RÖPORTAJLAR
11 Eylül 2012 Salı

Bizi yuhalatmayı siyaset sananlarla hesaplaşacağız

Ertuğrul Günay gibi siyasete adanmış bir hayatın gidişatını sorgulamak isterken üzerine gelen 9 Eylül kutlamalarındaki protestolar sohbetin önemli bölümünü oluşturdu. Ancak Günay’la siyaset ve İzmir üzerine yaptığımız 1 saatlik sohbetten çok çarpıcı açıklamalar çıktı.

Bizi yuhalatmayı siyaset sananlarla hesaplaşacağız

Röportaj için randevulaştığımızda henüz İzmir’de 9 Eylül gerginliği yaşanmamıştı. Tam parti kuracak ya da CHP’nin başına geçecek derken 27 Nisan e-muhtırasına tepki olarak siyasi yolculuğuna arkadaşlarının bir bölümüne alarak AK Parti’de devam eden Günay’la aradan geçen 5 yılı değerlendirmek, İzmir üzerine söyleşmek ve siyasi yolculuğunun bundan sonrasına ilişkin konuşmaktı niyetim.
Tabi ki İzmir Valiliği tarafından iptal edilen ‘9 Eylül kutlamalarında valilik binasına Türk bayrağı çekme merasimi’ konusunda takındığı tavır ve krizi kısa sürede ortadan kaldırmış olması bu söyleşiyi tetikleyen temel noktaydı. Ve de geçtiğimiz hafta yaptığı ‘üçüncü dönem bakan olmayı düşünmüyorum’ açıklaması…

Ertuğrul Günay gibi siyasete adanmış bir hayatın gidişatını sorgulamak isterken üzerine gelen 9 Eylül kutlamalarındaki protestolar sohbetin önemli bölümünü oluşturdu. Ancak Günay’la siyaset ve İzmir üzerine yaptığımız 1 saatlik sohbetten çok çarpıcı açıklamalar çıktı.
Bazı sorularda isyanını anlatan bazılarında rakiplerine meydan okuyan ülkenin, partisinin ve milletvekili olduğu İzmir’in durumuna ilişkin çarpıcı tespitlerde bulunan Günay, eski partisi CHP’ye ve muhalefetin durumuna ilişkin de önemli tespitlerde bulunuyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ümit Yaldız ve Fatih Yapar’ın sorularına içtenlikle yanıt verdi…



İŞTE OLAY SÖYLEŞİNİN TAMAMI:

SONSÖZ-
İzmir’de siyasetin dili sertleşiyor. Siz törenlerde bir gerginlik bekliyor muydunuz?
 
GÜNAY: 9 Eylül’e çok büyük bir önem veriyorum. Sadece İzmir’in milletvekili olduğum için değil, 9 Eylül bizim Kurtuluş Savaşı tarihimizin zaferin ilan edildiği gün olduğu için… Sadece İzmir’in kurtuluşu değil bir anlamda vatanın kurtuluşunu simgeliyor. Böyle bir günde daha birlik ve bütünlük içinde, siyasi çekişmeleri ve siyasi hesaplaşmaları biraz kıyıya iterek bir kutlama programı yapsak sanıyorum hem İzmir’in hem de Türkiye’nin içinde bulunduğu ortama çok yakışırdı. Burada 9 Eylül kutlamaları ile ilgili geçen haftalar içinde dar bir yorum yapılmış ve 90 yıldır neredeyse vazgeçilmez bir geleneğe dönüşmüş olan valilik binasına bayrak çekilmesi olayı programa konulmamış. Ben bunu fark ettiğim zaman derhal müdahale ettim ve programa konulmasını sağladım.
 
SONSÖZ-Nasıl fark ettiniz bu durumu?
 
GÜNAY: Gazetede gördüm. Kıbrıs’tan gelmiştim. Kıbrıs’ta toplantım vardı, geldim ve gazeteyi açtıktan sonra bu durumu fark ettim. Daha iki gün önce... Gazetede ‘Valilik binasına bayrak çekilmesi töreninin yönetmeliğe kurban edildiğini’, İzmir’de bunun yapılmayacağına ilişkin bir haber gördüm. Hemen ilgilileri aradım. Bana ‘kutlama komitesinin böyle bir kararı var’ dediler. Ben de ‘böyle bir karar olamaz, çünkü yönetmelik size o yörenin gelenekleri, ihtiyaçları çerçevesinde bir düzenleme imkânı veriyor. Eğer bunu yapmışsanız yanlış yapmışsınız’ dedim. Tek başıma hareket etmemek için de çünkü buraya askeri birliğin gelmesi, bayrak çekilmesi konusu da olacağı için İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nı da bilgilendirdim. Onlar da benimle aynı görüşte olduklarını söylediler. Hemen ardından komite karar değiştirdi ve valilik binasına bayrak çekilmesi işini de kutlama programının içine aldı. 

YÖNETMELİK NE DİYOR?
Tabi bu yönetmelik açık. Ankara’da Ankara Valiliği, illerde illerin valililiği, ilçelerde ise kaymakamlıkların başkanlığında oluşturulan kutlama komiteleri var. Bu komitede bölgedeki askeri birlik, yerel yönetim başkanı, eğitim kurumları temsilcileri ve gençlik ve spor bakanlığı temsilcileri, bütün bunlar kutlama programı içinde ne olacağına karar veriyorlar. Önceki yıllarda yapılan yönetmeliğin amacı şu. Her kurtuluş gününde ve her anma zamanında tribünde vali, belediye başkanı ya da kaymakam ve garnizon komutanı ayağa kalkıp törenlere gelen insanların önünde esas duruşa geçiyor. Biz ‘Buna son verelim. Bu çok resmi ve soğuk yüzlü bir tören… Valilik, kaymakamlık ve belediye binasında insanların el sıktığı törene son verelim ama onun dışında halkın daha çok ortaya çıkacağı, halkın daha çok içtenlikle kutlayabileceği bir program olsun’ dedik. Yönetmeliği açtım ve basın mensuplarına okudum. Orada valinin başkanlığında kutlama komitesi bölgede nasıl bir kutlama yapılacağına karar verir. Seminerler, toplantılar, gösteriler, halk oyunları, tiyatro faaliyetleri olabilir. Geçit töreni olmaz. Tebligat ve geçit töreni zaten programın soğuk yüzü… O kaldırılmış olabilir ama onun dışında her şey olabilir.

