1989-1994 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Yüksel Çakmur, “Kent Sohbetleri”nin konuğu oldu.

Gazeteciler Ender Aldanmaz ve Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Çakmur, hukuk mücadelesi verdiği Basmane Çukuru konusunda değerlendirmeler yaptı. Çakmur, yaşının 83 olmasına karşın genç politikacılara taş çıkartacak performansla sorularımızı yanıtladı.

BASMANE ARAZİSİ ÇUKUR DİYENLER, BEYİNLERİNDE ÇUKUR YARATMIŞLARDIR!

Çakmur, Basmane arazisinin “çukur” olarak tanımlanmasına tepkiliydi:

“Basmane arazisiyle ilgili bir çukur edebiyatı almış başını gidiyor. Siz çukur diyorsunuz ama neden çukur deniyor? Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda ilk ele aldığım konulardan birisi Basmane arazisiydi. O arazi, zamanında İzmir'in Otogarı'ydı. Tüm partilerin temsilcileriyle fikir tartışmaları yaptık bu alanla ilgili olarak... O yeri Asil Nadir'in satın aldığını, oraya bir otel yapacağını tespit ettik. Asil Nadir ile bir araya geldik, bu konuyu konuştuk. Buraya bir opera, bir kongre merkezi, bir de yaşlılarımızın hoşça vakit geçirebileceği bir bahçe yapılması istediğimizi ilettik. Proje, bütüncül bir projeydi. Yani 1. derece sit alanı olan Fuar ile 2. derece sit alanı olan Basmane arazisinin çevresinde trafiğin çok yoğun olduğu görülüyor. İzmir'in yorgun savaşçılarının yaratıldığı ana merkezlerden biridir Basmane... Bu yoğunluğa yoğunluk katmak mı, yoksa bu yoğunluğu azaltacak önlemler mi almak lazım? Yine o dönem bir proje üretildi, araçlar yerin altından gidiyor, Montrö'den çıkıyordu.

Basmane Meydanı için bir proje hazırlattık. Türk Ordusu'nun İzmir'e giriş yaptığı yer, Mürselpaşa Bulvarı'dır. 9 Eylül Meydanı olarak çok güzel bir meydan olacaktı. Bu arada Konak Meydanı için de kolları sıvamıştık. Konak'tan otobüs duraklarını, minibüsleri kaldırdık, meydanı rahatlattığımızı hatırlatmak isterim.

Basmane arazisine dönecek olursak... Buraya çukur diyorlar. Çukur diyenlere soruyorum; burası ne çukurudur? Burası çukur değil, elmastır, elmas! Kimse burası için çukur edebiyatı yapmasın. Oraya çukur diyenler, kendi beyinlerinde bir çukur yaratmışlar. Biz Basmane arazisi ve o bölge için projeler üretirken, belediye başkanlığı seçiminde kaybettirildik!

SÖZLEŞME YAPILMADAN TAPU VERİLDİ

Yargıya, doğru bir yargıya mutlaka inanacağız. Tabii ki ben de arkadaşlarım da dava açarak burasıyla ilgili sorunların üstüne gitmeye başladık. Bir belediye başkanı göreve geliyor, o başkan, bir aileye Basmane arazisini satıyor. Aile, Güçbirliği adı altında buraya geliyor. Güçbirliği burasını alıyor, o dönemin belediye başkanı da tapuyu veriyor. Arazi üzerinde hiçbir şey yapılmadan, tapu veriliyor. Bu büyük bir gaflettir. Bir kente yapılabilecek en büyük ihanettir.”

GÜÇBİRLİĞİ İFLAS ETTİĞİ GÜN, TAPU BELEDİYEYE GERİ GELMELİYDİ

Söz konusu arazinin TMSF’ye geçişini de eleştiren Çakmur, “Hal böyle olunca, davalar açmaya başladık. Burada bir adaletsizlik vardı çünkü. Sahibi kentli olan bir alanın tapusu, hiçbir kural tanımadan orada bir sözleşme dahi yapılmadığı halde tapuyu veriyorsunuz. O sıralarda oraya Dünya Ticaret Merkezi yapılacağı konuşulmaya başlandı. Şunu, bunu yapmak kaydıyla tapu veriliyor. Orasının mülkiyet hakkını alırken, ben şunu, bunu yapacağım, dersiniz.

