Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - Kentsel dönüşüm noktasında ciddi çalışmaların yapılması gerektiğine işaret eden Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, bu noktada üzerlerine düşeni her zaman yaptıklarını söyledi. Önümüzdeki dönemde yapılacak yerel seçimlerle ilgili açıklamalarda da bulunan Aslan, politika sahnesinden uzak kalmayacağının sinyallerini de verdi. Yerel yönetimlere adaylık konusunda kendini 'mecbur' hissettiğine işaret eden Aslan'ın, bunun nedenini Egedesonsöz okurlarıyla paylaştı
Dilerseniz sohbetimize son günlerin en çok tartışılan konusu olan kentsel dönüşümden başlayalım. Bu konuyla ilgili gerek sizin gerekse ilgili tarafların yaptığı değerlendirmeler oldu. Birçok yerde tartışılan 'kentsel dönüşüm' ile ilgili sizin tutumunuz nedir?
Bu, sadece İzmir'in değil Türkiye'nin en önemli gündem maddesi. Fakat ortada ciddi bilgi eksikliği ve kirliliği var. Bilen de bilmeyen de yorum yapıyor. Hal böyle olunca vatandaşın da kafası karışıyor. Böyle devam eder ve konu siyasi malzeme haline dönüştürülürse,o heyecan kaybolur. İzmir özelinde kentin 4'te 3'ünün dönüştürülmesi gerekiyor. Bu ciddi bir oran ve iyi bir çalışma gerektiriyor. Bu noktada, ilgili tarafların bir araya gelerek, konuyu politik malzeme yapmadan sürdürmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümde borçlandırmasız, mülkiyet hakkını koruyan, sosyal paylaşımı öngören temel ilkeler bulunmalı. Yani, insan odaklı bulunduğu çevreye estetik katan örgütlü bir anlayışla bu yapılar inşa edilmeli. Bizim Ege-Koop olarak tek düşüncemiz bu.
Vatandaşın ve sivil toplum örgütlerinin bu noktada nasıl bir beklentisi var? Konu yeterince tartışılabildi mi?
İşin doğrusu, şu anda herkesin kafası çok karışık... Vatandaşın hak ve hukuku nedir? Devletin görevi ya da yerel yönetimlerin sorumlulukları nelerdir? Bu konularla ilgili net bir açıklama yok. İşin özü, sadece gecekonduları yıkarak çok katlı konutlar yapmak değil ki Amaç, kentin tümünü yaşanabilir hale getirmek. Bunu yaparken şehrin tarihi dokusu, ulaşım olanakları ve sosyal alanlarıyla birlikte bütüncül bir anlayış ortaya koymak. Yoksa binayı yıkıp yenisini yapmakla dönüşüm olmaz. Sadece bina yenilemiş olur. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri ortak hareket etmeli. Ayrıca kentsel dönüşümün yapılacağı bölgedeki vatandaşın temsilcileri de, karar sürecinde bulunmalı. Böylece herkes hakkını savunup, uygulama konusunda destek versin. Kulaktan duyma laflarla bu işler yapılmaz.
Kentin yeniden dönüştürülmesi ve geleceğe hazırlanması konusunda, Ege-Koop olarak örnek çalışmalarınız var mı?
Konunun çok önemli olduğunu ve bir anlamda hayat meselesi haline geldiğini söylemiştik. Aslında tarafların buradaki samimi yaklaşımı ve bir takım projeleri üretmesi çok önemli. Biz, Ege-Koop olarak, kentsel dönüşüm konusunda en deneyimli kurumlardan bir tanesiyiz. Hiç kimsenin konuyu tartışmadığı dönemde İzmir'de 11 tane kentsel dönüşüm projesi yaptık. Çiğli'deki Egekent'de bunlardan sadece birisi. Bunun dışında hem bahçeli hem de çok katlı konutlarla bunu gerçekleştirdik. Belediye başkanları gidip görsünler yaptıklarımızı. Sosyal tesisleri, otoparkları, okulları ve komşuluk ilişkileri ile buralar, kentlilik kültürünün oluştuğu mekanlar haline dönüştü.