BAYRAK TÖRENİ ADETA KUTSALLIK KAZANMIŞ BİR RİTÜELDİR
Valilik binasına bayrak çekme neredeyse kutsallık kazanmış, devamlılığı olan önemli bir ritüeldir. Bunun olmayacağına ilişkin en küçük bir ibare yok yönetmelikte. Maalesef içinde belediye temsilcilerinin de bulunduğu komite itirazda bulunmamış. Başkan (Aziz Kocaoğlu) bana ‘mücadele ettik’ diyor. Komitede yer alan belediye yetkilileri programın böyle olmasına itiraz etmemiş. Ben bu durumu basında ve gazete yorumlarında gördüm. Belediyenin itirazından görmedim Muhtemelen ‘valilik yaptırmıyor’ diyerek bir karşı gösteri yapma kozu ele geçirilmeye çalışılmış ama bu kararı veren komitenin içinde belediye var. Ben bunu gördüğümde müdahale ettim, düzelttim. ‘Vilayet binasına bayrak çekilmeden İzmir’de bir dokuz eylül kutlaması olmaz’ dedim. Ama bu sesi ben daha önce belediyeden duymadım. Bana ulaşmadı mesela. Sadece gazeteden gördüm. Basına da teşekkür ederim. Öğrendiğim zamandan sonra bir saat içinde duruma müdahale ettim. O kadar ne söylüyorum. Belediyeden bir talep olmamış. Ne İçişleri Bakanlığı’na ne de Milli Savunma Bakanlığı’na ulaşılmamış. İzmir’in valisi de yurt dışında. Ben ilgili arkadaşları uyardım. Bu programı düzelttim. Ortada yönetmelik nedeniyle getirilmiş dar bir yorum var.

MARJİNAL GRUPLARIN ARKASINA KATILDILAR

Ama gördüğüm kadarıyla bir takım grup ve grupçuklar bunun programda yer almamasından kendilerine siyasi bir itiraz noktası üretmek için bir bahane, neden bulmuşlar. İnsanlara ‘bayrağını al gel’ diyorlar. Sanki Türkiye’de bayrak asılmasını engelleyen bir durum, devlet, millet otoritesi varmış gibi. İşi gösteriye dönüştürdüler. Ben umdum ki müdahalem basında da yer aldıktan sonra, gazetelerde çıktıktan sonra tansiyon yatışmıştır. Olağanüstü birliğe, bütünlüğü ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz. İzmir bunu içselleştirecek. Hatta benim bu müdahalemi alkışlayacak kadar da siyasi olgunluğa, anlayışa ve nezakete sahiptir diye umut ediyordum. Nitekim zaten yürüyüş öyle oldu. Yürüyüşe katıldık, geldik. Orada hiçbir şekilde sıkıntı olmadı. Ama meydanda marjinal siyasi partilerin, grupların temsilcileri vardı. Onların başlattıkları bir yuhalama sürecine öteki muhalefet partileri de katıldılar. Gördüğüm kadarıyla böyle oldu. Ve ortaya da çok çirkin bir tablo çıktı.
 
Ben özellikle CHP kitlesinin, İşçi Partisi’nin arkasına takılmasını ve teslim olmasını kabul edilemez buldum. Bu işin içine herkes girdi. TKP’liler de PKK’lılar da herkes bu işin içine girmiş olabilir. Hükümetten rahatsız olan her kesimin işin içinde olabileceğini düşünüyorum. Zaten bu yapılan, bayram gününde millet ile devlet arasına nifak sokma çalışması ancak Türkiye’nin düşmanlarının işidir. Dostların işine yaramaz.


MUHALEFETTE YENİLMİŞ PEHLİVAN PSİKOLOJİSİ VAR

SONSÖZ- Peki, sizce bugünkü gerginliklerin seçim sath-ı maline girilmiş olmasıyla da ilgisi var mı?

GÜNAY: Sanıyorum var. Şimdi, bir yıl sonra seçim var. Yerel seçimin ardından Cumhurbaşkanlığı ardından da 2015’te genel seçim olacak. Türkiye 2013 yılından itibaren seçimler kervanına girmiş olacak. Bugün basında yer alan anketler var. İktidar partisi gücünü koruyor. İktidar da yerinde sayıyor. Tamamen ben bu muhalefet grup ve grupçuklarında yenilmiş pehlivan psikolojisi görüyorum. Yenilen pehlivan güreşe doymaz. Habire onun hırçınlığı, talep karlığı, itirazı var, Yürürken de ‘AK Parti hesap verecek’ diye bağırıyorlardı. Ben de ‘hesap günü yaklaşıyor. 2013 yılı var. Ardından yine seçimler olacak. Siyasetçiler hesabı seçim meydanında verir. Biz de hesap vereceğiz” dedim.
 
KOCAOĞLU’NUN EDİLGEN TUTUMUNA ÜZÜLDÜM
SONSÖZ-
Başkan Aziz Kocaoğlu törenin ardından yaptığı açıklamada protestoların şeklini doğru bulmadığını söyleyerek ‘Ama İzmir’in de bir duruşu var, kırmızıçizgileri var. Başta ben ve İzmir baskıya boyun eğemiyoruz’ dedi. Siz bu yaklaşıma nasıl bakıyorsunuz?
 
 GÜNAY: Sayın başkan benim eski arkadaşımdır. Kendisini kırmamaya her zaman özen gösteriyorum. Bugünkü edilgen tutumundan ötürü üzüntü duydum. Yani orada daha müdahil olabilirdi. Çünkü oradaki programı Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Ben de belediyenin bütün millet adına organize ettiği, siyasi gösteri olmaması kaydıyla törenlere ve yürüyüşe katılacağımı söylemişim. O da bana bunu taahhüt etmiş. Ama orada parti flamaları bile açıldı. İşçi Partisi, bilmem ne gençlik derneği falan filan…

BELEDİYECİLER BAYRAK TÖRENİNE İTİRAZ ETMEMİŞLER
Doğrusu Başkan konuşurken de daha eleştirel, daha bizim hakkımızı teslim eder olabilirdi. İzmir’i boyunduruk altına alan kim? İzmir’e yol yapan, turizmi, altyapıyı. metroyu getirmeye çalışan, İzmir’i Ankara’ya, İstanbul’a Antalya’ya bağlamaya çalışan bu hükümet mi yoksa yolları köstebek yuvasına çevirmiş olan yerel yönetimler mi?. Vatanını en çok seven ona en çok hizmet edendir diye bir söz var. Vatan sevgisi miting meydanında, alanda yüksek sesle ileri geri bağırmak değildir. İzmir özgürlüğü, kalkınmaya, gelişmeye yüzünü dönmüşse herkes hizmet ederek kent ile ilgili fikirlerini ortaya çıkarması lazım. Ben o yüzden başkanın tutumunu çok edilgen buldum. Ve üzüntü duydum.

