RÖPORTAJLAR
15 Ağustos 2012 Çarşamba

İzmir seçmeni militan seçmen değil!

Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu çarpıcı açıklamalar yaptı. Terörden hükümet projelerine, MHP’nin yol haritasına kadar uzanan geniç bir yelpazede çarpıcı söylemlerde bulundu.

İzmir seçmeni militan seçmen değil!

Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu çarpıcı açıklamalar yaptı. Terör sorunundan, hükümetin projelerine MHP’nin İzmir’de belirleyeceği yerel seçim çalışmalarından İzmir’in sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Tanrıkulu, MHP’nin yükselişinin CHP’yi rahatsız ettiğini söyledi.
 
Egedesonsöz’ü ziyaret eden Tanrıkulu, soruları içtenlikle yanıtladı.

 
TERÖR SALDIRILARI ARTIYOR. TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
Bakın…Foça’daki saldırının ardından biz olay yerine gittik. Çok ciddi bir güvenlik zafiyeti ile karşılaştık. Çok küçük bir güvenlik noktası vardı. O kadar laçka o kadar basit bir yapılanma yapmışlar ki anlatamam. Olayın ardından oradan kuş uçmaması gerekir. Ayrıca orada makilik alanın yakılması da mesajdır. Orası çok ciddi seçkin birliklerin bulunduğu bir yer. Ayrıca oralardan emekli olanlar da bölgede yaşıyorlar. Yazlıkçılar da var. Ortada bir sıkıntı var. Bu sıkıntı yerelde olan bir sıkıntı değil. Foça olayında kabak oradaki birkaç yöneticinin başına patlamalıdır. Burada hükümetin hem istihbarat hem de çok ciddi bir güvenlik zafiyeti var. Asayiş noktasında tüm yapılan çalışmaların iflas ettiğini gösterir. Aslında bu olayın geçmişi Oslo’ya kadar gidiyor.  Siz birileriyle müzakere yapıyorsunuz. Bunun adına ‘terörle müzakere’ diyorsunuz. Siz, terörle mücadeleyi bırakmışsınız. Bir de oraya Türkiye’nin en yetkili istihbarat biriminin başındaki kişiyi temsilci olarak göndermişsiniz. Bir de üzerine ‘başka bir arzunuz var mı Anayasa değişikliği yapacağız’ diyorsunuz. Bunun sonucunda Türkiye’de olaylar farklı bir noktaya geliyor ve hatta tırmanıyor. Türkiye’nin aşağı yukarı 330 kilometre Irak ile 870 kilometre de Suriye ile sınırı var. Bu sınırları toplayın. İran Cumhurbaşkanı’nın ‘sıra Türkiye’ye gelecek’ açıklamasını da bu anlattıklarımın altına koyun. Demek ki Türkiye’nin bütün Güney doğu sınırlarında problem var. Ama İzmir’in Foça ilçesi’ndeki bu terör bunların dışında Türkiye’nin terör algısının ve konseptinin değiştiğini gösteriyor. Nasıl değişiyor. Birincisi, artık sadece Şemdinli’de terör yok. Türkiye’nin en batısında, korunaklı, güvenli yaşanılan küçük bir ilçede bile yaşanıyor. Veya sadece Güney sınırımızda her zaman alışık olduğumuz yerlerden terör saldırısı gelmiyor. Saldırı haberleri artık güvenliğin yüksek olduğu, garnizonların bulunduğu birliklerin konuşlandığı yerlerden geliyor. Bütün bunları ortaya koyup Başbakanın da ‘Türkiye’de terör yayılıyor’ açıklamasını da üstüne eklerseniz çok vahim bir tablo ile karşılaşırsınız. Artık çok tesadüfi yaşıyoruz. En yetkili ağızlar bile içi boş açıklamalar yapıyor. Artık vatandaşı yatıştırmaya bile çalışmıyorlar. Eskiden ‘kanı yerde kalmayacak, intikamı alınacak’ açıklamaları yapılırdı. Onlar bile kalmadı. Bundan bile vazgeçtiler, çok gördüler. Foça olayından önce ‘terör bitti’ açıklaması yapıldı. Terörist diye nitelendirdiğimiz ve bir kalıbın içine asla sokmamamız gereken kişi Türkiye’de her istediğinde ülkenin kalbine girip ‘bu işi yaparım, bak ona göre’ mesajını verebiliyor. Bu bir mesajdır. Mesajın arkasının gelmemesi için. İnşallah gelmez. Buradaki yetkiliden Ankara’daki tüm yetkililere kadar herkesin iyi düşünmesi gerekir.
 
