“Haziran” Süryanice kökenli bir sözcük. Sıcakların başladığı ay demek. 15'i gibi Anadolu'da güneşin yaktığı dönem başlar. Zaten o tarihlerde “Toprak bayramı” vardır. Romalılar bu yüzden “Hasat ayı” derlermiş...
Haziran 2025, hem meteorolojik hem de küresel olaylar açısından adeta alev alev geçti. Haziran, yalnızca termometrelerin değil, aynı zamanda siyasi, sosyal ve çevresel gelişmelerin de hararetli geçtiği bir ay oldu.
2025 yılının Haziran ayı, iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiği bir dönem olarak tarihe geçmiş durumda. Küresel sıcaklık ortalamaları, önceki yılların rekorlarını zorluyor. Şu yazıyı yazarken dışarıda hava sıcaklığı 40°C derecelere ulaşmak üzere… Avrupa, Asya, Kuzey Amerika ve hatta Güney Yarımküre’de birçok bölgede sıcaklık anomalileri gözlemlendi. Bu arada iki gece üst üste Paris’i sel bastı.

Euronews’in raporuna göre, İtalya, Yunanistan ve Türkiye Haziran başında başlayan sıcak hava dalgalarının etkisi altına girdi. İzmir’de sıcak hava dalgalarının ölüm riskini yaklaşık yüzde 20 artırdığına dair uyarılar okuyorum sosyal medyada. Dünya Meteoroloji Örgütü, aşırı sıcak hava dalgalarının artık “yeni normal” haline geldiğini belirtirken, bu durumun iklim değişikliğiyle bağlantılı olduğunu açıklıyor. Yani ya alışacaksınız, ya alışacaksınız hali.
Küresel ölçekte, 2024’ün en sıcak yıl olarak kaydedilmesinin ardından 2025’in de bu trendi sürdürebileceği öngörülüyor. Bilim insanları, La Nina koşullarının 2025’te küresel sıcaklıkları hafifçe soğutabileceğini belirtse de, bu etki, insan kaynaklı iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerini dengelemek için yetersiz kalıyor.
Üç gün sonra bitecek olan Haziran 2025, yalnızca sıcak hava dalgalarıyla değil, aynı zamanda dünyada yaşanan çalkantılı olaylarla da dikkat çekti. Siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler, adeta hava sıcaklıklarıyla yarıştı.Haziran ayı, jeopolitik düzlemde tansiyonun belirgin biçimde yükseldiği bir sürece sahne oldu. İsrail’in Orta Doğu’daki askeri hamlelerinin İran’la açık bir savaşa dönüşmesi, küresel piyasalarda risk algısını tarihi zirvelere taşıdı.
ABD Başkanı Trump’ın sert açıklamalarının ardından, İran ve İsrail arasında şimdilik geçici bir ateşkes sağlandığı görülüyor. Ancak bu durumun ne kadar sürdürülebilir olduğu belirsizliğini koruyor. Gazze’deki gelişmelerden Suriye rejiminin geleceğine, NATO ile Rusya ve ABD ile Çin arasındaki siyasi ve ekonomik gerilim hatlarına kadar pek çok konuda belirsizlikler hâlâ yoğun. Bu karmaşık tabloya finansal ve ticari mücadeleler de eklenince küresel manzara daha da çetrefilli bir hâl alıyor.

Bu hafta düzenlenen NATO zirvesinde, ülkelerin savunma bütçelerini gayrisafi yurtiçi hasılalarının yüzde 5’i seviyesine çıkarma kararı piyasalar tarafından olumlu bir adım olarak değerlendirildi. Ancak bu karara fazlaca iyimser yaklaşmak yanıltıcı olabilir. Asıl kaygı verici durum, devletlerin diplomatik yollar yerine askeri güç gösterisini tercih etmeye başlaması. Bu yaklaşım, bir yandan birbirine sıkı bağlarla bağlı olan uluslararası ekonomik ve ticari ilişkileri zedelerken, diğer yandan da küresel kalkınma çabalarının daha kırılgan ve verimsiz bir zemine kaymasına neden oluyor.
İsrail İran ateşkesi sürüyor ama Ortadoğu’da devam eden çatışmalar, özellikle İsrail-Filistin gerilimi ve Yemen’deki insani kriz, uluslararası toplumun gündeminde… Aynı zamanda, ABD ve Çin arasında teknoloji ve ticaret savaşları yeni bir boyut kazandı. G20 zirvesi öncesinde liderler arasında yapılan ikili görüşmeler, küresel ekonomik istikrar arayışını hızlandırdı. Avrupa’da ise, popülist hareketlerin yükselişi ve enerji politikaları üzerine tartışmalar ön plandaydı.
Haziran, dünya genelinde toplumsal hareketlerin de yoğun olduğu bir ay oldu. Avrupa’da çevre aktivistleri, fosil yakıt kullanımına karşı büyük çaplı protestolar düzenlerken, Latin Amerika’da sosyal adalet talepleri sokaklara taştı.
Teknoloji dünyasında, yapay zekâ ve yenilenebilir enerji alanındaki yenilikler Haziran’da öne çıktı. xAI’ninGrok 3 modelinin yaygın kullanımı, özellikle sosyal medya platformlarında tartışma yarattı. Aynı zamanda, güneş ve rüzgâr enerjisi projelerine yapılan yatırımlar, iklim değişikliğiyle mücadelede umut verici adımlar olarak görüldü.
Haziran 2025, hem hava sıcaklıkları hem de küresel olaylar açısından unutulmaz bir ay oldu.İklim değişikliğinin etkileri, sıcak hava dalgaları ve doğal afetlerle kendini bir kez daha hatırlatırken, dünya genelindeki siyasi ve toplumsal hareketler, insanlığın karşı karşıya olduğu zorlukları gözler önüne serdi. Bu sıcak Haziran, bize yalnızca termometrelerin değil, aynı zamanda gezegenimizin geleceği için alınması gereken önlemlerin de ısındığını gösterdi. İklim değişikliğine karşı küresel iş birliği ve bireysel farkındalık, önümüzdeki yıllarda daha da kritik hale gelecek gibi görünüyor.
Elbette Türkiye’nin gözü 30 Haziran Pazartesi günü açıklanacak CHP ile ilgili mahkeme kararında… İç siyaseti daha da sıcak bir yaz bekliyor.