Kentsel bilincin oluşmasından ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinden bahsettiniz. Peki bunun dışında işin teknik olarak geleceği ya da yapılması gerekenler ne olmalı?
Türkiye'de şöyle bir alışkanlık var. Her depremden sonra bir yönetmelik ve her yönetmelikten sonra yeni bir tanesi yayınlanıyor. O zaman da kafalar da soru işaretleri kalıyor. Uygulamaların yapılacağı bölgelerde, tıpkı 1985-1989 yılları arasında Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin yaptığı gibi, katma değerden muaf tutulması için çalışmalar yapılmalı. Böylece maliyetler düşürülmeli. Her ne kadar buralar bazı açılardan muaf tutulsa da, bu yeterli değil. Ayrıca konutu yıkılan vatandaşlara hangi koşulların sağlanacağının da belirlenmesi lazım. Bu kişilerin nasıl ve ne kadar kira ödeyeceklerinin açıklanması gerekiyor. İnsanlar merak ediyor, "200 metrekarem evim yıkılırsa nerede kalırım" diye. Bakanlar Kurulu'nun verdiği izinle bu olmaz ki...
İzmir'deki yerel yönetimlerin kentsel dönüşümle ilgili çalışmaları bulunuyor. Bu planlamalarla ilgili düşünceniz nedir?
Biz işin sonundan başlıyoruz. Keşke yerel yönetimlerimiz daha önceden bunları yapabilseydi. Narlıdere, Karşıyaka ve Bayraklı Belediye'lerinin bu konuda çalışmaları var ama yeterli değil. Mesela, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de bir 'master' bulunuyor. Fakat bu planın da tekrardan gözden geçirilmesi ve bunu kamuoyu ile paylaşılması lazım. Çünkü bu vatandaşı ve yatırımcı ilgilendiriyor. Türkiye'nin birçok yerinde gerçekleştirilen toplantılara katılıyoruz. Bize düşüncelerimiz soruluyor. Fakat kentsel dönüşümle ilgili kimse bize gelip soru sormuyor. İyi de konuyla ilgili bizim dışımızda kitapçık bastıran kimse yok. Belki de 50 yıll sürecek bir proje de bu bizim işimiz mi?
Türkiye genelinde bu dönüşümün finansmanı nasıl yapılacak? Bununla ilgili bir maliyet ilgili tahmininde bulunuyor mu?
Bununla ilgili net bir rakam belirtmek zor. Ama bir süre önce İzmir'e gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, kentsel dönüşümün başlayabilmesi için başlangıçta İzmir'de 2; Türkiye genelinde ise 10 milyar dolarlık bir kaynak ayıracaklarını söylemişti. Bu ciddi bir rakam ve dönüşümün çarklarını döndürür. Aslında İzmir çok şanslı çünkü kendi kendini finanse edebilir. Mesela Ankara'nın dikmen vadesindeki kentsel dönüşüme Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin para harcayacağını tahmin etmiyorum. Çünkü orası kendi kendini finanse eder. İzmir'de ise dikmen vadisine benzeyen belki 30 tane yerimiz var.
Sağlık Serbest Bölgeleri'nin oluşturulması konusunda gelinin nokta nedir? Yasal girişimler başlatıldı mı?
Bu konuyu 3.5 ay önce gündeme getirdik. Ben de dahil olmak üzere hiç kimse projenin, bu kadar kısa süre içinde sonuçlanacağını tahmin etmiyordu. Projeyi açıkladığımız, da bir çok kişi burun büktü, "hayal" dedi. Yorumlar da yapıldı fakat gelinen noktada meslek örgütlerinden vatandaşa kadar bütün İzmirliler projeyle ilgilendi. Demek ki, İzmirlinin önüne ciddi bir şey koyduğunuz zaman, kent buna sahip çıkıyor. Sayın valimiz gerekli girişimleri Bakanlar Kurulu düzeyinde yaptı. Böylece İzmir süreci tamamlanmış, Ankara süreci başlamış oldu. Bu yüzden çok mutluyum. Yıl sonuna kadar da, Sağlık Serbest Bölgeleriyle ilgili bir karar çıkacağına inanıyorum.
