Bilindiği üzere Türk-Yunan İlişkileri, 1830 yılından itibaren Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne karşı başlattığı bağımsızlık savaşı ile başlamıştı. Bunu sırasıyla; Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Balkan Savaşları, Birinci Paylaşım(Dünya) Savaşı, Sevr Antlaşması’nın imzalanması ile Megali İdea’yı gerçekleştirmek amacıyla Yunanistan’ın, 1919 yılında Anadolu’ya ayak basması ve bozgunu ve de Yunanistan’ın da taraf olduğu Türkiye Cumhuriyeti ile Lozan Barış Antlaşması izlemişti.
Lozan antlaşmasına ek olarak iki devlet arasında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi yapılmıştı.
Ancak iki devlet arasında sorunlar, güncelliğini sürekli korudu.
Bu sorunlar arasında, Batı Trakya Türkleri ile İstanbul’daki Rumların sorunları, Kıbrıs Sorunu ile Ege Denizi Jeopolitiği Açısından kaynaklanan konuları saymak olası.
Bu sorunlara, günümüzde Onikiadalarda yaşamakta olan kadim Türklerin Türk kimliğini koruma konusunu da eklenmekte.
Yunanistan’da Yaşayan Türklerin Sorunları Neler?
Yunanistan’da Yaşamakta olan Türklerin eğitimden, imara, kültürel haklardan, kimlik sorununa, ekonomiden siyasal haklara varıncaya kadar birçok sorunu var.
Ancak en önemlisi, yıllardan bu yana uygulanan asimilasyon, ancak bana göre bir kültürel soykırım politikası.
Bu bağlamda Yunanistan'da Türk kelimesi yasaklanmıştır. Resmi Yunan politikasına göre “Türk” azınlıktan “Müslüman” diye söz ediliyor.
Yunanlar, Türklere karşı kültürel maddi ve manevi değerleri yok etmeye yönelik bir kültürel soykırım uygulamakta.
Yunan resmi makamları, Batı Trakya ve Onikiada’da Türk etnik azınlığının Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerin onarımına da bilinçli olarak izin vermiyorlar.
Türkiye ile Yunanistan’daki Çelişkilerin Temel Kaynağı
Türkiye ile Yunanistan arasında, dönemsel çıkar çatışmalarının dışında var olan çelişkinin, iki temel nedenden kaynaklandığı söylenebilir.
Bunlardan birincisi; Yunan kamuoyunun kolektif belleğinde Türklere karşı var olan kabullerin ya da “kalıp yargılar: stereotip”’ın değişmezliği. Burada bir direnç söz konusu.
İkincisi ise; Çağdaş Yunan tarihinin Türklere karşı vermiş oldukları bağımsızlık savaşı sonunda inşa edilmiş olması. Bu bağlamda günümüzde bile Batı dünyasının beslemekte olduğu çıkar çatışmasıyla Yunanistan, Türkleri/Türkiye Cumhuriyeti’nin kendilerine tehdit olarak görmekte.
Yunan algısındaki Türk imgesinin sorunlu yapısı ve olumsuz yaklaşımların her iki ülke ve halklarına yarar getirmediği açık.
Bu nedenle Türk-Yunan ilişkilerinde rekabet yerine işbirliği, çatışma yerine uzlaşı ruhunun egemen olması bir zorunluluk.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin karşılıklı yarar temelinde daha da gelişmesi, salt iki ülke ve halkları için değil, bütün bölgenin refah ve istikrarı bakımından önemli.
Yunanistan’da yaşamakta olan Türklerin kültürel kimlikleri ile yaşamaları bir insanlık sorunu.
Hiçbir kültürel kimliğin yok edilmesi ya da görmezlikten gelinmesi doğru bir yaklaşım değil.
Bu bağlamda Batı Trakya’da ve Rodos ve İstanköy’de Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi konusunun, bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden birisi olması gerektiği açık.
Kaldı ki bu konu, yenilenirse aynı zamanda evrensel insan haklarının da bir konusu.
Türk-Yunan Dostluğu Nasıl Kalıcı Olabilir Sorusunun, Birbiriyle Bağlantılı Birçok Yanıtı Var
Dostluğun sürekli ve kalıcı olma durumu, ağırlıklı olarak Yunan halkına ve devletinin yaklaşımlarına bağlı. Ayakları sağlam yere basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmamalı.
Bir temel gerçeğin Yunanistan tarafından kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir.
O da, barışın karşılıklı çıkar ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir. Bütün bunları gerçekleştirerek dünden bugüne Türk-Yunan ilişkilerini kalıcı dostluğa dönüştürmek kolay bir süreç değil.
Ancak başka çare de yok. Dostluğun inşa edilmesinde öncelikle her iki halkın entelektüeline(aydınlarına )büyük görevler düşüyor.
Yunanistan’da Türklere bakış açısından iki grup entelektüel olduğu gözlemlenmekte.
Bu entelektüel gruplardan birinin Türklere olumlu ,diğerinin olumsuz baktığı, ancak ikinci grubun daha kalabalık ve güçlü olduğu gözlemleniyor.
Türk-Yunan Dostluğu İçin Kültürel Çözümleler Üzerine Kimi Önermeler
Kanımızca karşılık ilişkilerin dostluğuna dönüştürülmesi doğrultusunda atılacak adımlar arasında daha kolay gerçekleştirilebilecek kültürel çözümler, siyasi sorunların çözümüne bir ölçüde katkı sağlayabilir.
Çözümler arasında;
· “Türkiye ile Yunanistan arasında güvensizlik sorunu giderilmeli.”,
· ” Yunan tarih yazıcılığında yeni bir bakış açısına gereksinme vardır.”,
· ” Yunanistan, tarih biliminin amacını iyi değerlendirmeli ve tarihsel gerçekleri çarpıtmamalı.”,
· ”Yunan ders kitaplarında, Türkler için var olan olumsuz algılar ortadan kaldırılmalı.”,
· ”Yunanistan, ülkesinde Yunan Yurttaşı olan Türklerin, kültürel kimliğini tanımalı
· “Yunanistan, kültürel operasyonlarına son vermeli.”,
· ” Türkiye ve Yunanistan arasında kültürel ve bilimsel diyalog kurulmalı .”,
· “ Türk ve Yunan Medyası arasında ilişkiler artırılmalı.”
· “ Türkiye ve Yunanistan yerel yönetimleri arasında bağlantılar güçlendirilmeli
· ” Türkiye ve Yunanistan arasında ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilmeli.”,
· “Türkiye ve Yunanistan arasında turizm geliştirilmelidir.” gibi önermeleri sıralamak olası.
Yunanistan’da Yaşamakta olan Türklerin Sorunlarına Sahip Çıkmak
Geçtiğimiz 19 Aralık 2025 günü, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu’nda “Yunanistan’da Yaşamakta olan Türklerinin Sorunları Sempozyumu” gerçekleştirildi.
Sempozyumda;önce “Yunanistan’da Yaşayan Türklere Genel Bir Bakış:Tarih, Kültür ve Güncel Sorunlar”adlı iki söyleşi yapıldı.Daha sonra “Rodos ve İstanköy Türklerinin Sorunları”, “Batı Trakya Türklerinin Sorunları” ve “Yunanistan’da Türk Kültürü” olmak üzere üç panel düzenlendi.
Söyleşi ve bildirilerde, Yunanistan’da Yaşayan Türklerin Türk kimliğine sahip çıkmanın, aynı zamanda bir insanlık sorununa sahip çıkmak olduğu dile getirildi.