AZİZ BAŞKAN’I BİZ ALKIŞLIYORUZ, YUHALATMIYORUM
Bizim de çok kalabalık olduğumuz, Sayın Başkan’ın davetli olduğu törenler oluyor. Bakın biz başkanın olduğu yerde bunları yapmıyoruz. Hiçbir yerde en küçük bir tepkiye, yuhalamaya olumsuz bir duruma katiyen olanak vermiyoruz. Alkışlıyoruz. Bizzat bunu yapıyoruz. Onun için herkesin bundan ders çıkarması gerekir. İzmirliye yakışan tutum bizim tutumumuz mudur… Yoksa bir bayram törenini siyasal gösteriye çeviren yüzde bir bile etmeyen marjinal grupların kuyruğuna takılarak, geçmiş yıllarda PKK ile kol kola girmiş bulunan bazı siyasi liderciklerin peşinden giderek o Cumhuriyet Meydanı’nı Cumhuriyet’in ve 9 Eylül’ün saygınlığına yakışmaz bir gösteri meydanına dönüştürmek midir? Ben İzmir’in bunlardan mütevellit olmadığını zaten biliyorum. Biz seçim sürecini çok güzel geçirdik. Yine öyle geçireceğimize inanıyorum. Bunlar törenler ile ilgili karar alınırken itiraz etmemişler. Orada ‘hayır, olur mu bu bayrak çekilmesi törenin en vazgeçilmezidir’ deseler muhtemelen o komite dikkate alacaktır. Hatta ‘ihtilaf anında Ankara’ya sorulur’ diyor genelge. Hiç sorulmamış, hiç bakılmamış, itiraz edilmemiş. Orada ‘Pazar günü töreni kısa keselim’ konusunda herkes anlaşmış fakat törenin bu bölümü için kamuoyu duyarlılığı oluşunca gösteriye çevirmeye çalışmışlar. Bir siyasi parti temsilcisi ‘bakan halkın itirazı üzerine geri adım attı’ diyor. Öyle bir şey yok.
 
ONUNLA ÇALIŞMAM DEMECİNİ BAŞKAN YALANLADI
SONSÖZ: Kabinede İzmir’den iki bakan var. Ama siz ön planda olmamayı çok tercih etmiyor gibisiniz. Sanki biraz geriye çekilip ‘alanı Ulaştırma Bakanı Yıldırım’a bırakıyor’ şeklinde değerlendirmeler var. Ama bir şekilde sizi polemiklerin tarafı olarak buluyoruz. Biraz önce ‘eski arkadaşım’ dediğiniz Başkan Kocaoğlu, bir röportajında ‘Onunla asla ortak iş yapmam’ dedi mesela…

GÜNAY: “Başkan, ‘onunla çalışmam’ demeci ile ilgili ‘onu öyle söylemedim. Bunlar ağzımızdan laf kapıp sorun çıkartmaya çalışıyorlar’ diye bir açıklamada bulundu bana. Geriye çekiliyor algısına gelince;  
Ben Kültür ve Turizm Bakanıyım. Tabi ki öbür tarafta Binali Bey de Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yapıyor. İşlerimiz yoğun. Belki Binali Bey’in altyapı işleri nedeniyle daha sık gelmesi gerekiyor. Benim bakanlığım başka birçok alanda da faal olduğu için İzmir’e daha seyrek geliyorum ama İzmir ile ilgili dikkatimi hiç azaltmıyorum. İzmir’de iki ören yeri vardı. Ben ‘düzenlenmiş olsun en az beş olsun’ diyerek projeyi tamamlamaya çalışıyorum. Geçen Manisa’da protokol imzaladım. Aydın’da müze açtım. Ama İzmir’de bana bir müze yeri bulamadılar.

EXPO’NUN OFİSİ DE PARASI DA BENİM BAKANLIĞIMDAN
Yerel yönetimin talepkar olması gerekiyor. ‘Gel bize müze yap’ demesi lazım. Denizli, Manisa, Çanakkale hep böyle yapıyor. İzmir’de arkadaşlar kenarından dolaştığı için gecikiyoruz. Ben İzmir ile ilgili planlama çalışmalarımı ertelemiyorum. Bakın İzmir ile ilgili en önemli çalışma nedir?. EXPO mu?. EXPO’nun merkezine başvuru parasını benim bakanlığım yatırdı. EXPO’nun burada bir komitesi var. İmkanları ile Dünya’yı dolaşıyorlar. Başvuru parasını ben yatırdım. Hiç kimseden talepte bulunmadım. EXPO’nun Paris’te bir ofisi olması lazım. Bu ofis benim bakanlığımın ofisidir. EXPO heyeti gittiğinde bütün delegasyona ‘hoş geldin’ partisi verilmesi gerekiyordu. Bunu biz ajanstan beklemeden yaptık. İnciraltı kanununu ve yasasını da biz çıkarttık. Atılmış üç, beş tane önemli adım varsa bunları biz yaptık. Ama ikide bir gelip de bunları İzmir’e anlatmayı gereksiz sayıyorum. Zaten bu benim görevim. Bu görevimi yapıyorum. Bakın ben sürekli dolaşıyorum. Doğu, Güneydoğu, başkent, Akdeniz, Karadeniz ve Ordu turlarım var. Ayın 20’sine kadar programım dolu. Eve gittiğimden daha çok İzmir’e geliyorum. Daha ne yapayım?.

 
İZMİRLİ SİYASETÇİLER POLEMİĞE MERAKLI
Mümkün olduğu kadar İzmir’de ben günlük siyasi tartışmalara girmek istemiyorum. İşimi yapmaya çalışıyorum. Benim bakanlığım bu gerginlikleri kaldırmıyor. Çünkü kültür ve turizm gerginliği yumuşatmakla sorumlu bir bakanlıktır. Bu Türkiye’de de, Dünya’da da böyledir. O yüzden gerginliği, kavgaya katkı yapan bir bakan olmak istemem. Onun için İzmir’de siyaset çok polemiğe meraklı. İş yapmadıkları için arkadaşlar polemiğe çok yatkın ve meraklılar. Benim polemik ile geçirecek vaktim yok. Bundan sakınıyorum.
 
BELEDİYELERDE MERDİVENDE KARŞILANDIM, CHP’DEN OY SÖKÜYORUZ

SONSÖZ-
Ağırlıklı olarak CHP’lilerin hedefinde olmanızla CHP’li geçmişinizin bir ilgisi var mı?

GÜNAY: Genel seçim sonuçları da gösterdi ki biz CHP tabanında ciddi bir şekilde etkiliyiz ve CHP tabanından oy söküyoruz. Burada bir buçuk yıl önce yaşadığımız bir tecrübe var. Seçim süreci zaten bunu gösterdi. Bu durumun bir kaygısı var onlarda. Ben İzmir belediyelerine merdivenlerde karşılanarak gittim. Plaketler aldım. Birçok arkadaşımız seçim sürecinde bizimle aleni ya da daha özel ortamlarda yemekler yedi. Görüşmeler yaptı ve etrafımıza geldi. Geçmişte CHP siyasetinde bilinen, tanınan birçok insan bizim çevremizde. Arkadaşlar da biliyorlar ki bizim etkileme gücümüz oldukça fazla. O yüzden böyle siyasi bir gerginlik yaratmaya çalışıyorlar. Zaten adaylıklarımız belli olunca arkadaşlarımız önce bana çattılar. Sonra Alsancak sokaklarında gezerken yelkenleri indirdiler.
 