Bu bölgeler, kent ve ülke ekonomisine nasıl bir katkı sağlayacak?
Sağlık Serbest Bölgeleri'nin ilan edilmesiyle birlikte kente gerek yurtiçi gerekse yurtdışından birçok yatırımcı gelecek. Böylece yurtdışında da İzmir, konuşulacak. Uygulama yönetmeliği hazırlanan bu proje ile kentin geleceği de şekillenecek. Sağlık turizmiyle ilgili teşvikler zaten hazırlanmıştı. Şu anda Kalkınma ve Sağlık Bakanlığı ortak çalışma yürütüyor.
Önümüzdeki dönemde Türkiye yeniden seçim sürecine girecek. Haliyle kulisler de yeniden hareketlenecek. Bu noktada gelecek seçimde sizin politikaya bakışınız nedir?
Önümüzdeki yerel seçimleri önemsiyoruz. Bugüne kadar seçimlerde, siyasetin içinde olmayı hiç düşünmedin. Her partiden birçok teklif geldi; hem belediye başkanlığı hem de milletvekilliği için... Ben İzmir'i ve Ege-Koop Genel Başkanlığını önemsediğim için bu teklifleri kabul ettim. Fakat önümüzdeki yerel seçimlerde herhalde bu görüşümüzü değiştireceğiz. Şu an için erken ama bu görüşte (aday olmamak) değilim artık. Çünkü kendimi buna mecbur hissediyorum.
Sizin bu düşüncenizle ilgili tepkiler nasıl? Henüz çok erken ama olumlu ya da olumsuz görüşler alıyor musunuz?
Ben nereye gidersem gideyim, vatandaş bana "Niye göreve talip olmuyorsun? Neden kenarda duruyorsun?" diye soruyor. Henüz ortada bir şey yok fakat kamuoyunun bana verdiği desteği gelip görseniz...Bu kimseye nasip olmaz. Dolayısıyla böyle bir destek de varken; önümüzdeki dönemde "Ben yokum" dersem, bir daha İzmir ile ilgili söz söylememem gerekir. Bu kente olan borcumu ödemek istiyorum. Bunun içinde bana, söz sahibi olabileceğim hangi göreve düşerse yaparım. Bilgim, birikimim, yaptıklarım ve duruşumla İzmir'in emrindeyim. Ama Ege-Koop olarak her partiye eşit uzaklıkta olduğumuz için, şu an işin bir şey söylemiyorum. İlla şu olacak demekte doğru değil. Burada bir noktayı daha ifade edeyim, ben istesem şimdiye kadar milletvekili olmuştum ama ben bu kentte kalmak istiyorum. Çünkü proje üreten bir insanım. Bir şey üretemezsem hasta olurum.
Ege-Koop'da kentin sorunlarıyla ilgili bir çalışma yürütüyor musunuz?
Ege-Koop olarak, bu kenti çok seviyoruz. Kentin gelişmesi ve insanların mutlu olması için de elimizden ne geliyorsa yaptık. Elimizin taşın altına her zaman soktuk. Ben kentin eksiklerini dile getirmeye çalıştım. Çünkü İzmir son 15 yıldır hak ettiği şekilde yönetilmedi. Bunu açıkça ifade ettim. Bunu söylerken de sadece belediye başkanlarını kastetmiyorum; gelmiş geçmiş bütün valilerimizi, il genel meclis üyelerimizi, basınımızı ve sivil toplum kuruluşlarını kastediyorum. Bundan herkes sorumlu. Kooperatif olarak kentin bütün sorunlarını bilen bir proje merkezi oluşturduk. Bu merkez ile kentin sorunların çözümü konusunda projeler üretiyoruz. Hükümet "hedef 2023" diyor biz ise "2050" diyoruz.