendinden emin bir tavırla cevap veriyor:

“Çünkü sana hiç kimse benzemez!..”

Ata’nın çelik gözleri bulutlanıyor...

Kafasından kim bilir ne düşünceler geçiyor...

Ama sohbete devam ediyor:

“Cemil sen büyüdüğün zaman ne olacaksın?”

Çocuk, bi’saniye bile beklemeden karşılık veriyor:

“Asker olacağım...”

Atatürk, ısrarla soruyor: “Asker olup da ne yapacaksın?”

“Düşman bu topraklara bir daha basacak olursa, onu buradan kovacağım...”

Atatürk, başka bir şey demedi...

Küçük Cemil’i kollarından tuttu, kaldırdı ve alnından öptü...

Veda ederken de dudaklarından şunlar döküldü:

“Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor... Bu eseri, onara bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak...”

*

Bunları saydıktan sonra...

Gerçek şudur ki...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

Bestesi Fehmi Tokay’a...

Güftesi İzmirli sanatçı Rüştü Şardağ’a ait...

O ölümsüz şarkıda olduğu gibidir:

“Benzemez kimse sana...”

Nokta...

Hamiş: Ulu Önder’in ardından kimler gelmedi ki?

Atatürk’ün koltuğuna... Kendisinden sonra sırayla...

İsmet İNÖNÜ... Celal BAYAR... Cemal GÜRSEL... Cevdet SUNAY... Fahri KORUTÜRK... Kenan EVREN... Turgut ÖZAL... Süleyman DEMİREL... Ahmet Necdet SEZER... Abdullah GÜL ve Recep Tayyip ERDOĞAN...

Bu güzel ülkenin Cumhurbaşkanı olarak görev yaptılar... (Erdoğan görevini sürdürüyor...)

Ne var ki...

Bu görevi sorunsuz bir şekilde yaparken birbirlerine benzemediler...

Hepsi farklıydı... Ve, bu hep böyle devam edecek...

Sadece bir örnek vereyim: Atatürk’ün en büyük hayali dünya turuna çıkmaktı; onu bile bir türlü gerçekleştiremedi...

Sonsöz: “Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım... Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz... Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır... / Atatürk'ün cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ilk konuşma... (Görev Süresi: 29 Ekim 1923 - 10 Kasım 1938)