İKİ DÖNEM BAKANLIK İYİ BİR SÜREDİR, BAŞKANLIĞI DÜŞÜNMÜYORUZ
SONSÖZ- Son röportajlarınızdan birinde ‘üçüncü kez bakan olmak gibi bir düşüncem yok’ dediniz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını düşünür müsünüz?
 
GÜNAY: Yok… Benim herhangi bir Büyükşehir belediye başkan adaylığı gibi bir düşüncem yok. İki dönemdir AK Parti’de milletvekili ve bakanlık yapıyorum. AK Parti tüzüğüne göre üçüncü dönem milletvekili olur muyum onu bilemem. Teşkilatımızın, genel merkezimizin bileceği bir iştir. Bu günden onu düşünmem. Ama ‘yeniden bakan olurum’ gibi bir düşüncem, gayretim, siyasi hedefim yok. Bence iki dönem bakanlık iyi bir süredir. Hizmet için yeterli. Bunu yapıyor ve bu dönemin sonuna kadar bitirmeye çalıştığım İzmir, İstanbul ve birçok ilde birçok iş var.   Siyasi hırsları gömmüş bir insanım. Bundan sonra yeni kariyer arayışları, yeni mevki arayışları gibi şeyler yok. 

DAHA ERKEN YAŞLARDA OLSAM BAŞKANLIĞI DÜŞÜNÜRDÜM
SONSÖZ-
Ama kabinedeki pek çok bakanın belediye başkan adayı olacağı söyleniyor bugün.

GÜNAY: Üçüncü dönemi dolduranlar için söyleniyor belediye başkanlığı. Ben ‘üçüncü dönem milletvekili adayı olmam’ demiyorum. Bakanlığın olmayacağını söyledim. Her türlü görevi elbette yapmaya çalışırım ama belediye başkanlığı gibi bir durum yok. 24 saat çalışılması gereken bir yapıdır belediye başkanlığı. Benim için belediye başkanlığı çok önemli bir şey. Bir restöratör-mimarlık gibi, sanatçı, teknik ve estetiğin birleştiği çok özel bir makam. Daha erken yaşlarda olsam düşünürdüm ama şu an için böyle bir görevi düşünmüyorum. Ama belediye başkanlığını çok önemsiyorum. Türkiye’nin kentlerini hem teknik kapasitesi olan hem de estetik duygusu gelişmiş olan insanların yönetmesini, o şehirlerin tarihini bilen insanların yönetmesini istiyorum. 

İZMİR’DEKİ KEŞMEKEŞ BENİ İSYAN ETTİRİYOR

Şehirlerin tarihini bilmeyen insanların elinde bugün şehirlerimiz maalesef bu kötü hale geliyor. Ben İzmir’in 60’lı yıllarını biliyorum. O yüzden İzmir için çok üzgünüm. Ben Güzelyalı’da, yalıların, evlerin altına denizin vurduğu zamanları biliyorum. Namık Kemal Lisesi’ne okumaya 60’lı yılların ortasında gelmiştim. O halini bilirim İzmir’in. Bir de bugünkü keşmekeş halini biliyorum. Böyle bir şehir Türkiye’de ne yazık ki var. Böyle bir şehir beni isyan ettiriyor. Konak’tan başlıyorsunuz İnciraltı’na kadar binlerce bina var. Arada cadde, sokak yok. 20-30-40 bina yan yana dizilmiş durumda. Hiçbirinde de çiçek yok. Balkonlardan çiçek açmayan bir İzmir olabilir mi?. Meydanlardan ‘İzmir’ diye bağırmakla İzmir olmuyor. İzmir’in tarihine, kültürüne, zarafetine, estetiğine sahip çıkmadan olur mu hizmet. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başkanı olsam bu şehrin caddesini, sokağını düzeltmeye çalıştığım kadar estetiğini de düzeltmeye çalışırım. İnsanlara ‘bahçenizde, balkonunuzda çiçek yetiştirin’ derim. Bu da bir yerel yönetim hizmetidir. Ama bunu insanın kendi içinde hissetmesi lazım. İnsan içinde hissetmezse olmaz. Geçerken cadde ve binalar beni rahatsız ediyor. Bu durum belediye başkanlarını rahatsız etmesi lazım. Etmediği için şehirlerimiz bu halde.

YEREL SEÇİMDE O ABSÜRD TABLO DEĞİŞECEK

SONSÖZ-Partinizin yerel seçimleri kazanma şansını nasıl görüyorsunuz? İzmir’de sizin açınızdan şu an için durum nedir?
 
GÜNAY: Bence İzmir’de partimizin büyük şansı var. Genel seçim sonuçları bunu ortaya koydu aslında. Zaten geçen seçimde (2009) yaşanan o absürt tablo bir kere değişecek. Yani bir tane AK Parti belediyesi 29 tane bilmem ne belediyesi, CHP Belediyesi diye bir tablo yok artık. Onun yarı yarıya zaten değiştiği zaten genel seçim sonuçlarından belli oluyor. Şimdi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni AK Parti alırsa İzmir için büyük bir kazanç olur. İzmir yatırımda, gelişmede, kentsel dönüşümde büyük mesafe kat eder. Ben buradan basın mensubu arkadaşları daha önce almış ve Gaziantep’e gitmiştim. Gaziantep İzmir ile kıyaslanmaz. Bu kentin yarısı ama kentsel dönüşümü İzmir’de gördük. Burada kentsel dönüşüm diye övünülen işlerin onun yanında çekirdek bile olmadığını hep beraber yaşadık. Günlerce de İzmir basını gördüklerini yazdı. Hanlar, hamamlar, kervansaraylar, sokaklar, caddeler inanılmaz bir kentsel dönüşüm vardı. Halen daha devam ediyor. Aynı şeyi Bursa’da, Konya’da ve Ankara’da da görmek mümkün ama İzmir ne yazık ki sloganlarla zaman geçiriyor.

İŞTE GÜNAY’IN ADAY TARİFİ: NASIL BİR ADAY İSTİYOR?
İzmir’de çok güzel slogan atılıyor ama iş yapmak konusunda yerinde sayıyor. O yüzden İzmir’e icracı bir belediye başkanı lazım. AK Partili olsun da kim olursa olsun değil. İzmir’in belediye başkanı tekniği, bilimi, kentleşmeyi, tarihi, zarafeti bilecek. Öyle bir belediye başkanı İzmir için müthiş bir kazanım olur. İzmir, Ege Bölgesi’nin lokomotifi durumunda. Buradaki bir gelişme Ege’yi ayağa kaldırır. Önümüzde EXPO diye bir hedef var.

AK PARTİ BAŞARISI KADAR MUHALEFETİN YETERSİZLİĞİ DE VAR!