Baştan söylüyorum, bugün orada AVM projesi olduğu konuşuluyor. Oraya AVM açılamaz. Orasını siz bir şahsa satamazsınız! Biz burasıyla ilgili 8 tane dava açtık ve 8'ini de kazandık. Demek ki burada bir haksızlık varmış ki davaları biz kazandık.

Esas konuşulması gereken konuya geleceğim.

Burada TMSF'nin ne işi var ya! TMSF'nin burada ne işi var? TMSF'nin değil ki burası! Onun muhatabı, Güçbirliği... Bize ne? Güçbirliği zarara mı uğrattı, bizi ilgilendirmez. TMSF nereden çıktı? O tapu, Güçbirliği iflas ettiği gün, ait olduğu yere geri döner! Dönmeliydi! Yani belediye o yeri geri almalıydı”

BASMANE NE MANGODUR, NE ELMADIR; ORASI ELMASTIR!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Basmane arazisindeki yüzde 30’luk payı ile ilgili de bilgiler aktaran Çakmur, oradaki hissenin karşılığında Büyükşehir belediye hizmet binası yapılmasını doğru bulmadığını söyledi:

“Basmane arazisi, ne mangodur, ne elmadır, ne pırasadır; orası bir elmastır! Belediye diyordu ki o zaman, bize yüzde 10 hisse veriyorlar. Boş laf bunlar! İnandırıcılığı hiç yok! Bir oltaydı bu. Bir kere burasının yüzde 10'u değil, tamamı belediyenindir. Yüzde 10 nasıl verildi biliyor musunuz? Dedim ya, biz 8 tane dava açtık. Davaları bir bir kazanıyoruz, baktılar ki olmuyor, üçüncü dava devam ederken yüzde 10 verdiler. Sıfırdan, yüzde 10'a çıktı yani. Bu bir sus payıydı. Sonra bir belediye başkanı geliyor, burada belediyenin yüzde 10 hissesi vardı, ben yüzde 30'a çıkarttım, diye övünüyor. Oysa altıncı davaya geldik, dediler ki belediyenin payını yüzde 30'a çıkarıyoruz. Neden baştan vermedin de altıncı davadan sonra verdin? Neyin üzerinde neyin pazarlığı yapılıyor, görüyorsunuz! Ben oraya yüksek bina yapılmasına da karşıyım. Nitekim Bayraklı'ya yapılan yüksek binalarla ilgili 6 tane dava açtık. Fay hatları üzerinde olan bir şehirde yaşıyoruz çünkü... İzmir'in mezarları toprağın üstünde aslında.”

YÜKÜMLÜLÜK YERİNE GELMEDİYSE ARAZİ İADE EDİLİR

Basmane arazisinin tamamının Büyükşehir’e ait olduğunun altını çizen Yüksel Çakmur açıklamaları şöyle:

“Basmane arazisi aslında tamamen belediyenindir. Hal böyleyken neyin pazarlığı yapılıyor hala? Eğer biz 8 dava açmasaydık, belediyenin buradaki payı sıfırdı!  Kökten yok hükmünde bir durumla karşı karşıyayız. Güçbirliği o sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğine göre, sözleşme bozulmuş demektir, o arazi belediyeye dönmüş demektir. Benim şeytanın, senin şeytanından iyidir diye bir şey olamaz. Şeytan seytandır! Şeytanın iyisi olur mu yahu!

