CHP’de şu soru çok merak ediliyor:

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu...

Neden?

Bugünlerden “Cumhurbaşkanı adaylığı”nı ilan etti?

Oysa...

Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin...

“Normal Takvimi”...

(Herhangi bir değişim olmazsa...)

Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi...

En geç “7 Mayıs 2028” tarihinde yapılacak...

Öne alınır mı, alınmaz mı?

Henüz böyle bir ışık yok...

İki gün öncesine kadar...

Bu hassas konuda renk vermeyen İmamoğlu...

Neden?

Bi’anda “Cumhurbaşkanlığı Adaylığı”nı ilan etti?

***

Tahminler... Olasılıklar...

Havada uçuşuyor?

Acaba?

23 Mart’taki ön seçim takvimi mi neden oldu bu hızlı tempoya?

***

Bir kısım medya...

İmamoğlu için...

“Bu acele neden?” sorusunu hatırlatan düşünceleri sergiliyor...

Mesela...

İmamoğlu’nu kastederek...

Havada uçuşan gazete başlıkları var:

“Aday oldum; ceza verdiler!” diyecek...

Ve, devamı var:

“İmamoğlu’nun, seçime daha üç yıldan fazla süre varken...

CHP’nin çatı katına (Beni aday gösterin...) diye baskı yapması, hakkında açılan beş davaya bağlanıyor... İmamoğlu’nun planı, bu davalardan herhangi birinden mahkumiyet aldığında, (Aday olduğum için cezalandırıldım) diyerek mağdur algısı yaratmak...”

***

Bir de...

“Üyeler sandığa gitmez!” iddiası var...

Üstelik...
Bu iddia bir eski CHP Milletvekilinden...

Mehmet Sevigen’e göre...

“1 milyon 600 bin” CHP üyesinin...

“Nasılsa seçilecek!” diyerek...

Sandığa gitmeyeceğini söyledi...

Ve iddiasının arkasını şöyle getirdi:

“CHP üyelerinin 40 – 50 bini sandığa gitse bile (Senin üyelerin bile sana oy vermiyor...) denilecek...”

Olur mu?

Mümkündür...

***

Oysa...

İmamoğlu Cephesi, sakin görünüyor...

Ekrem Başkan’ın...

Türkiye’ye verdiği mesajı...

“Özgürlük ve adalet için yola çıktım...” diye başlıyor...

Arkası daha ilginç:

“Yolumuz uzun... Taşlı, patikalı tarafı da var... Asfalt tarafı da var... Bu yolu milletimizle aşacağız...”

Politikada böylesi bir söylemin açık hali aşağı yukarı şöyle:

“İnsanca yaşamayı hak eden, özgürlüğe, adalete refaha ve birlik olmaya hasret kalan milletimizle yolculuğa çıkıyoruz... Umudu, gelecek hayalleri birlikte ayağa kaldıracağız... Adaleti sağlayıp, Devlet’te partizanlığı bitireceğiz...”

Ve, son cümle:

“Rakibi düşman görmeyeceğiz!”

***

Diyeceksiniz ki...

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ne yapacak?

Büyük olasılıkla...

Son dakikada bi’şi çıkmazsa...

CHP'nin cumhurbaşkanı adayının belirleneceği...

Ön seçime katılmayacak...

Nitekim...

Gazeteciler sormuşlar, 15 gün önce:

“Ön seçim olursa bu sizin aday olmayacağınız anlamına mı geliyor?”

Mansur Başkan’ın cevabı şöyle:

“Öyle bir şey olur mu? Ben sadece adaylığı erken buluyorum... Önce bir seçim tarihi belli olsun, daha geniş konuşuruz...”

Sonra ne oldu?

Şu oldu:

CHP'de cumhurbaşkanı adaylığı için Mart'ta yapılacak önseçim için başvuru süresi sona erdi... 116 milletvekilinin önseçim için imza verdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu önseçime tek aday olarak girecek... Eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek ise adaylık için yeterli imzayı bulamadı...

***

Peki, bundan sonra neler olacak?

CHP’nin...

Cumhurbaşkanlığı adayı kesinleşince neler yaşanacak?

Bu soruyu...

Ömrünün 50 yılını “CHP”ye vermiş…

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum...

İşte...

Sayın Baratalı’nın özgün yorumu:

Cumhuriyet Halk Partisi, erken seçim takvimini başlattı ve 2025 yılının son baharında erken seçim istiyor... Bunu aşan bir tarihte ise parlamentonun erken seçim kararına katılmayacağını ifade etti... Şu andaki parlamento aritmetiğine göre iktidar ve destekçilerinin erken seçim kararı alabilmesi için “360 sayısı”nı bulmaları olanaksız gibi görünüyor... Ancak, uslandırılan DEM katkısı ile durum değişir; istenen 360 sayısı aşılabilir... O zaman erken seçim iktidarın istediği bir tarihte yapılır... Bir önceki “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”nde aday Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarışa geç başlaması bazı sorunlara yol açmış ve masanın devrilmesiyle de sonuca varılamamıştı... Bu defa erken seçim isteyen CHP elini çabuk tutuyor... Mantığı da şu; “Erken seçim istediğime göre adayımı da erken belirlemeliyim...” Öyle de yapılıyor... CHP tüzüğünün verdiği olanak ile yetkili kurullarda aday belirleniyor; tek aday ile 23 Mart’ta bütün üyelerle “Ön Seçim” yapılacak... Genel Merkezi’in aldığı bu ön seçim kararı oldukça isabetli: Sorumluluğu tabana yaymak; sonucu hep beraber kabullenmek ve sonuçlarına da birlikte katlanmak... Bu arada ön seçime bir aday gireceğine göre, Sayın Sevigen’in söyledikleri önemli... Tek aday varsa, “Neden oy kullanayım?” düşüncesi oluşabilir... Bunu önlemek için bütün CHP örgütleri, belde, ilçe, il başkanlıkları seferberlik ilan ederek ve dahi insanüstü çalışarak “1 milyon 600 bin üye”nin ön seçimde yığınsal olarak ol kullanılmasını sağlamalıdır... Oy kullanma az olursa zafiyet ortaya çıkar... Her üye oy kullanarak tüzük gereği bu göreve katılmalıdır... 23 Mart’taki Demokrasi Şöleni, kararlılık havasında geçmelidir... CHP’nin bilinçli üyeleri, bu görevlerini sandıklara koşarak yapacaklardır... Sayın İmamoğlu yeni bir yola çıktı... Cumhurbaşkanı olmak istiyor... Uzun süredir İstanbul’u yönetiyor... Bir yöneticinin başına gelebilecek her şey oldu; gelmeye devam ediyor... Bu süre içinde hem belediye başkanlığı yaptı hem de ülke sorunlarını gözlemleyerek çözümlerini de açıkça ifade etti... Bir mücadele adamı olduğunu gösterdi... O kadar ki, iktidar O’nun önünü kesmek için ne gerekiyorsa yapıyor... Polemiklerde O’nu doğrudan muhatap alıyor... O artık iktidarın korkulu dünyası... Ağzını açınca anında “dava” da açılıyor... O yoluna devam ediyor... Bu yola devam ederken bir takım zırhlara ihtiyaç duymuş olabilir... Bu ihtiyacı genel merkez destekliyor olabilir... Hedef, bu yığınsal oy ile belirlenen CHP adayına “yargı yasağının gelemeyeceği” düşüncesi de olabilir... İktidar, yığınsal bir oyla belirlenmiş CHP adayına yargı kararıyla engel olur mu, olmaz mı, onu ileriki günlerde göreceğiz... Sakın Cumhurbaşkanı şunu unutmamalıdır... O’na yasaklı iken siyaset yolunu açan CHP’dir ve yargı yoluyla getirilen yasağı Anayasa değişikliği ile kaldırtmış, O’na siyset yolunu açmıştır... Bu konuda tarih tekerrür etmeli, yarış İmamoğlu’nun söylediği gibi mertçe, eşit şartlarda devam etmelidir... Sayın Yavaş, diğer Cumhurbaşkanı adayıdır... Ancak aday belirlemeyi erken bulmuş ve ön seçim yarışına katılmayacağını açıklamıştır.. Bu söylem, O’nun adaylıktan vazgeçmediğini gösteriyor... Ankara kulislerine göre adaylık sürecine hız kesmeden devam ediyor... Bir istisna dışında; ön seçimden sonra CHP’de adaylığına devam edemez... İstisna, İmamoğlu’na siyaset siyaset yasağı getirilmesidir... O zaman CHP’de iki aday kalır... Sayın Özel ve Sayın Yavaş... Adaylaşma aday olmayacağını defalarca söyleyen Sayın Özel’in o günkü kararına bağlıdır... Bu yarışın başarıyla sonuçlanması için CHP Genel Merkezi’in ve adayların sorumluluğu ortadadır... Yoksa bütün şartlar lehteyken kaybedilecek bir seçimin sorumluluğunu taşımak çok ağırdır... Bu süreçte, İmamoğlu’nu takip etmeliyiz...

Çünkü, İstanbul’un Büyük Başkanı, ya seçilir ya da seçtirir...

Nokta..