Gelelim işin vatandaş boyutuna biz burada bir şey gördük. Hiç umulmayan ve böyle bir tepki vermesi beklenmeyen İzmirliler kan bağışı kampanyasında sıraya girdiler. İki damla kanı olan bir damlasını vermek istedi. Buna esnafın ücretsiz vatandaşı taşımasını da ekleyin. Yani sosyal olarak dayanışma, vatandaş desteğini en üst seviyede gördük. Bu da şunu gösteriyor. İzmir’deki Milli Mücadele ruhu, tarih kitaplarında yer alan o etkin ruh yeniden ortaya çıktı. Ben bunun bütün Türkiye tarafından örnek alınacağını düşünüyorum. İzmir’de etnik yapısı çok farklı olan insanlar var. Kimse aşırıya kaçmadı. Ayrımı bildi. Sessiz bir şekilde tavrını ortaya koydu. Meydanlara döküldü. İzmir birkaç Mehmet şehit oldu diye miting de yaptı. İzmirlilere bu olaydan sonra ‘zaten oruç tutmuyorlar ki tabi ki kan verirler’ diyenler bile oldu. Ama bu açıklamaları yapanlar, bilinçsiz bir şekilde sosyal medyada bu konuyu gündeme getirenler kan vermenin değil kan almanın oruç bozduğunu bile bilmediklerini gösterdiler. Bu kadar işi çarpıttılar. Bir yandan da iktidar partisinin genel başkan yardımcısı çıkıp hiç utanmadan, arlanmadan ‘birkaç Mehmet öldü diye meclis toplanmaz’ dedi. Hakikaten saçma sapan bir açıklama yaptı. Ben meclisin toplanmasını istemeyen bir kişi olmama rağmen bu açıklamayı kesinlikle doğru bulmuyorum. CHP ile BDP’nin aynı düzlemde buluşup, PKK’nın ilk eylem yaptığı günde yapılacak bir meclis toplantısını biz tasvip etmedik. Zaten meclisi toplayıp konuşacağına gerekli çalışmayı yap, gereken mücadeleni ver.
 
Mesela biz Şemdinli’de ne olduğunu halen daha bilmiyoruz. Çıkıp ‘operasyon bitti’ açıklaması yaptılar ama kimler öldü, kimler kaldı bilinmiyor. İlçenin giriş çıkışlarını uzun süre kapattılar. Basın mensuplarının girmesini engellediler. Ne olduğunu bilemedik. Uzun bir süre ilk defa Türkiye’de bir bölge lokal bir şekilde kapalı kutu şeklinde kaldı. Bu da önemli bir durum.
 