SONSÖZ-Tarifini yaptığınız adayın ismi konusunda bir hazırlığınız var mı? Kimi işaret ediyorsunuz bu tarifle?

GÜNAY: Bugünden bir isim söylenmez ama adaylara bakıyorum. İzmir’in belediye başkanı AK Partili olursa icra ile daha yakın bir ilişkisi olur. Yürütme ile daha yakın olur. Talepkar olur ve daha iyi sonuç alır. Vizyonu da genişler. Çünkü AK Partinin vizyonu eski dünya partilerinden farklı. Ben bu tabiri de bilerek kullanıyorum. Hakikaten muhalefet partileri eski Türkiye’nin partileri. O yüzden zaten üçüncü dönemini dolduran bir partinin Dünya’da az örneği var. Dördüncü dönemini açık ara kazanacak durumda. Bunun Dünyada eşi yok. Bu tablo sadece iktidarın başarısından olamaz. Bence bu muhalefetin de Türkiye’yi ve Dünya’yı okumamasından kaynaklanıyor. Bu açıktır. Muhalefet hakikaten eskimiş. Ufukları, vizyonları ve bakışları Türkiye’yi okuyamıyor. Bugünkü olanların dışında yeni şeyler vaat edemediği için geride kalıyor. Bence Türkiye ve Dünya’yı okuyacak bir yöneticinin elbette daha yakın bir diyaloğu olacaktır. Bakın bugün, partisi ne olursa olsun bir belediye başkanı hangi konuda Ankara’ya bir talep bir proje götürürse yapılır. Metronun tamamlanması, raylı sistemin gitmesi götürüldüğü zaman karşılık buluyor.

MÜZE TARTIŞMASI: ARAZİ İŞİ ÇÖZÜLSE MEGA MÜZE TAMAMDI AMA…
Bundan birkaç ay önce Manisa’ya gittim. Belediye MHP’de. Özel İdare ise daha karma bir yapıda. Bizim partimiz de var, ötekiler de var. Dedim ki ‘Arkadaşlar ben sponsoru buldum. Müze yapmak konusunda bana arazi gerekiyor’. Önce belediye ile özel idare kısa bir süre aralarında çekişti. Sonra ‘biz bu fırsatı kaçırmak istemiyoruz’ dediler. Ben de atladım. Yarım günlüğüne gidip protokolü hep birlikte imzaladık. Ben araziyi, yerini gezip gördüm. İki yıl içinde müze bitecek. Burada da arazi istiyorum. Arazi kıymete biniyor. Yok filancı, yok falancı istiyor. Alakasız şeyler sayılıyor bana. Ya kardeşim ‘bana arazi getirin de bakanlığa hizmet binası, bakana makam odası yapalım’ demiyoruz ki. İzmir’e sergi salonu, kafeterya, müze yapalım diyoruz. Halen daha bana arazi verecekler. Bu tartışma seçimden önce başladı. İki buçuk sene oldu. Hala netleşen bir şey yok. Bakınız Aydın’da bir karkas binadaydı müze… Yenisini geçen gün açtık. Gidin görün. Toplam büyüklüğü 10 bin metrekare. Ben İzmir’e onun 20-30 bin metrekare büyüklüğünde olanı yapmak istiyorum. Ama İzmir bana ‘hadi arazi burada, projeni getir, yap’ diyecek. Yani birçok alanda maalesef böyle bir şey var.

BORNOVA’DA DA BÜYÜKŞEHİR İLE İLÇE BELEDİYE ANLAŞAMADI

Yine yanlış bir şey daha vardı burada. Bornova Kültür Merkezi Projesi…  Abartılmış. Şimdi onu yapıyoruz. Ben onun için ‘işbirliği yapalım, Bornova, Büyükşehir Belediyesi de olsun’ dedim. Birbirleriyle bile anlaşıp getiremediler. Şimdi biz kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Anadolu’nun birçok yerinde yerel yönetimler bu işi yapıyorlar, ucundan tutuyorlar. Sonuçta buraya yapacağımız yatırım buradaki yerel yönetimin hizmeti olacak. Ama arkadaşlar bunun farkına varamadılar. 



BİZİ YUHLATMAYI SİYASET SANANLAR HESAP GÜNÜNDE GÖRECEKLER! İzmir’de ne söylesek, ne yapmak istesek ‘biz yapıyoruz’ diyorlar. Bakıyoruz ortada yapılan bir şey de yok. Görmüyorum, göremiyoruz. Birlikte olursak işler daha iyi yürümez mi?. Daha iyi, çabuk olur, Ama arkadaşlarımız milleti meydana toplayıp bizi yuhalatmayı siyaset sanıyorlar. Siyasetin o olmadığı, halkın meydandaki bağrışmaya değil kimin hizmet edip etmediğine bakarak karar verdiğini önümüzdeki hesap gününde göreceğiz. Onlar ‘hesap versin iktidar’ diyorlar ya. Seçimler var. Hesap günleri geliyor. Merak etmesinler, biz hesap vermeye hazırız.

YENİ CHP DE MESAFE ALMIŞ GÖRÜNMÜYOR

SONSÖZ-CHP ile ilgili daha önce ‘vâkıfa dönüştürülsün’ şeklinde ilginç önerileriniz vardı. Ama bu öneriyi Baykallı yıllarda getirmiştiniz. Yeni CHP’nin iki yıldır aldığı yolu hiç değerlendirdiniz mi ya da nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
GÜNAY: Ciddi bir mesafe almış görünmüyorlar. Bir ülkede iktidar partisi kadar ana muhalefet partisinin de çok önemli olduğuna inanıyorum. Demokrasi, muhalefetin umut verdiği ortamlarda daha iyi gelişiyor. Muhalefet güçlü olsa ülke bundan yararlı çıkar. Çünkü alternatifi vardır. Siz de bu yüzden daha olumlu davranmak zorundasınızdır. Toplumda her zaman yeni seçenekler arasında birini seçmek konusunda sürekli olarak gözlemek ihtiyacı hisseder. Sonuçta da demokrasi için bu yararlı bir süreçtir. Ama Türkiye’de muhalefet kendi içinde uğraşıyor. Kendi iç hesaplaşmaları, kavgaları, sürtüşmeleri var. Oturmuş bir şeyleri yok. Türkiye’ye bir şeyler söylemek lazım. 1946’dan beri Türkiye demokrasisi ile ilgili iddia ediyorum hepsini okudum. Çünkü siyasette dışarıda olduğum, okuma yazmaya fırsat bulduğum zamanlar oldu.

