Geçen gün, ses sanatçısı, Musevi ve aynı zamanda Türk vatandaşı Linet Levi’nin konserini, bir grup ırkçı, bastı. Tehdit içeren sloganlar eşliğinde, şiddet içeren bir gösteriye döndü bu protesto. Linet, sahneye çıkamadı.
Birçok toplumda olduğu gibi, bizde de böyle ırkçı bir damar var ve fırsat buldukça, nefret suçu işlemeye devam ediyor. İsrail’in katliamları ile Linet’in ne alakası var ki? Hatta İsrail halkının ne alakası var?
İsarail’de de Gazze katliamlarını destekleyen Siyonist kesimler olduğu gibi, Netanyahu’nun katliamları ve işgallerini protesto eden binlerce Yahudi bulunmaktadır.
Bu ülkede, İsrail kuruluncaya kadar çok sayıda Yahudi vatandaş bulunmaktaydı. Bir bölümü İsrail’in kuruluşu ile bir bölümü de 6-7 Eylül olayları sonrası Türkiye’yi terk etti. Burayı yurt edinmiş binlerce kişi, gönülsüz olduğu halde terk etmek zorunda kaldı.
Anadolu Yahudileri’nin burayı yurt edinmesi nasıl olmuştu? Osmanlı’nın çok parlak dönemlerinde Fatih Sultan Mehmet, onları bu topraklara yerleştirdi. Almanya ve İspanya’dan gelen yüz binlerce Yahudi, yüzyıllarca, Anadolu’yu yurt edindi ve farklı etnik gruplarla birlikte yaşadı.
Özellikle ticaret ve zanaat alanında mesleki başarıları ve iç dayanışmaları ile anılan bu topluluk, Cumhuriyet döneminde, azınlık statüsünde kabul gördü. Azınlık tarifi önemli ölçüde gayri Müslümleri içeriyordu.
Erken Cumhuriyet döneminde, Kültür Devrimi hamlesi başlatan Atatürk de, Almanya’da yükselen faşizm dalgasından tedirgin olan Yahudi bilim adamlarına Türkiye’nin kapısını açmıştı. Yahudi bilim adamları Türkiye’nin üniversitelerinin kurumsallaşmasında önemli rol sahibi olmuşlardır.
Yahudiler yüzyıllardır bu topraklarda yaşadılar. Aynen Ermeniler ve Rumlar gibi. Çeşitli tarihsel nedenler ile artık bu ülkede sınırlı sayıda Rum, Ermeni ve Yahudi kaldı. Keşke daha fazla olabilseydi.
Ancak Linet’i linç etmeye kalkan güruhun ve bu türden ırkçı hareketlerin, bu ülkede iktidarlar tarafından daima korunduğunu da unutmamak lazım. Hrant Dink’i öldüren katile neredeyse madalya takılmadığı kalmıştı hatırlayalım.
Linet, İsrail saldırılarını protesto etmiş ve bu konudaki görüşlerini miting alanlarında da dile getirmiş bir sanatçıdır. Aynı şeyi, iktidar temsilcilerinin yaptığına tanık olduk mu?
İsrail’e silah ve petrol başta olmak üzere, sevkiyatın Türkiye üzerinden yapıldığına ilişkin görüntü ve iddialar ortada iken, İsrail karşıtı bu tayfa, protestosunu iktidara neden yöneltmez ki?
Linet’in polisler tarafından korunmasına bile öfkelenen bu nefret grubu, iktidarı protesto etmeyi göze alamıyorsa, İsrail Konsolosluğu önünde neden eylem denemiyor da bir sanatçının konserini basmayı tercih ediyor?
Çünkü bu işin kolay yönü. Çünkü bu türden eylemler iktidarın da gözetimi altında yapılır ve başka ilişkileri örtmeye de yarar. Hem gündem belirleme hem İsrail ve ABD karşısında sıkışmış olan yerli ve milli iktidara, biriken milliyetçi gazı almaya fırsatı da verir belli ölçüde.
Belli aralıklarla kendini şiddet ile ortaya koyan bu nefret suçuna o kadar çok örnek var ki. Hrant Dink katliamı çok acı bir örnektir.
Türk Milli Futbol Takımının kaptanlığını da yapmış, efsane futbolcu Lefter’in başına gelenleri de hatırlayalım. Lefter, Türk vatandaşı ve Milli futbolcumuzdu. 6-7 Eylül kışkırtmasında, Büyükada’daki evinde ne kadar zor anlar yaşadığını unutmamak lazım. Taşlarla saldıran ırkçı grup, evinin kapısını penceresini kırıp dökmüştü.
Lefter direndi. “Burası benim memleketim” dedi. Burada öldü ve Büyükada’da toprağa kavuştu.
Evet, burası hepimizin memleketi. Ama ırkçı ve milliyetçi ideolojinin beslenmesi ile sürekli düşman ve hain üreterek memleket olmaktan çıkarıyoruz maalesef.
Gazze’ye atılan bombaların hesabını, Linet veya başka bir Yahudi kişiden sormak ikiyüzlü bir tutumdur. Gerçek faillerine soramayan korkak ve kolay milliyetçi hezeyandır...