 
CHP’NİN, PKK İLE MHP’Yİ YAN YANA GETİREN AÇIKLAMALARI VAR. YEREL SEÇİM SÜRECİNDE MHP İLE CHP KAPIŞACAK MI?
Ben bu açıklamaları ilk duyduğumda kendi kendime ‘Alaattin Bey (CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel) herhalde şaşırmış’ dedim. Ramazan’ın getirdiği o uhrevi ve manevi ortamda kendinden geçtiğini düşündüm. Bu yeni CHP’nin ortaya çıkarttığı bir sapmadır. Eskiden CHP’de bu tür bir açıklama olmazdı.En azından MHP’ye yönelik açıklama yapılırken düşünülürdü. Böyle haddini aşan ifadeler kullanılmazdı. Yeni CHP ile seçmenini bir kere birbirinden ayırmamız gerekiyor. CHP’ye oy verenler saygın, sağduyulu, demokratik tercihini o yönde kullanmış insanlar. Bunu ayırmamız gerekir. Bir de yeni CHP’nin yöneticilerini gözünüzün önüne getirin. Bütün bunlar olurken, terör ortaya çıkmışken, konsept değişmişken ne yapıyor yeni CHP?. BDP ile birlikte Şemdinli’ye gitmeye, barış masası denilen oluşumu kurmaya çalışıyor. Yine BDP ile ile ortaklaşa meclisi açmak için ortak hareket ediyor. İkisi bir araya gelip ne konuşacaklar?. Her zaman yapılan, bilinen şeyleri söyleyecekler. BDP dediğiniz parti kim?. PKK’nın meclisteki uzantısı. CHP’nin bizi suçlamasını yerel seçimlere bağlıyorum. CHP bir telaş içinde. Önümüzdeki dönemde ‘çantada keklik’ gördüğün İzmir’de seçim alamayacağı ortada. MHP adaylarını, stratejilerini belirledi. Kimse MHP’nin oylarını çantada keklik görmesin. Yeni CHP’nin durumundan ve tavırlarından rahatsız olanların MHP’ye yönelmesinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Kayan bir oy yapısı var. Bu da CHP’nin MHP’ya karşı tavır almasını getiriyor. Foça’ya gittiğimizde yolun altında siteler var. Vatandaşın bir kısmı CHP sempatizanıydı. Orada çok ciddi bir şekilde CHP’ye, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Sezgin Tanrıkılu’na ağır eleştiriler yönelttiler. Bu eleştiri karşısında söylenenler üst yönetimlere de gittiği için bizi hedef alıyorlar. Yapılanlar çok yanlış.
 
MHP YEREL SEÇİMLERDE NE YAPACAK?
Seçimlerin erkene alınma durumu tabi ki kesin olmamakla birlikte var. Bayramdan sonra yerel seçim çalışmalarımıza başlıyoruz. Biz şunu da tespit ettik. Küçük Menderes ve Bakırçay Havzası ile metropolde belirli kriterlere göre çok ciddi asılacağımız, öncelik vereceğimiz pilot ilçeler olacak. Tabi ki genel olarak bir seçim çalışması yapacağız. Şehrin bütününde hareket olacak. Ama oy oranları, belediyelere bakış, son durum gibi kriterleri koyup ilçelerde hedeflerimizi belirleyeceğiz. Yerel seçimlerde iktidar manipülasyonunun olacağı yerler kalmadı. Beldeler de zaten kapanıyor. O yüzden kimse ‘ben hizmet alırım iktidar partisine gideyim’ mantığında olmaz. İnsanların hizmet aldığı genel olarak İzmir’de bir CHP belediyeciliği var. CHP, festival belediyeciliğinden başka bir iş yapmıyor. Tamam festivaller, organizasyonlar bir ihtiyaçtır ama en önce sizin halka inecek çalışmalar yapmanız gerek. Bugün siz sokağa çıkın başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilçe belediyelerin çalışmalarından vatandaş hiçbir şekilde memnun değil. Bu anketlerde de böyle, vatandaşın durumu da, bakışı da böyle. Şimdi seçmen AKP’ye gitmek istemiyor. İzmir seçmeni hükümet yani AKP ile yerel seçimlerin lideri CHP arasında gidip gelmeye zorlanıyor. Bu tercih değil zorunlulukmuş gibi yansıtılıyor. Şimdi seçmen AKP’ye oy vermiyor diye CHP’ye mi gider. Ama gitti, oyunu da verdi. Genel seçimlerde kendi görüşüne uygun partiye oy verdiği için CHP’nin aldığı oy oranları düştü. Fark kapandı. Hatta bazı ilçelerde AKP, CHP’nin önüne geçti. Seçmen sosyolojisi açısından baktığınızda İzmir seçmeni militan seçmen değil. Yani sürekli aynı yere oy veren bir yapısı yok. Biz 1999 yılında 1995 yılına göre müthiş bir fark yaratarak oylarımızı arttırdık. Bu durum 2002’de tekrar düştü. İzmir seçmeni rasyonel bakış açısına sahip. Üç sandık koyun üçüne de farklı oy atabilecek bir duruşa sahip. O yüzden siz bu seçmene proje götürmelisiniz. İzmir’de kentte yaşamanın kriterlerini göstermelisiniz. Götüreceğiniz hizmetlere de vatandaşı inandırmanız gerekiyor. İnsan odaklı hizmetler üretmemiz gerekiyor. Hayalperest projelerin de bırakılması gerekiyor. Karaburun’dan kanal açılıyorlar. Bırakın kardeşim kanal işini. Oraya para yatıracağınıza şehir trafiğini rahatlatacak bağlantı yolları yapın. İzmir’de akşam insanlar trafik kilitleniyor. Biraz insanı düşünün. Hep mi müteahhitlerinizi düşüneceksiniz?. İstanbul Kanalı ortaya çıktı. Şimdi konuşan bile yok...

