CHP’nin ikibinli yıllarda geçirdiği dönüşümü yazınca gelecek tepki belli; Sırası mı? Bu tepki, liberal dönem CHP’sinin alameti farikasıdır ve ciddiye alınır tarafı yok. İkibinli yıllarda böyle böyle tükendi, CHP.

Küreselleşmenin Türkiye’de yol açtığı değişim ve dönüşüm trajiktir.

Önce, kimlik siyasetinin önünü açtılar. CHP yeni trende uyum sağlamakta fazla zorlanmadı. CHP’de tam da kanat hareketlerinin oluşacağı koşullar ortaya çıkarken, çok sayıda değerli insanın bir şekilde CHP’den kopması sağlandı. Kanat hareketlerinin oluşması engellendi.

Ve kimlik siyaseti gerek iktidar grubunda gerek ana muhalefette, yüklendikleri misyonla uyumlu olarak hayat buldu. O gün bu gündür, bir CHP vakası izliyoruz.

“Ne deve ne kuş” politikalarıyla, yerel seçimlerde 1. parti de olmanın avantajıyla, CHP aldı başını gidiyor, ama nereye?

Akşam başka sabah başka telden çalan şark kafasıyla batılılık taslayan CHP yönetimi güven vermiyor. Dahası sosyal demokrasi fikrine de hayli yabancı. Sosyalist Enternasyonal gösterileriyle solculuk inandırıcı değil. Ayrıca, o yapının solculuğunu Avrupa’da ciddiye alan kaldı mı, benim meçhulüm.

CHP yönetimi, çağ değişiminin eşiğinde, dünya ve ülke problemlerinden uzak duruyor. Yapılan açıklamalara bu durum yansıyor. Kimselerin böyle çetrefil meselelere kafa yormaya niyeti yok. Durumu kurtarmaktan öte anlamı olmayan, bağıra çağıra söylenenler gürültüden ibaret.

Hazin ama gerçek, belediyeler vasıtasıyla siyasetin finansmanı, CHP’de keyfilik ve hatalar zincirini başlattı. Ve iktidar bu zafiyeti tepe tepe kullanıyor.

Doğrusu, bu durum CHP’nin de işine geliyor. Mağduriyet üzerinden siyaset yapmak, mitingler falan…

Yürüyen gerçek; Kimlik siyaseti sonucu ülkenin geldiği yerde, üniter yapının ve seküler toplumun dağıldığı, kamusal alan normlarının çöktüğü görüldü.

Çöküşün yanı sıra, vasatlığın ve sığlığın aşağılara çektiği CHP’de siyasetin gürültüden ibaret kalması da kimlik siyasetinin getirdiklerindendir.

Avrupa huzurunda iki büklüm siyaset yapmaktan medet umar hale gelmek, Lozan öncesine dönülmesini talep eden Batı’nın icazetine ihtiyaç duymak, CHP’de siyasetin yeni durumunu ifade ediyor.

Neo liberal dönem sonlanıyor. Bu dönemin iktidar-ana muhalefet hattı, AKP ve CHP tarafından oluşturulmuştu. Öyle görünüyor ki liberal dönem sonlanırken, siyasal alanda da önemli dönüşümler olacak.

Kimlik siyasetinin yol açtığı deformasyon, federasyon fikrini öne çıkardı. Tam da Batı’nın istediği gibi… Ülke, belirsizliğin hâkim olduğu kaotik bir dönemden geçiyor. CHP’nin yeni döneme ne ölçüde hazır olduğu belli değil.

CHP’li yöneticilerin artık bağırıp çağırmayı bırakması ve “yeni toplum-yeni siyaset” bağlamında yapacağı yeni programı, doğru bir dille anlatması gerekiyor.

Evet, bir devir kapanıyor. Ama durum, Özgür Özel’in “Beni seven peşimden gelsin, bir devri kapatıp bir devri açacağım!” demesiyle açıklığa kavuşmuyor. Kapitalist sistem, neo liberal dönem sonrasına hazırlanıyor. Hepsi bu.

Sanayi devriminden dijital devrime uzanan çağ dönüşümüne CHP’nin ne ölçüde hazır olduğu ise tam bir muamma.