Söz konusu “Güzel İzmir” ise...

Yangın mevsiminin eli kulağında(!)...

Sadece (2024) geçen yıl...

Kent sınırları içinde...

İzmir’de “3 bin 800” yangın çıktı...

485 hektar kül oldu!

Söndürme eylemleri...

“Ateş Savaşçıları”nın canı burnunda mücadelesine karşın...

Ne yazık ki, yetersiz kaldı...

Tam de o günlerde...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay...

Şaaak...

Gönülden öneriverdi hükümete:

“Yangın söndürme uçağını (Siz alın!) diyen olursa biz bu sorumluluğu almaya hazırız...”

İzin çıktı mı?

Hayır...

Oysa...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay...

O sırada şunları söylüyordu:

“Havadan söndürme yeterli olmadı...

Anlattık ama ikna edemedik...

Şu an hiçbir helikopter çalışmıyor...

Bizim itfaiyemiz dışında çalışma yok...”

Bir belediye başkanının böylesine acıklı açıklamasına...

Parmak kaldırıp...

Karşılık veren bir hükümet temsilcisi oldu mu?

Yok!

***

Aslında...

Önceki başkan da (Tunç Soyer) aynı konuda...

Hareketlenmişti:

“Yangın uçağını konser gelirleriyle biz alalım!”

O’na da izin çıkmadı...

Hep beraber “yattık kulağımızın üstüne!”

***

Şimdi...

Neredeyse “yangın mevsimi” başladı; başlıyor...

İzmir...

Bi’kez daha “alevlerle dans” bölümünde...

“Öksüzleri” oynayacak!

Yani...

Yine “yangın uçakları”na hasret kalacağız...

Ve...

Tarih, bi’kez daha şunu yazacak iri iri harflerle...

“İzmir’de havadan söndürmeyi unutun; gitsin!”

***

Aslında...

Biz yangın söndürme uçağı konusunda...

Anlatıldığı gibi...

Öyle fakir / fukara filan değildik...

2023’ün kavurucu yaz günlerini...

Yine...

“Alev Savaşçısı” olarak geçirdik...

Çok sayıda ev kül oldu...

Kırsalda zarar büyüktü...

Köylünün, çiftçinin ciğerleri yandı; tutuştu...

Evleri, ocakları kızıl alevler yuttu...

Ormanlık alanda kaçamayan hayvancıkları...

(Özellikle de kaplumbağaları...)

Cehennem alevlerinin yalayarak geçtiği yerlerde...

Her şey...

Kavruldu... Bitti... Tükendi... Çok acıdı içimiz...

***

Biraz gerilere gidelim...

Aşağı yukarı altı yıl öncesi...

Yıldız tarihi; “21 Ağustos 2019”

O günlerin...

Tarım ve Orman Bakanı İzmirli Bekir Pakdemirli...

İzmir'de 53 saat süren ve...

500 hektarlık ormanı kül eden yangında...

Türk Hava Kurumu uçaklarının...

(O günlerin koşullarıyla...)

Neden kullanılmadığını...

Şu sözlerle dile getirmişti:

“Uçaklar istenen teknik seviyede değil, 1960 küsur model; uçmak isteyenler varsa buyursunlar uçsunlar... Altı uçaktan üçünün motoru yok... Benim bile binmeyeceğim uçağa başkasına bin demem...”

***

Bitiriyoruz...

Önce bir soru: “Nerede bizim Cumhuriyet” ile yaşıt “Türk Hava Kurumu”muz?

Neden yenilenemiyor?

Yeri geldiğinde...

“Biz Koca bir Devletiz...” derken gururla...

Neden?

“Tanrım beni baştan yarat!” dercesine...

Bu tarihi kurulu neden unuttuk; gitti?

Yangınla savaşçısı gıcır gıcır uçakları neden alamıyoruz?

Falanca memleketten...

Yangın uçağı ya da helikopter kiralıyoruz...

Üstelik pilotuyla birlikte...

Bu asırlık kurumun merkezi Ankara...

Dahası...

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanlar Kurulu...

Türk Hava Kurumu’nun...

Manevi koruyucularıdır...

Biz bu kurumu yaşatalım...

Türkiye güçlüdür...

İsterse...

Yarın...

Özel olarak yangınlar için yaratılmış uçakları ve helikopterleri...

Filo halinde...

En az dört kente konuşlandırır...

Ne diye?

Elalemin pilotlarını besliyoruz?

Nokta...

Hamiş: İddialara göre, dört yıl önce (2021) Türk Hava Kurumu’nu yöneten kayyum ekip, uçakların hangarda çürütüldüğü iddialarına şu karşılığı vermişlerdi: “Şu anda kullanılabilir altı uçak var ancak şu anda bakımları yapılmadığı için(!) hazır değiller... Uçaklar hangarda çalışır halde tutulmuyor... Uçaklar üç yıldır hangarda çürüyor iddiası yanlıştır...”

Sonsöz: Biz, şunu da gördük yakın geçmişte milletçe: “Ukrayna, Rusya ve İspanya'dan kiralanan helikopterlerin, aracı firma parayı zamanında ödemediği için havalanamadığını unutmadık; unutmayacağız...”