BİR BELEDİYE BAŞKANI BANA ‘DAVA AÇMA’ DEDİ

İzmir'de pek çok gökdelene izin veren bir belediye başkanı bana geldi, artık dava açma, uğraşma, burada inşaat başlasın, dedi. Burada inşaat başlasın dediği yere ne yapılıyordu biliyor musunuz? 200'şer metre yüksekliğinde iki tane kule dikilecekti. Bunun 225 milyon liralık payını da yatırmışlardı.  AVM'lerin olacağı, yüksek binaların dikileceği yerle ilgili ben bunu kabul eder miyim? Bana yapılan bu teklif, İzmir'e ihanet teklifiydi. Ben karakter olarak kentime ihanet etmem”

BASMANE’YE YAPILACAK İKİ KATLI BİNA İLE 4 TANE BELEDİYE HİZMET BİNASI YAPARSIN

Basmane’deki hisse karşılığında Konak’ta Büyükşehir Belediye hizmet binası inşa edilmesi düşüncesinin doğru bir şey olmadığını dile getiren Çakmur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile benim hiçbir sorunum yok. Cemil Bey yola ilk çıktığı günlerde, bugün sizlerle birlikte oturduğumuz bu masada oturduk, konuştuk. Ne yapayım, dedi. Kaldı ki, Cemil Bey benim ameliyatımı yapan doktorum. Onun sayesinde göz kapağımın kapanmasından kurtuldum. Yanlış anlaşılmasın, Cemil Bey'i kişi olarak severim, yaptıkları yanlış olursa yanlış derim.

BİR DAVA DA SEN AÇ BAŞKAN!

Yol yakınken doğruyu bulup, kimseye ödün vermeden, Basmane arazisinin tamamını alsın. Süren bir dava da var zaten… Efendim, ben Basmane arazisindeki hissemizin karşılığında belediye hizmet binasını yaptırıyorum, falan filan olmaz. Ne diyorsun kardeş? Çılgın mısınız siz? Basmane'deki o alana yapılacak iki katlı binayla, dört tane belediye hizmet binası yaptırırsın! Basmane arazisi bir elmas. Cemil Bey, böyle bir hata yapmamalı. Yargı yoluyla o arazinin tapusunun tamamının belediyeye geçmesi için uğraşmasını tavsiye ediyorum. Tunç Bey döneminde bir dava açılmış, sonuçlanmaya az kaldı diye konuşuluyor. Bir dava da sen aç Cemil Başkan! Orasını nasıl değerlendirirsen değerlendir. İster Fuar alanı ile birleştir, ister tamamen yeşil alan yapın, halka açın. Cemil Başkan, orasını kimseye vermesin. Eğer verirse, hata yapar. Belediye hizmet binası yaptırıyoruz! Efendim, kendi paranla yap! Metro nasıl yapıldı? Belediye binasını kendin yap, kendi kaynaklarınla yap. Cemil başkan, tekrar söylüyorum, belediye binası yaptıracak olsa bile orasını satmamalı. Sonra başını duvarlara vurur. Basmane arazisine, Basmane Çukuru diyorlar. Neden? Oranın fiyatını düşürmek isteyen açıkgözler, kapital sahipleri çıkardı çukur lafını... Lütfen orasını harcamayın”

KÖRFEZİN TEMİZLİĞİNDE KRİTİK HATANIN BAŞLANGICINI ANLATTI

Yüksel Çakmur, Körfez’in temizliğiyle ilgili olarak şunları söyledi:

“Biz göreve geldiğimizde, çok doğru şeyler yapılmıştı Körfez ile ilgili. Bizden önceki belediye başkanını tebrik etmek istiyorum. Ne yapmıştı? Bir başkan geliyor, Avustralya'dan arıtma tesisi projesi esinleniyor, yapmaya çalışıyor. Çok doğru. Altı tane havuz var. Su altıncı havuzdan çıktığında, bardağını suya daldırıp içiyorsun. Dünya Bankası'ndan kredi alıyor, çok doğru! İzmir'de 365 gün güneş var. Güneş panelleriyle çalışan bir arıtma olacağı için enerjiye hiç para ödemeyeceğiz. Dünya Bankası, bu tesisi denetliyor. Ne kadar güzel! Yüzde 15 kredi vermiş Dünya Bankası... Biz geldik, yüzde 30'a çıkardık krediyi... Neden? Çünkü her şey doğru ilerliyor.

