Yeryüzünde güvenli yaşam koşulları ortadan kalkıyor. Dünya problemlerinin yol açtığı bunalımın yarattığı çözümsüzlük ve güven yitimi derinleşiyor.

Politikacılar yeterince umut saçıyor. Benim niyetim, umudun gölgesinde dikkatlerden kaçan karanlık tabloya bakmak.

Yüzyılın başında, tabiat ile insan arasında ilişkilerin soğumaya başladığına tanık oldu, insanlık. İklim krizi, kuraklık, ekolojik yıkım…

Alıp başını giden yoksulluk, bölgesel savaşlar, göçler, salgınla gelen yeni normal, içine kapanan toplumlar ve yok olan güvenlik duygusu…

Güne uyanmak adeta yük oldu. Gündelik hayatın rutini hızla bozuluyor, zihinler bulanıyor, hayaller yok oluyor, beslenmek ile barınmak arasına sıkışan hayat ıssızlaşıyor.

Yüzyıl önce, sanayi devriminin yol açtığı değişimin getirdikleri;

1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, askeri ve sivil zayiat 40 milyon dolayında.1918-1920 İspanyol Gribi salgınında 50 milyon dolayında insan öldü. 1929 Dünya ekonomik buhranı, gelmiş geçmiş en büyük ekonomik kriz. 1939-1945 İkinci Dünya Savaşı, asker ve sivil 60 milyondan fazla insan öldü.

Yüzyıl sonra, sanayi devrimi sonlanıyor, dijital devrim yolda… Ve yüzyıl önce insanlığın başına gelenleri sık sık hatırlar olduk.

Dünya nüfusunun dörtte üçü yoksul. Bir milyar dolayında insan aç. Her gün, 20 bin dolayında insan açlıktan ölüyor. Yine bir pandemi, yine büyük bir ekonomik kriz… Dengeden çıkan sistem dengeye geri dönemiyor. Bölgesel savaşlar büyük ölçekli savaşları tetikliyor. Kiliseler savaşın orta yerinde boy göstermeye başladı.

Çanlar kimin için çalıyor olabilir?

Ufku kararan insanın varlık nedenini sorgulamaya başladığı zamanlardayız. Umut Kaf Dağı’nın ardında bile değil.

İnsanlık yeni Dünya düzeni arayışında; sanal evrende sayısal düzen… Öyle bir değişim ki bütün ezberler bozuluyor. Uygarlığın yaklaşık 12 bin yıllık hikayesi sona eriyor. Uygarlığı mümkün kılan mülkiyet yeniden tanımlanacak. Para hakeza…

Böyle dehşetengiz dip dalgasının devasa sarsıntılarını kim yönetecek de insanlık sağ salim güvenli hayata yeniden kavuşacak?

Her şey yerle bir olduktan sonra sıfırdan başlamak… Veya geçiş sürecini savaş, salgın, açlık, yokluk zamanlarında düşe kalka yönetmek…

Belirsizliğin orta yerinde Araf günleri yaşıyoruz.