TÜRK HALKI SİYASET KURUMUNDAN NE BEKLİYOR NE ARIYOR?
Benim gördüğüm Türkiye’nin siyasette üç temel arayışı var. Birincisi demokrasiyi bizim insanımız bir kere insanın devlet karşısında bir değer ifade ettiği bir mekanizma olduğu için istiyor. Askeri rejimlerde susuyor. Otorite altında yetişmiş bir merkezi devlet geleneğinden geldiğimiz için susuyor. Ama ilk fırsatta onun arkasından dolaşıp onu geriletecek olan. Sivilliği getirecek olan siyasi partiye oy veriyor. 1965’te, 1970’te ve 1983’te böyle oldu. Demokrasi birinci doğrultu. İkincisi ise toplum gelişme istiyor. Yerinde sayma değil. Hiç kimsenin geriye dönük nostaljisi yok. Ekonomik ve gelecek olarak bugünden olduğunun daha ilerisini istiyor. Genç bir toplum. Ta biz bu topraklara geldiğimizden bu yana yüzümüz batıya dönük. Daha yaşanılabilir, modern ne varsa istiyor. Ekonomik gelişmeyi önermek ve sağlamak zorundasınız. Üçüncüsü de bizim örgümüzde, geleneğimizde, göreneğimizde ve tarihimizde bir dayanışma var. Adalet duygusu var. Ekonomik gelişme, demokratikleşme ve sosyal adalet. Bu üç temel nokta siyaseti yönlendiriyor. AK Parti bunun üzerine oturdu. Bu üç kulvarı götürmeye çalışıyoruz.

CHP’YE MUHALEFETE TAVSİYELER: KORKU DEĞİL UMUT ÜRETİN!
Bunu kavrayan bir yeni dil kullanması lazım muhalefet yapacak partilerin. Ama yok. Ne dedikleri belli değil. Türkiye’nin ekonomisi, dış politikası, güvenlik meselesi ile ilgili. Sadece iktidar partisinin yanlışını arayıp çıkıp onu eleştirmekle siyaset olmaz. Siz bir umut yaratacaksınız. Umudunuza da toplumu inandıracaksınız. Ben bunu CHP’deyken de söylüyordum. Yanlış üzerine kurulmuştu CHP’nin politikaları. Benim itirazım da şuydu. Siz toplumu korku ile yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Filancıdan, falancıdan korkutuyorsunuz. Halbuki toplum korkuya değil umuda oy verir. Başkasından korkutmayacak, kendinize dönük umut yaratacaksınız. Muhalefet bunun farkında değil. Yeni CHP’de umut görüyor musunuz?. Muhalefet bizim için kolay rakip ama Türkiye demokrasisi için sağlıklı süreç muhalefetin de umut verdiği süreçtir.

HİÇBİRİMİZ KARBON KAĞIDI İLE ÇOĞALMADIK

SONSÖZ-AK Parti’de 5 yıldır siyaset yapıyorsunuz. Bu süreçte AK Parti’ye yönelik kaç tanım getirebildiniz?  Nasıl bir parti size göre AK Parti?
 
GÜNAY: AK Parti, Türkiye insanının aradığı temel yönelişleri okumuş, ona göre kendisini kurmuş bir siyasi partidir. Demokrasi, gelişme ve toplumsal dayanışma söylemleri var. Bu önemli. Bunun dışında hepimizin bir elbette bir yargısı var. AK Parti’yi kuran insanlar 40 yaşının üzerinde olan insanlardı. Partide 10 yılını doldurdu. Hepimizin Refah Partisi, CHP, Doğru Yol, ANAP vesaire gibi geldiği yerler var. Büyük kitle partileri böyle olur zaten. Demokrat Parti’ye, 70’lerin Ecevit Partisi’ne bakın orda da farklı kulvarlardan gelmiş insanlar vardı. Ben CHP’de Demokrat Parti kökenli çok adam tanıdım. Açıldığı dönemde, topluma büyüdüğü zamanda… Önemli olan bu sentezi yakalamaktır. İdeolojik partiler büyük ölçüde kendi başladıkları gibi devam ederler. Çekirdekleri genişlemez, kitleselleşemez. Hiç birimiz karbon kağıdı ile çoğalmış değiliz. Aynı evin insanlarının bile farklı hassasiyetleri var.

TAYYİP BEY ÇOK KARİZMATİK BİR LİDER AMA….
Toplumun aradığı da bu hassasiyete uygun parti sözcüleri, önderleri ve liderleri görmesi bir anlamda partinin kitleselleşmesini sağlıyor. Bu zaman zaman üslup farkları yaratabiliyor. Ama büyük kitle partilerinde olur bu zaten. Liderlik de onu büyük ölçüde karizması ile sonuca vardırıyor. Şimdi kabul etmek lazım… Tayyip Bey partinin kurucusu. Efendim 10 yıllık bir AK Parti macerasında çok belirleyici bir figür oldu. Seçim 2002-2004-2007-2009, referandum ve 2011 genel seçimleri geçti. Böyle bir kazanma sürecinde kaçınılmaz olarak liderlik karizmatik olur. Etkileyici olur. Bu başarı yükseldikçe onun karizması da devam edecektir. Ama onun karizmasına rağmen zaman zaman farklı yorumlar yaptığımız, değerlendirmeler yaptığımız, farklı hassasiyetleri tartıştığımız da dışarıdan gözüküyor. Bu da bir anlamda partimizin içinde demokrasi olan kitle partisi olduğunu gösteriyor.

ZAMAN ZAMAN RAHATSIZ OLUYORUM TABİ Kİ AMA…
SONSÖZ-Zaman zaman ayrı düştüğümüz oluyor dediniz, zaman zaman olduğunu da gördük. Peki, hiç rahatsız olduğunuz oldu mu AK Partili döneminizde?
 
GÜNAY: Zaten siyaset özünde rahatsızlık veren bir şeydir. Bu güzel günün ortasında gidip deniz kıyısında bir yerde yatmak varken siz Cumhuriyet Meydanı’nda yuhalanmayı göze alıyorsanız zaten bir miktar rahatsız bir hayat tarzını tercih etmişsiniz demektir. Size çok doğru gelen bir şey yanınızdaki arkadaşa yanlış gelebilir. Ona çok doğru gelen size yanlış gelebilir. Hayata hiçbirimiz böyle bir tek tip olarak çoğaltılmış, aynı gözle bakmıyoruz. Herkesin bir hayat bakışı var. Nihayet siyaset de nihayet toplum sorunları üzerine konuşmak, karar sürecine katılmak ve uygulamaktır. O yüzden burada elbette zaman zaman rahatsızlıklar olabilir. Büyük resme baktığınızda oldukça yeşili, çiçekleri çoğalan bir durum görüyorum. Benim aradığım da büyük resim… 


CUMHURBAŞKANI ADAYI PARTİNİN VİCDANINDAN ÇIKACAK

SONSÖZ-Türkiye’de başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ne düşünüyorsunuz? Sizin adayınız da Başbakan Erdoğan mı? Ayrıca ‘başkanlık, yarı başkanlık’ sistemi tartışmalarındaki yerinizi de merak ediyorum.
 