Aynı başkan ikinci kez seçilip geldiğinde güneş enerjisinden vazgeçiyor, elektrik enerjisine dönüyor. Dünya Bankası'nı da dışlıyor. O kadar kamulaştırma yaptık orada, yazık oldu. Metale bulaşmış suyla yağmur suyu ayrışıyordu. O zaman yağmur suyundan faydalanılıyordu. Kirli su arıtmaya gönderiliyordu. Bunların hepsi iptal oldu. İzmir'e asıl kötülük, -Özfatura dönemini işaret ederek- bu arıtma sisteminde yapılan değişiklikle oldu. Bu kirlilik nasıl çözülür? Ben mühendis değilim. Pompa istasyonları mı yapılır, bilemiyorum. Havuz sistemine dönüş olabilir mi? Güneş enerjisine dönülebilir mi, bilemiyorum ama elektrik enerjisiyle bunun sürdürülebilirliğinin olmadığını biliyorum.”

BU SAATTEN SONRA YENİ BİR TANSAŞ YARATMAK ÇOK ZOR

 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın Tansaş modelini yeniden yaratma düşüncesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Çakmur, “Çok zor” dedi ve ekledi:

“Tansaş, Tansaş oluncaya kadar muazzam bir süre geçti. İhsan Alyanak zamanında Tansa olarak kuruldu. Çok güzel bir adımdı. Planlama, projelendirme yapıldı. Öyle büyüdü ki, İzmir dışına taştı. Büyük marketler, sabahın erken saatinde Tansaş' gelip fiyatlara bakıyorlardı. Tansaş'tan pahalı satmamaya gayret ediyorlar, fiyatlarını ayarlıyorlardı. Böylece piyasadaki pahalılığın önüne geçildi. Bakkallar gelip Tansaş'tan mal alıyorlardı, satıp para kazanıyorlardı. Tansaş, esnafa da hizmet veriyordu. Tansaş, halka ucuz yemek de veriyordu. Sonuçta Tansaş satıldı. Kim sattı? Hangi belediye başkanları satıldı, bunun halk tarafından bilinmesini istiyorum. Kime sattı, neden sattı? İzmir'in mezbahası yok! Dünyanın en iyi teknolojiye sahip, Balkanlar'ın ve Ortadoğu'nun en büyük Et Entegre Tesisi açtık, ona bile sahip çıkamadılar.

Tansaş yeniden doğar mı? Çok zor! Sermaye açısından zor, yapım olarak da zor. Sizin elinizde Tansaş gibi bir marka varken, hiçbir kentte olmayan bir değer varken, onu neden korumadınız, yaşatmadınız? Geçim sıkıntısı çekenlerin yüzünü güldüren bir yatırımdı Tansaş... Böyle bir kuruluşu nasıl satarsınız? Halkın Bakkalı diye bir şey çıkardılar. Yapabildiler mi? Tansaş'la büyük marketler başa çıkamadılar ve sonuçta onu satın almaya karar verdiler. Bir belediye başkanı yüzde 49'unu, diğer belediye başkanı da yüzde 51'ini sattı. Kim bunları yaptıysa, kente ihanet etmişlerdir.”

CEMİL TUGAY, BRÜTÜSLERE DİKKAT EKSİN

İzmir’in Büyükşehir’in eski Başkanlarından Yüksel Çakmur, bugünkü Başkan Cemil Tugay’a tavsiyelerde bulundu:

“Cemil Bey’e öğüt vermek haddime değil ama ben yaptım oldu, mantığında olmasın hiçbir zaman. Fuzuli tartışmalara girmemeli. Gereksiz, hiçbir faydası olmayacak tartışmalara girerse, kendini yıpratır. Bir şey söyledim, ağzımdan çıktı, dönmek olmaz, demesin. Bir hatasını anladıysa, geri adım attığında kimse ona dönek demez, tam tersine takdir eder yanlışını görüp zarardan döndüğü için... Masa başı adamı olmasın. Her gün, uykusundan fedakarlık yaparak sabahın erken saatlerinde halkın arasına karışsın, belediye personelinin çalışma alanlarına gidip onlarla kaynaşsın. Ben tembel bir başkan değilim, siz de tembel olmayın, mesajını versin personele… Her şeyden önemlisi, inatçı olmamak lazım. Bir de Brütüsler'e dikkat etsin. Çünkü Brütüsler, en çok en yakınlarından çıkar!”