 
BAKANLIĞINIZ DÖNEMİNDE STK’LAR İLE İYİ DİYALOGLARINIZ VARDI. İZMİR’İN STK’LARINI ŞİMDİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
İzmir’in sivil toplum kuruluşları benim zamanımdaki gibi değil. Şimdi iki tür sivil toplum kuruluşu vardır. Birincisi kültürel olarak bir araya gelen dernekler, ikincisi ise meslek odaları ve TMMOB’a bağlı odalar. Bunlara işadamları derneklerini de ekleyebilirsiniz. Bunlar birazcık daha konjektürel bakıyorlar. Dönem neyi istiyor, dönem ne getiriyor buna bakıyorlar. Şahsiyetli olanları ayırmak lazım... Onlara saygımız sonsuz ama bizim dönemimizde odalar ve işadamı dernekleri daha sorgulayıcıydı. En azından çok talepte bulunurdu. Şimdikiler biraz daha cebini düşünüyor. Ayrıca seslerini çıkartamamalarını da korkuya bağlıyorum. Büyük bir eğlence parkında korku tünelleri olur. Karanlık içinde giderken sağdan soldan bir şeyler çıkar. Ardından ‘C’ der. Hükümet her zaman bu yapılanmaya ‘C’ diyecek bir şeyler buluyor. Ellerinde her zaman cezalandırıcı bir kırbaç var. Bu korku tüneline giren insanlar da hiçbir zaman çıkamıyorlar. Yeni teşvik sistemi İzmir’i cezalandıran bir sistem. Buna kimse ses çıkartmıyor. Biz Ankara’da yırtınıp duruyoruz. Buraya bir şeyler gönderiyoruz. Kimse sesini çıkartmıyor. Bizim mücadele ettiğimiz şekilde İzmir’de bu durumdan faydalananlar mücadele etmiyor. Benim fabrikam mı var. Niye çabalıyorum. Ama İzmir’in işadamları şu Manisa’nın aldığı teşvik sistemi karşısında ‘biz de istiyoruz, niye oraya var bize yok’ diyemiyorlar. Turgutlu’da adam fabrika kuruyor çalıştırıyor. Bizim derecemiz bir iken Manisa ikiydi. Şimdi üçe çıktı. Ortada bir siyasi bakış var. Manisa’nın arkasında duran siyasi iradesi demek ki İzmir’den daha güçlü. Manisa birinci OSB’yı doldurdu, ikincisini açıp onu da doldurdu. Şimdi üçüncüsüne başladılar. Ayrıca her ilçede de OSB’leri kuruyorlar. Bu sistemde artık teknik konular geride kaldı. İzmir’in iki bakanı var. O kadar dışarıdan geldikleri belli ki. İzmir ile yakından ilgilenmiyorlar. Adam kendisini buralı hissetmediği için ilgili çıkışları bile yapmıyorlar. İki bakan da öyle. Bir tanesi zaten ‘beni belediye başkan adayı yapacaklar’ mantığı ile ortalıkta bile görünmüyor. Bu da Ertuğrul Günay’ın kendisi. Diğeri ise (Ulaştırma Denezcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım) sadece hayali projelerle İzmir’e geliyor, gidiyor. Bu teşvik sistemi ‘kardeşim sen enayisin, yatırımını buraya yapma git teşvik alan yere yap’ demek. Adam teşvik almak için yeni sistemde bürosunu teşvik alan yere açıyor. İşlemleri yine buradan yürütüyor. Niye böyle şeylere mahal veriyoruz. İnsanların kanunların arkasından dolaşmasına neden izin veriyoruz. Şimdi Diyarbakır altıncı bölgede kalıyor. Orada peynir üreten bir kişiye teneke fabrikası için teşvik veriyorsunuz. O adam İzmir’dekinden daha ucuza işlem yapıyor. Teşvik sistemi aynı zamanda Ar-Ge, inovasyon demektir. Hani bunun neresinde Ar-Ge var mı?. Teneke fabrikasının neresi teknolojik yatırım?. Onun adına teşvik deme. Başka bir yapılanma üzerinden kaynak aktar.
 