Sayın başbakan da ‘iki yıl zaman var’ dedi. Gerçekten iki yılın olduğu bir zamanda yüksek sesle isim söylemek doğru olmaz. AK Parti kamuoyunun vicdanının ortaya çıkardığı aday kimse hepimiz, hep birlikte bir siyasi ahlak gereği destek vereceğiz. Ama ortaya çıkan kişinin ayrıca benim iç dünyamda da orayı hak etmiş olması elbette çok önemli. Şu anda Cumhurbaşkanlığı konusunda bunun ötesinde başka bir şey söylemeyi de çok doğru bulmam. 

PARLAMENTER SİSTEMİN DAHA DOĞRU OLDUĞUNA İNANIYORUM
İkincisi ben bugünkü Anayasa modelinin Cumhurbaşkanlığı’na, parlamenter sistemin Cumhurbaşkanlığı’na verilecek yetkilerden daha fazla yetki verdiğini düşünüyorum. Bunu da daha önce söyledim. Daha fazla yetki olmasını, yetki çoğaltılmasını doğru bulmuyorum. Ben parlamenter sistemin daha doğru olduğuna inanıyorum. Zaten bugünkü parlamento aritmetiği de yeni bir sisteme geçilmesine sanıyorum izin vermeyecek. Yeni bir Anayasa yapmazsak sanıyorum parlamenter sistem üzerinden devam edeceğiz.

BU KONJONKTÜR TURİZM BAKANI OLARAK BENİ RAHATSIZ EDİYOR
SONSÖZ-Artan terör olayları ve terörün geldiği nokta malumunuz. Terör olaylarındaki artış bakanlığınız uhdesindeki turizmi nasıl etkiledi bu yıl?

Bütün kalbimle inanıyorum ve her yerde söylüyorum. Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünya’da Barış’ sözü hem yeni bir dünyanın hem de kurucu, temel felsefesini temsil ediyor. Biz geçtiğimiz yıllarda bölgesel bir sükûnetin büyük ölçüde sonuçlarından yararlandık. Şimdi geldiğimiz konjonktür doğrusu beni rahatsız ediyor. Suriye ile yaşanan bu gerginlik, Suriye nedeniyle İran ile gerginlik. Henüz Rusya’ya siyasi boyutta yansıma olmadı ama Irak’la da gerginlik var. Komşuları ile sorunları olan bir devlet görüntüsü ve bunun da zamanda içeride bir takım olayların müsebbibi olduğuna ilişkin yorumlar doğrusu rahatsız ediyor. Bu sürecin bu yıl ile birlikte defolup gideceğini tüm kalbimle hem umut ediyorum hem de temenni ediyorum. Biz’den Suriye’ye 500 binden fazla insan gidiyordu. Suriye’den ise bize 700 binden fazla insan geliyordu. Irak ile aramızda diyalog başlamıştı. İran’dan bir milyonun üzerinde insan gelip gidiyordu. Türkiye’nin turizm gelişmesinde komşularıyla sınırları kaldırması, sorunsuz bir politika izlemesi gibi nedenlerin çok büyük etkisi vardı. Şimdi kaçınılmaz olarak bunun olumsuz bir etkisini yaşıyoruz ama şunu da ifade etmek istiyorum. Turizmci arkadaşların gayretine de çok teşekkür etmek istiyorum. Bütün bu yaşadığımız sorunlara rağmen 2011 yılının Ağustos Ayı ile karşılaştırdığımızda halen biz yüzde 1-1,5 oranında kayıp ile devam ettiriyoruz. Bu büyük bir başarı… Çünkü 2011 yılı olağanüstü bir yıldı. 2010 yılında bizim turist sayımız 28,5 milyondu. Ben ‘30’u geçeriz’ diyordum ama 31 milyonu geçtik. Onun için 2011 yılında Kuzey Afrika’nın bütün rezervasyonları iptaldi ve bize geliyordu. Halen 2011 yılı ile yarışıyorsak bence bu özel bir başarıdır. Tabi ki turizmci arkadaşlar Dünya’yı adım adım geziyor, dolaşıyorlar. Tesislerimizin kalitesi yüksek. Fiyatlarımız makul.

MEDYA DESTEĞİ ŞART! KÖTÜ HABERLERİ RAKİPLER KULLANIYOR
Türkiye’de her yıl yeni destinasyonlar açılıyor. Turizm çeşitleniyor. Golf, kongre turizmi ve başka alanlarda da işler büyüyor. Gastronomi, el sanatları var. Türkiye’nin Dünya’ya sunacağı çok şey var. Yeter ki şu olumsuz konjonktürü fazla kazaya belaya uğramadan aşalım. Zaten deniz kum güneşin ötesine geçtik. Konya’ya, Kırşehir’e, Adıyaman’a insanlar gidiyorlar. Orada bomba patladı, şurada bomba bulundu haberlerinden inşallah en kısa zamanda kurtuluruz. Medyanın da bize destek olması lazım... Kötü haberi habire verdiğimizde Dünya basınına malzeme vermiş oluyoruz.  Bunun üzerine atlayan ve haksız rekabet yapan çevrede bir dolu da unsur var. Onlara koz vermemek lazım…

DP’LİLERİN KURDUĞU HÜRRİYET PARTİSİNİ YAZACAĞIM
SONSÖZ-
Siyasette yaşadıklarını yazan birisiniz. Yakın tarihte yaşadıklarınızı da yazıyor musunuz?
 
GÜNAY: İnşallah yaşarsam yazacağım. Bosna Hersek gezisini kitap yapmıştım. Makalelerimi derlemiştim. Sonra da onu ‘karşı siyaset’ adını vererek basmıştım. Kitap fena değildi. Orada sisteme eleştiriler vardı. Özellikle de CHP yönetimine, muhalefete dönük eleştiriler… En az 300 tane CHP eleştirisi vardı. Tabi ki AK Parti eleştirisi de vardı. Muharrem İnce (CHP Grup Başkanvekili ) bulup bulum onu okuyor bana. Kafamda bir iki tasarı var yazmakla ilgili. Çünkü 68 olaylarının içinde yaşadım. Biz de zaten o dönemde birkaç hocanın sayesinde kurtardık. O kervana biz de katılabilirdik.  Zaten olaylar bizden sonra oldu. Yazmayı düşündüğüm bir konu daha var. Hürriyet Partisi. Bu parti Demokrat Parti kökenlilerin kurduğu bir parti… Hatta buradan Ekrem Hayri Üstündağ vardı. İzmir milletvekili, sağlık bakanıydı.

