Hani bazı insanları uzaktan izlersiniz ve tanışmak istersiniz ya. Aniden karşınıza çıkar ve mutlu olursunuz. İşte bunu yaşadım Küçükkuyu’da…
Geçen cumartesi günü Bir Tohum Vakfı ve Küçükkuyu Belediyesi ortaklığında; İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü Ortaklaşa: Kültür, Diyalog ve Destek Programı kapsamında gerçekleştirilen Kültür Kenti Küçükkuyu projesi çerçevesindeki Hıdrellez etkinlikleri için Adatepe Zeyinyağı Müzesi’nin bahçesine girdiğimde zeytin ağacının altında önündeki masada kitapları ile oturan kadını sonradan fark ettim. Daha sonra sevgili kardeşim Mustafa Alper Ülgen o kitaplardan birini bana uzattı.
O da ne… Yıllardır takip ve merak etmekte olduğum Esra Güven oradaymış ve bana uzatılan şahane kitap da “Tohumların Hamileri” değil miymiş?
Çevreme hep söylerim: Esra Güven ve Yazı Yaban’ın yazıları müthiş bir etki yaratıyor, doğayla, yazıyla, samimiyetle bağ kurarken uzaktan hayranlıkla izliyorsun, sonra bir yazısı ya da gözlemi karşına çıkıveriyor ve yüzünde bir gülümseme beliriyor. Onun doğaya duyduğu sevgi ve yazılarındaki içtenlik, sanki bir arkadaşla sohbet ediyormuşsun gibi hissettiriyor…
Ve şimdi de karşımda. Daha sonra panel ortağı oluyoruz, kitabını imzalıyor ve hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.
Esra Güven, Yazı Yaban adlı platformun kurucusu ve yazarı. Yazı Yaban, doğa, yaban hayatı, bitkiler, ekoloji ve sürdürülebilir yaşam üzerine yazılar, gözlemler ve bilgiler paylaşan bir blog/formation projesi. Esra Güven, doğayla iç içe bir yaşam sürdürerek, yabani bitkilerin kullanımından orman ekosistemine, biyolojik çeşitlilikten köylülük pratiklerine kadar geniş bir yelpazede içerik üretiyor.
Ertesi gün Güzelköy’e giderken aracımızdan indik ve 10 metrekare yer içinde çoğunu ilk kez duyduğum onlarca yabani bitkiyi tanıttı bize. Yıllardır okuduğum Esra Güven, blogunda yabani bitkilerin etnobotanik kullanımlarını, doğadaki gözlemlerini ve ekolojik meseleleri ele alıyor.
Esra Güven’in yazıları, hem bilgilendirici hem de poetik bir üsluba sahip. Doğayı bir öğretmen olarak görür ve yazılarında sıkça doğanın döngülerinden, bitkilerin hikâyelerinden ve insanın doğayla ilişkisinden söz eder. Yabani bitkilerin geleneksel kullanımları, tıbbi özellikleri ve ekosistemdeki rolleri üzerine yazıları, özellikle etnobotanik meraklıları için değerli bir kaynak.
- Yazılarında, orman işletmelerinin politikaları, köylülerin hakları ve doğanın tahribatı gibi konuları da ele alarak ekolojik farkındalık yaratmayı da amaçlıyor.
Esra Güven blogunda bakın nasıl anlatmış kitabının hikayesini:
Geçtiğimiz sene Alef Yayınevi ile bir kitap çalışmasına başlamıştık. Ufaktan haber de etmiştim. Nihayet kitap çıktı ve dağıtımına başlandı; “Tohumların Hamileri”.
2018’den beri Yazı Yaban’da haklarında yazdığım bitkiler çoğunlukla yabanın bitkileri ve tohumlarıydı ancak kitap kültür bitkileri ve ağırlıkla yerel tohumlar üzerine. Kitabın tohumları da sevgili Bediz Yılmaz’ın önerisiyle “100 Sene 100 Nesne” projesinde atılmıştı. Önce bir yazı dizisine, sonra kişisel tarihimin çıldırmış bir aralığında binbir emekle bir kitaba dönüştü. Yazı Yaban meyve vermiş gibi geliyor.
Çalışırken hep tarım tarihi ve biyoloji, özellikle de evrim konusunda benden bilgili birinin bir kitap yazmasının daha uygun olacağını düşünüp durdum. Veya Türkiye’de yerel tohumları koruyan, kollayan adreslere ulaşıp onların deneyimlerini de kitaba katabilseydim ne güzel olurdu. Bu eksikleri ve gedikleriyle bir kitap. Belki bir başkasının yazılmasına vesile olacak bir nüve.
Çiçek Öztek’e, Bediz Yılmaz’a, kitaba hayat veren illüstrasyonlarını esirgemeyen Derin Uludağ’a, Alef Yayınevi’ne ve Abdullah Aysu’ya çok teşekkür ederim. Heyecanımı paylaşanlar, kendini bilme çabama ‘bu kadar mütevazı olma’ diye kızarak beni yüreklendirenler saymakla bitmez. Bir ortak çalışma gibi görüyorum bu yüzden kitabı ama tüm kusurlar, eksikler bana ait.
Alıp okursanız yeni meyveler veririz belki. Yazı Yaban’daki yazıları da mevsim mevsim kitapçıklar yapmak istiyorum. Gökyüzünün altında bir ağaca yaslanıp okunduğunu hayal ediyorum; bir ardıca, göknara, çama. Her yazı için resimler, bitkilerin fotoğraflarını kullanabilmek ve herkesin emeğinin karşılığını alabildiği bir kitap. Olur mu olur.
Bir kitap alındığında ve okunduğunda, bu hem yayınevine hem yazara hem çizere, kitaba kim emek vermişse ona, yolunda yürümesi için verilen bir destektir. Benim yolumda şimdi çiğdemler, buhurumeryemler açıyor.
***
İyi ki varsınız Esra Güven… Teşekkürler yaptığınız büyük hizmet için.