TÜRKİYE’DEKİ SANAYİCİNİN DURUMU NASIL?
Türkiye’nin sanayicisinin ‘hamdolsun’ dememesi gerekiyor. Çin’in dışında Hindistan aldı başını gitti. Türkiye’yi çok çok geçtiler. Sanayici hazan yaprağı gibi. Düştükten sonra o yaprak sallanır. Sanayici de sallanıyor. Şimdi nereye düşeceği belli değil. Adam ‘benim sorunlarım var. Ankara yardımcı olsun’ diyor. Nasıl yardımcı olacaksınız. Kuruluş aşamasından işletme aşamasına kadar destek olmanız gerek. Bürokratik işlemlerin kaldırılmasını istiyor. Yine ‘vergi, pirimle ilgili sorunlarımı’ kaldırın diyor. Bunu OSB’lerde yapması gerekir. Ankara’dakiler sanayiciye farklı yerden bakıyorlar. Birilerinin bu sorunların karşısında iyi çalışması gerekir. İzmir’in sevdalısı olmazsan, takipçisi olmazsan hiçbir iş yapamazsın. İzmir’e gelir giderler. Havalimanında kırmızı halıyı koyarlar vali de dahil tekmil vererek karşılarlar.

Bizim zamanımızda İzmir valisini havalimanına getirtmedik kardeşim. Valinin işleri var dedik. Onun yapacağı çok şey olur. Gelmesin dedik. Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinin valisinin yapacaklarının olduğunu düşündük. Buradan uçakla gelip Manisa’ya piknik yapmaya giden bir başbakan yardımcısını havalimanında karşılayan bir İzmir valisi istemiyorum. Kendisi benim sınıf arkadaşım ama yaptıkları çok ayıp.
 
İZMİR’DE KAMU KURUMLARININ ARAZİLERİNİN SATIŞI VE KURVAZİYER LİMANI TARTIŞMALARI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Kamu kurumlarının arazilerinin imara açılması çok yanlış. TOKİ’ye devredip alanı başka bir şekle sokmak doğru değil. Ayrıca Alsancak Kurvaziyer Limanı’na yapılacak AVM’ye sonuna kadar karşıyım. Ben bakanlık dönemimde şehir içinde AVM’le karşı çıktım. Burada onu savunamam. Eşyanın tabiatına aykırı. Bunu Binali Yıldırım ile Vali Cahit Kıraç destek veriyor. Odalar, STK’lar hepsi karşı çıkıyor. Zaten yük limanı ile ilgili sıkıntılar var. Niye bir hizmet yapılırken arkasından spekülasyon, yolsuzluk söylentisi çıkıyor. AKP’nin yaptığı her şeyin altından yolsuzluk, koku çıkıyor. Neden bu oluyor. Kentsel dönüşümde bile şimdiden bunlar ortaya çıktı. İzmir bunları hak etmiyor ama insanların hak etmediği şeylere karşı çıkması gerekir. İzmir’in kanaat önderlerinde ve işadamlarında da sorun var. Sen merkezini İstanbul’a taşı, çoluk çocuğunu başka yerlerde okut ondan sonra dön gel ‘merkezi hükümet bana ne veriyor’ de. Kardeşim biz sana merkezi hükümetten yüzde 4 pay veriyordum. Şimdi bu pay yüzde 2’e düştü. Niye bunu sorgulamıyorsunuz. Biz 2002’de bıraktığımızda durum böyleydi. Neden İzmir’in odaları, STK’ları boynunu büküyor. ‘Bana hak ettiğim payı vereceksiniz’ demiyorlar. Vergi toplama açısından da bakılmalıdır. İzmir’de vergi veriliyor. İstanbul’da harcanıyor. Verdiğini alamayan bir kent var.

 
Rönesans’tan İzmir’e 500 milyon $’lık müjde
 
Tokat'ta yakalanan başarı dünya markasına dönüştü
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
mami 6 Eylül 2012 Perşembe 11:28

MHP yi AKP nin kurtarıcısı olarak ilan eden cahillere sesleniyorum. RTE. Siyasi yasaklı iken yasağın kaldırılmasını öneren ve uygulayan CHP değilmi.siyaseten yanlış olsada ahlaken doğru yapmıştır. Şimdi CHP yi tayyipin kurtarıcısımı diye analım.biraz seviye lütfen.

Yorumu oyla      13      7  
mehmet gul 17 Ağustos 2012 Cuma 15:38

Burada mhpyi akp nin kuyruğu diye eleştirenler pkknın kuyruğu olmak hoşunuza gitti galiba.Mhp kimsenin kuyruğu değil Türk milletinin hizmetkarıdır.Meclisteki chpnin çağrısına ilk tepki mhpden gelmiştir.Bu durumda kim kimin kuyruğudur.

Yorumu oyla      14      13  
Şakir Turan 16 Ağustos 2012 Perşembe 12:29

Bir gün herkes AKP li olucak.

Yorumu oyla      12      23  
ŞİRİNYERLİ 15 Ağustos 2012 Çarşamba 22:25

akp ne zaman zorda mhp yanında, uçurumun yanına kadar getirdi, sıra tekmeyi vurmakta kaldı oda seçimde olacak barajın altında kalmıyalım diye % 8 e barajı yendir diye herşeyi yapıyorlar.TÜRK MİLLETİNİN GÜVENİ GİİTKCE AZALIYOR"TİTRE VE KENDİNE GEL" Sözünü hatırlatalım..Saygılar.

Yorumu oyla      17      10  
vatandaş 15 Ağustos 2012 Çarşamba 18:46

BENDE ŞU MHP Yİ ANLAMIŞ DEĞİLİM HEP AKP YE SALDIRIRLAR HEMDE AKP SİZ YAPAMAZLAR.DÜN MECLİS TOPLANDI AKP NİN YANINDA YER ALDINIZ.SİZ NASIL MUHALEFETSİNİZ BİR ANLATINDA GÖRELİM.SİSİN RAKİBİNİZ AKP CHP DEĞİL SAYIN TANRIKULU.BİZ CHP LİLER SİZ BARAJ ALTINDA KALMAYASINIZ DİYE SİZE OY VERDİK AMA SİZ...

Yorumu oyla      22      11  
ali kaya 15 Ağustos 2012 Çarşamba 13:32

Kenan bey bırakın ALLAH aşkına ne zaman AKP zora girse zaten bastonu oluyorunuz, bence HAS, DP; BBP derken MHP'de AKP'ye katılsın ben aranıza fark göreniyorum zaten. Sizde söyleminizle bunu tasdik etmişsiniz zaten.

Yorumu oyla      28      14  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Rönesans’tan İzmir’e 500 milyon $’lık müjde
Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik firmalarından biri olan Rönesans’ın ...
Demir parmaklıklar ardında 463 günü anlattı…
Tam 463 gün sonra ailesi, çalışma arkadaşları ve tüm dostlarıyla kucaklaşma ...
Muhalif olanı değil kavga edeni affetmem
CHP İzmir’in 3 Haziran’daki kritik yarışı öncesi, iddialı adaylarla konuşarak ...
 
17 ay boyunca iki konuya çok üzüldüm
CHP’de İzmir İl Kongresi öncesi sorumlu gazetecilik misyonu gereği adaylarla ...
İzmir örgütünde yeni ve beyaz bir sayfa açacağız
İzmir’in iktidarı olan CHP, 3 Haziran’da çok önemli bir yarışa sahne olacak. ...
Kara kutu değil, CHP’nin en genç il başkanıyım
O CHP örgütünün son günlerde adını en sık duyduğu hakkında en çok konuştuğu, ...
 
Cenazem kalabalık olsun yeter!
Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol göreve geldiği günden bu ...
'İzmir'de sağlık çıtasını yükselttik'
Medical Park İzmir Genel Müdürü Veysi Kubba, İzmir’de sağlıkta devrim ...
'Bizi artık Atatürk bile kurtaramaz!'
Berhan Şimşek İstanbul İl Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldıktan sonraki ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva