Aradan iki gün geçti...
Söyledikleri...
Şoke edecek cinstendi...
“X” hesabı üstünden...
Türkiye’ye seslendi...
Yazdıkları aynen şöyleydi:
“Beni elektrik direğine asmakla tehdit edenler de var, silahla vurulmamı isteyenler de...”
***
“N’oluyor; nereye kadar uzanacak bu Kurultay tartışması?”
Demeye kalmadı...
Çok değil; bi’zamanlar...
(13 Haziran 2023)
Kılıçdaroğlu, CHP’ye gönül verenler için şöyle seslenmişti:
“Kimse merak etmesin; CHP gemisini sağ salim limana getireceğim!”
***
Peki, ne oluyordu asırlık deneyime sahip CHP’de?
Neden önceki Genel Başkan...
Özellikle son günlerde “sıkıntılı” bir portre ile çıkıyordu halkın karşısına...
***
Her şey bir kıvılcım ile başladı...
CHP’nin...
Milad olarak kabul edilen...
4-5 Kasım 2023’taki “38’inci Olağan Kurultay”ın sıkıntısı...
Belli ki...
Aylarca unutulmamış ki...
Bi’anda...
“Yeniden gündeme geldi”...
Eski CHP Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş...
38’inci Kurultay’ın “iptali için” Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı...
Ve...
“N’oluyor?”
Demeye kalmadın...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın...
“Kurultay günü para karşılığı oy kullandırıldığı”...
İddialarına ilişkin...
Soruşturma başlattığı hatırlatıldı...
***
Doğal olarak...
“Çarşı karışıverdi!”
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Partinin düşmanları yine partinin içinde boğmaya muktedir...”
Yani...
“Sessizliğimiz Suskunluk Değil, Sorumluluktur”...
Diyerek...
CHP içi mücadeleye devam sinyali verdi...
Arkasını da şöyle getirdi:
“Can güvenliğime yönelik açık tehditler alıyorum...
Beni elektrik direğine asmakla tehdit edenler kadar...
Silahla vurulmamı isteyenler de var… Tehditler, iftiralar ve kirli kampanyalar bir araya gelmiş durumda... Sahte sosyal medya hesaplarından sözde akademisyenlere...
İftira ve manipülasyonla...
Mesleklerini kirleten bazı gazetecilere kadar...
Uzanan geniş bir cepheyle karşı karşıyayız...”
***

Kılıçdaroğlu’na göre...
Aydınlığa çıkıp, gerçeği görmek için ne yapmalı?
Bu soru önemli...
***
Mahkeme o Kurultay’ı...
İptal ederse n’olacak?
Dikkat!
Özgür Özel ve yönetiminin...
Kendiliğinden düşüp...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun...
Mahkeme kararıyla...
Yeniden CHP’nin başına geçme ihtimali...
Şu sıralarda...
Özellikle CHP’liler arasındaki sohbetlerde...
Tartışmasız tek “manşet” bu!
***
Bitiriyoruz...
Ömrünün yarım asrını politikayla iç içe yaşayan...
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:
“Kılıçdaroğlu için, neden (Susuyor!) diyorlar... Kılıçdaroğlu için (Seni elektrik direğine asacağız!) tehditleri, mahkemeleri nasıl etkileyecek? Ve tabii ki, bu tartışma büyük olasılıkla nasıl noktalanacak?”
İŞTE SAYIN BARATALI’NIN YORUMU...
2023 yılı Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi CHP açısından beklendiği gibi bitmemiş, Tayyip Erdoğan yeniden Başkan seçilmişti... Bu sonuçtan memnun olmayan bir grup CHP’li, “Altıok’ta değişim olmazsa Türkiye’de de değişim olmaz!” sloganı ile yola çıktılar... Başı çekenler ise, TBMM Grup Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu idi... Kendilerine inananlar ve güvenenler ile Kasım 2023’teki “38’inci Kurultay”ı kazandılar... Özgür Özel, artık asırlık partisinin genel başkanı olmuştu... Kendilerine sorarsanız, yeni ekiple yerel seçimlere hazırlanmışlardı... 31 Mart 2024’teki yerel seçimde seçilmelerinin arkasından altı ay geçmeden birinci parti oldular... Bu sonuç, 47 yıl aradan sonra CHP’yi zirveye yerleştirerek birinci parti yapmıştı... İlginç olan şuydu: Memleket nüfusunun yüzde 60’ı, CHP’li belediyelerin yönetimindeki yerlerden oluşuyordu... Üstelik AK Parti ve Cumhurbaşkanı dördüncü kez yenilmişti... Üstelik, “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” demiş ama İstanbul’u bi’kez daha kaybetmişti... Oysa İstanbul, Tayyip Bey’in en büyük aşkıydı... Kendi ifadesine göre durum böyle giderse kayıplara bir de Cumhurbaşkanlığı makamı eklenecekti... Bunu engellemek için ne yapmalıydı? CHP’nin tüzel kişiliğini ve belediyelerini itibarsızlaştırmalı; yolsuzluk algısı bulaştırılmalıydı... Önce Kurultay’lardan başladılar... Parti içinden itirafçılar buldular... Amaçları, CHP’de oluşan yeni kadronun; para, unvan dağıtımı ve pahalı hediyelerle Kurultay’ı kazandıkları algısını yaratmaktı... Devşirilmiş elemanlar yargıya müracaat ettiler; itiraflarda bulundular; “Parayı aldık ama pişman olduk!” deyip, eklediler: “Parayı ve itirafımı savcıya verdim” dediler... İnanılmaz söylemlerdi bunlar... Ardından belediyelerde operasyonlara başladılar... Yolsuzluk operasyonlarıyla algı yaratmaya çalıştılar... Bu operasyonlar ile “seçimle” alamadıkları İstanbul’u, “kayyum” ile almak istiyorlardı... Ne var ki; operasyonlar halk nezdinde AKP’nin siyasi operasyonu olarak görülüyor; hukuki tarafının olmadığı, psikolojik operasyonla “algı yaratmaya” yönelik olduğuna inanılıyordu... Operasyonların sonuç odaklı değil, süreç odaklı olduğunu, partinin tartışılması için yapıldığını, “Altıok”lu partinin tarihinin en büyük saldırısı altında olduğu, Genel Başkan Özgür Özel tarafından paylaşıyordu... Slogan, “Yılmadan, yorulmadan, moral bozmadan haklılığımıza inanarak, güvenerek ama asla yavaşlayarak değil, hızlanarak mücadele...” bütünlüğü ile ortaya çıkıyordu... Sayın Özer, neredeyse haftada iki kez miting yapıyor; istekli ve coşkulu kalabalıklara sesleniyordu... Sayın Özer çalışkanlığı ve partiyi getirdiği noktayı CHP örgütü takdir ediyordu... Parti birinci olma durumunu koruduğu gibi, AK Parti ile oy farkını giderek açıyordu... Zaten, bir CHP’li başka ne ister? CHP’nin bu büyük saldırıya uğramasının nedenleri bizce şunlar:
Cumhurbaşkanı her koşulda yeniden seçilmek istiyor!
CHP’yi içten ve dıştan çökertmek istiyor; bunun için seçilmesinin en büyük engeli CHP olarak görüyor, çözülmesini istiyor... DEM ve PKK ile yapılan anlaşma, Saray’ın istediği gibi gitmiyor! Pazar günü bunu DEM sözcülerinden öğrendik... Bunun için de sürece uygun bir yönetim bekleniyor CHP’den... Halkın gerçekleri anladığını görüyor, çünkü meydanlar “Hak, hukuk, adalet...” diye inliyor... Bu Saray için tehlikeli bir durum... CHP, Sayın Özel yönetimi ile Lozan’a, Misaki Milliye, Atatürk’e, Ulus Devlet’e ve üniter yapıya sahip çıkıyor... CHP bu yönetimde kalırsa DEM ve PKK ile başlayan süreç yürümez... Bu yönetim yerine anlaşmalara açık bir yönetim gelmelidir CHP’ye...
Peki, CHP ne yapmalı?
Kendi içinde birleşip, bütünleşmeli... Yılmadan, yorulmadan gerçekleri her gün halka anlatmalı... Algı operasyonlarından sıyrılmalı... Önceki genel başkanlar birleşme ve bütünleşme sürecine ödünsüz destek vermeli... Bu tarihi bir görevdir... CHP’nin çok güçlü, vefalı bir örgütü var... Neredeyse her mezrada bile üyesi var... Bunlar mağdur edildiklerini düşünüyorlar... Var güçleriyle partiyi sahiplenip çalışıyorlar... Halkın mitinglere ilgisi giderek büyüyor... Yorulmadan, dinlenmeden desteklemeye devam ediyorlar; bir yandan da CHP’nin ve belediye başkanlarının mağdur olduklarını düşünüyorlar... Bu çok önemli... CHP de, eski ve yeni bütün makamlarda bulunmuş üyelerini görevlendirmeli ve sahaya göndermelidir... Sayın Erdoğan’ın, gündemi oluşturma ve CHP’yi karıştırma isteğinin önüne geçilmeli... Aksi halde, CHP’nin kazandığı ivmenin sonlanması İmamoğlu’nun ve Mansur’un safdışı edilmesini doğurur... CHP, 30 Haziran’da Kurultay için çıkacak sonuç için endişe duymamalıdır... Bu parti 102 yıllık şanlı tarihinde böylesı fırtınaları atlattı... Mallarına el kondu, kapatıldı, yeniden doğdu... Dünyada 100 yılı aşmış ve güncelliğini hala eskisi gibi koruyan birkaç partiden biri... Demokratik hukuk devletine, laik Cumhuriyet’in aydınlanmasına, Atatürk’e sahip çıkacak Cumhuriyet’in yenilmesine halkla birlikte karşı koyacaktır... Sayın Kılıçdaroğlu’na gelince, bugüne kadar hiçbir CHP’li, genel başkanının elektrik direğine asılmasına izin vermedi... Sayın Kılıçdaroğlu, asmak ve vurmak isteyenleri açıklarsa CHP örgütünün tamamı genel başkanının arkasında sıra dağlar gibi duracaktır...
Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın...
Nokta...