CHP’DEKİ ORTANIN SOLU FİKRİ’NİN SAHİBİ DP’LİLERDİR
Ekrem Hayri Bey’in ismi DP’nin kuruculuğuna geçmiştir. Demokrat Parti, 1950 ve 54 seçimlerini kazanmış. 1957 seçimlerini de kazanmış ama oraya doğru giderken biraz böyle otoriterleşmiş. İçeride bir takım tartışmalar var. Basın bir bakana hakaret ederse yolsuzluk falan diye hemen mahkum oluyor. İspat hakkı istiyorlar. İspat hakkını savunan bir grup DP milletvekili var. Savunanları ihraç ediyorlar. Turan Güneş ve İbrahim Öktem DP’lidir. Sonra CHP içinde ‘ortanın solu’ fikrini ortaya atıyorlar. CHP’deki ortanın solunun temeli DP’dir. Bunu toparlamıştım. Hazırlıklarını devam ettiriyorum. CHP’de Adnan Keskin’in söylediği ‘ilk hedefler bildirgesi’ konusunun aslı Hürriyet Partisi’nin seçim beyannamesidir. Onlar getirdi. Bunu Türkiye’nin sağı da solu da bilmiyor. Mesela Mehmet Ali Aybar (SDP eski genel başkanı) 1946 yılında DP’den milletvekili adayıdır.
 
SONSÖZ-Çok teşekkürler, keyifli bir sohbet oldu.
GÜNAY: Ben teşekkür ederim, benim için de…

 
“VOB eşittir 4 İMKB!”
 
'Dönüşüm' cenazesi kaldırılmalı!
YORUMLAR
Toplam 15 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
mehmet 28 Eylül 2012 Cuma 10:30

sayın bakan.hangi kesimden olersa olsun Sayın bakan hangi kesimden olursa olsun,insanları yuhulamak,yuhalatmak, insanca değil.Hesap sormak sözü de iyi değil.Herkez yaptığından utansın. Halk her şeyi görüyor. Ancak,merak ettiğim şey sizi destekliyecek ilteşkilatınız nerede.

Yorumu oyla      12      5  
Mehmet Ali 19 Eylül 2012 Çarşamba 09:43

Bakan bey sizi yuhalayanları kınıyorum.çünkü yuhalanmak için yuhalanmaya bile değer olmak lazım.

Yorumu oyla      17      7  
bülent ışık 19 Eylül 2012 Çarşamba 09:05

Kemal kılıçdaroğlu'nunda yuhalandığını unutmayalım.

Yorumu oyla      16      5  
DEVE KUŞU 13 Eylül 2012 Perşembe 12:05

CHP yöneticileri kafalarını kuma gömmüş deve kuşu misali gerçeklerle yüzleşmekten kokuyorlar.CHP'yi iyi tanıyan Ertuğrul GÜNAY doğru söylüyor.Yanlızca Aziz Bey'in tutumuna tepkili CHP örgütünün %10 u aleyhte çalışsa CHP İzmir'i kaybeder.

Yorumu oyla      13      19  
muraty 12 Eylül 2012 Çarşamba 17:12

HODRİ MEYDAN...İşiniz gücünüz tehdit...ilk seçimde göreceğiz...

Yorumu oyla      25      7  
yurttaş 12 Eylül 2012 Çarşamba 09:26

vatandaşı ile hesaplaşmayı düşünen bir siyasi anlayış. pes diyorum...

Yorumu oyla      28      6  
izmirrrr 11 Eylül 2012 Salı 23:48

SİZİ İZMİR YUHLADI , KABULENMEK ACI AMA GERÇEK BU , BEN SİZİ YUHLAMAYA YETİŞEMEDİM ÜZGÜNÜM , EĞER İZMİRE MAL OLMUŞ , TARİHİMİZ , KÜLTÜRMÜZ , EFSANEMİZ , ATATÜRK LİSESİ VE KIZ LİSESİNİ SATMAYA KALKARSANIZ İZMİR HEPİNİZİ YUHLARI İLE BOĞAR !!

Yorumu oyla      35      7  
vatan daş 11 Eylül 2012 Salı 19:41

izmir gözü kapalı siyaset yapmaktadır.kazanılanı yeterli gömekte,neler kaybettiğini ise hayal bile edememektedir,

Yorumu oyla      17      25  
yaşar kol 11 Eylül 2012 Salı 15:22

arkadaş ben size vekalet mi verdim izmiriz izmirliyiz izmirliler diyerek konuşuyorsunuz ,vatandaş hizmet bekliyyor siz lafı güzaf .hizmet yeşilik cad üst geçite yürüyen merdiven yapabilmektir dag başı gibi yolun ortasına çit çekmek degil.

Yorumu oyla      22      11  
cumhur 11 Eylül 2012 Salı 14:33

SAYIN ERTUĞRUL GÜNAY'IN GELECEK TARİHE IŞIK TUTACAK SİYASAL SÖYLEMLERİNİ, YÜREKTEN KUTLUYORUM..BİR SİYASET ADAMI ANCAK BU KADAR BİLGE OLUR, ANCAK BU KADAR DÜNYAYI GÜNDEMİ OKUYABİLİR..BAZI YORUMCU ARKADAŞLARIN DAHA SAYĞILI OLMASINI ŞÖYLE DİLERİM,ÜLKESİNİ TEMSİL EDEN HANGİ PARTİDEN OLURSA OLSUN,BİR MİLLETVEKİLİ,BİR BAKAN HİZMET AMAÇLI ÜLKESİ VE İNSANLARI İÇİN ÇALIŞMAKTADIRLAR..SAYIN GÜNAY SİYASAL YAŞAMINDA DİK DURUŞLU DEMOKRATLIĞIYLA,ŞAİBESİZ NADİR SİYASETÇİLERDEN BİRİDİR..YOLU VE BAHTI AÇIK OLSUN

Yorumu oyla      17      21  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
“VOB eşittir 4 İMKB!”
Türkiye'nin ilk ve tek türev borsası olan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası ...
Türkiye yabancılar için parlayan bir yıldız
Türkiye'nin en önemli ihracat pazarlarından biri olan Avrupa Birliği (AB)'nde ...
Tokat'ta yakalanan başarı dünya markasına dönüştü
Türkiye'nin köklü sanayi kuruluşları arasında yer alan ve Tokat'ta bir ...
 
İzmir seçmeni militan seçmen değil!
Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ...
Rönesans’tan İzmir’e 500 milyon $’lık müjde
Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik firmalarından biri olan Rönesans’ın ...
Demir parmaklıklar ardında 463 günü anlattı…
Tam 463 gün sonra ailesi, çalışma arkadaşları ve tüm dostlarıyla kucaklaşma ...
 
Muhalif olanı değil kavga edeni affetmem
CHP İzmir’in 3 Haziran’daki kritik yarışı öncesi, iddialı adaylarla konuşarak ...
17 ay boyunca iki konuya çok üzüldüm
CHP’de İzmir İl Kongresi öncesi sorumlu gazetecilik misyonu gereği adaylarla ...
İzmir örgütünde yeni ve beyaz bir sayfa açacağız
İzmir’in iktidarı olan CHP, 3 Haziran’da çok önemli bir yarışa sahne olacak. ...
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva