Gerçeğin bilgisinden gün be gün uzaklaşıyoruz. Körün fil tarifi misali, kim neresinden tutarsa oradan itibaren bir şeyler söylüyor. Bu arada, bütünün bilgisi giderek bulanıklaşıyor.

Ancak, ikibinli yıllarda siyasal alanı kuşatan kimlik siyasetiyle Türkiye’nin vardığı yerin, “Kürt, Arap, Türk Federasyonu” olduğu artık meçhulümüz değil.

Türkiye’de rejim, AKP-MHP-PKK üçgeninde Lozan’ı aşarak yeniden inşa edilecek… Bu iddia ortalıkta dolaşıyor. İslamcı hareket, Kürt hareketi ve Batı arasında bu konuda mutabakat var. Batı zaten Lozan’a nasıl baktığını hiç saklamadı. Türkiye’ye federasyon fikrini dayatıyor. Ne tesadüf, tam da böyle bir zamanda, Ana muhalefet yargı yoluyla baskı altına alınıyor.

Doğaldır, CHP’nin tarihi misyonu, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine bağlılığı, üçlü federasyon ittifakını zora sokuyor. Böyle zor bir zamanda, CHP çok kötü yönetiliyor olmakla birlikte, tabanını federasyon fikrine ikna etmek imkânsız. Bir grup Batıcı aydının, demokrasi, eşit yurttaşlık gibi başlıklar altında Batı ile flörtü sonuç vermeyecektir.

İmamoğlu davasını ülke meselelerinin en önüne koyan ve bir yıldır İmamoğlu ile yatıp kalkan CHP yönetimi, iktidar grubunun tam olarak istediğini yapıyor.

Yaklaşık 3900 sayfa iddianame ile CHP’ye postaki saydıranlar ve sayanlar aynı oyunun figüranı. Her iki cenahta da siyasetin finansmanı her yolu mübah kılıyor.

Oysa, asıl görülmesi gereken, kamusal alanda yaşanan büyük çöküştür. Hastaneye gitmekten korkar olduk, başımıza ne geleceği belli değil. Eğitimde, diplomayı parayla almak revaçta. İşsizlik kronikleşti. Beslenmek için yediklerimizin ne olduğu meçhul. Sokaklarda canı isteyen dehşet saçıyor, güvenlik kime emanet belli değil. Kentsel dönüşüm yalan, konut sorunu çıkmaz sokak. Futbolu spor zannediyorduk, kumarmış…

Hal böyle iken, barış süreci, terörsüz Türkiye gibi başlıklar altında yürütülen “Yeni Türkiye” programı karşısında ana muhalefet, yerel yönetimlerin tepesinde sallanan yargı kılıcı üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyor. CHP’nin yeni program taslağı umut olabilirdi, ama emarelere bakılırsa pek umut yok.

Çok bilinmeyenli denkleme dönüşen Türkiye’nin yeni Dünya düzenine entegrasyonu, Bay Barrack’ın denetiminde yol alıyor. Hedef, Lozan’ı aşarak federasyonun yolunu açmak; Kürt hareketi ve İslamcı hareket eşliğinde…

Yürüyen gerçek; Türk üst kimliği tasfiye süreci başladı. Öcalan önerisiyle “norm devlet” konuşuluyor, sosyal hukuk devleti hiç olmamış gibi…

Yüzyıllık Cumhuriyet’in cerhi için Batıcı aydınlar, İslamcılar, Kürt milliyetçileri ve yandaşı solcular el ele…