Beni karamsar olmakla suçlayanların iyimser budalalığına imreniyorum. Yastığa başını koyar koymaz uyuyabilen bu insanlara imrenilmez mi?
Gel gör ki yüzyıl önce de iyimserlerin budalalığında teselli bulanlar, otuz yıl arayla iki kere Dünya Savaşı yaşadı. Ve yüz milyon insan öldü.
Sanayi devrimiyle gelen yeni Dünya düzeni, ancak 1. ve 2. Dünya Savaşları sonucunda kurulabildi.
Bugün, sanayi devrimi son bulurken ortaya çıkan dijital devrim, yeni düzende dengelerin oluşması için bakalım kaç savaş çıkacak, kaç insan ölecek?
Dünya nüfusunun yaklaşık 2 milyar olduğu dönemde yüz milyon insan öldürüldü. Şimdi, Dünya nüfusu 8 milyar…
Çürümenin yol açtığı tükeniş bir yakıştırma değil. Tükenişten yıkılışa dolu dizgin yol alıyor, insanlık.Ve Araf’ta bekleyiş sürüyor.
Uygarlık kuran insanlık, mülkiyet, piyasa, para, iktidar gibi kavram ve olgulara dayalı toplumsallaşmayla vardığı yerde, yeryüzü serüveninin sonunu getirdi. Ya uygarlıktan vazgeçecek ya da aptallıkla hemhal hırsının sonuçlarına katlanacak.
İktidar kuran muktedir akıl çöktü, yapay zekaya sığınıyor.Yönetmek, yönetilmek fikri insanı güvenli bir şekilde yeryüzünde barındıracak sonuçlar vermedi. Muktedirin aklı ancak yıkmaya yetiyor.
Ordular kurarak, silahlanarak birbirini öldüren, ötekine üstünlük sağlayan insanın insanlık meselelerinde nerede durduğu belli. On bin yıllık varoluş mücadelesinde, kaybedilmiş bir insanlık davasıdır, bu.
Toplumsal yaşama kapatılan insan yönetilmeye muhtaç hale getirilerek aklını muktedire emanet etti. Muktedir, toplumda her kişi adına düşünüyor, davranıyor.Aklını muktedire emanet eden insanın dramı da budur, kullanılıyor ve son kullanma tarihi dolunca bir şekilde imha ediliyor.
Dünya bir kere daha kitlesel imha sürecine girmiş bulunuyor. Bölgesel savaşların, göçlerin ve tehcirin gündelik hayatın parçası olması kaçınılmaz.
Yüzyıl önce, sanayi devriminin gerektirdiklerine hizalanmak için insanlık iki kere Dünya ölçeğinde savaştı. Şimdi de Sanayi sonrasına uyum sağlamak için savaş hazırlıkları var. Efendiler, yeryüzünü yeniden paylaşacaklar.
İnsanlık, belirsizliğin alacakaranlığında, Araf’ta bekleşiyor. Efendilerin kendilerinden çaldığı hayatlarından geriye kalan tükeniş zamanlarında geri sayım sürüyor. Bir ucu yoksulluk, diğer ucu yoksunlukla hemhal gerilim hattında oluşan dehşet dengesinde kıyamet alametleri var.