CHP’li Polat’tan hükümete afet eleştirisi: İktidar ağustos böceği misali!

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, SONSÖZTV’ye konuk olarak Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Türkiye’de son dönemde meydana gelen orman yangınları ve sellere ilişkin konuşarak iktidarı sert bir dille eleştiren Polat, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yönelik eleştirilerin karşısında durdu.

Polat, meclisin tatil olduğu süreçte çalışmalara devam ettiklerini aktararak İzmir’de yürüttükleri çalışmalar hakkında konuşarak “Meclis tatil olduğunda daha rahatladığımız bir pozisyon oluyor, İzmir milletvekilleri olarak. İzmir çok geniş ve çetin bir coğrafya. Özellikle ikinci bölge… Yüzlerce köyü olan ilçelerimiz var. Oralara gitmek vatandaşla tokalaşmak, hallerini hatırlarını sormak, gözlerinin içine bakmak bizim için çok önemli. Bizim çalışma zamanımız meclisin tatile girdiği zamanlar haline dönüşüyor. Gitmediğin yer senin yerin değil. Gidip temas ediyorsun, vatandaşlarla temas ediyorsun. Bunları yapmak siyasetçiyi bir bıçak gibi biliyor. 30 Ağustos’u dün hep beraber kutladık. Allah hiçbir ulusa böyle bayramlar bir daha yaşatacağı ortam yaratmasın ilelebet payidar kalsın ülkemiz. 26 Ağustos Büyük Taarruz, 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebeleri gibi büyük zaferler ve nihayetlendiği yer 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu. İzmir’de Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk anıtımız vardır. O anıtta yazar; ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri’ diye. İşte o savaşın nihayetlendiği noktadır orası altında Baş Kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk yazar. İmzası vardır. Baş Kumandanlık Atamıza kolay verilmedi ve kolay kolay alınmaz. Ömrü savaş meydanlarında geçmiş bir atanın evlatlarıyız biz. Onun devamlarıyız. Kimseye kolay kolay bu rütbe verilmez” dedi.

CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINA HAZIRIZ
Geçtiğimiz zamanlarda yaptığı “Türkiye’yi karanlıktan kurtaracağız” değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine konuşan Polat, “Milli bayramlar unutturulmaya, içi boşaltılmaya çalışıldıkça CHP olarak biz; bu bayramları yaşatacağız dedik. Bu törenler; Atamıza, şehit olmuş kahramanlarına bağlılığımızı sunmak için düzenlediğimiz törenler. Dün bir yurttaşımız küçük çocuğunu getirmişti, aktarmak istediğimiz nesiller onlar... Karanlıktan kurtaracağız Türkiye’yi. Atatürk’ün anılmadığı bir milli bayram olabilir mi? Bu kadar saygısızlık olabilir mi? Ömrünü vermiş ülkeye… Nerede karanlık bir isim varsa geçmişte, dizinin dibinde duran bir iktidar var şu anda. Biz cumhuriyetin ikinci yüzyılına hazırız. Bizim önderimizin açtığı yolda, mücadelenin nasıl yapılması gerektiğini bu ülkeyi ikinci yüzyılda nereye taşımamız gerektiğini çok iyi biliyoruz” diye konuştu.

OY ALABİLECEKLERİ YERLEŞİM YERLERİ KURUYORLAR
Türkiye’nin kuzey ve güneyinde peş peşe meydana gelen doğal afetlere ilişkin konuşarak, gelecek değerlendirmesinde bulunan Polat, “Kastamonu Bozkurt’ta niçin ilçe kurulmuş, buna bakmak gerekir. Yanı başındaki yerden oy alamayıp, oy alabilecekleri yeni bir ilçe kurmuşlar. Dere yatağının içerisine, ucuz arsa edinme gayretinde olursanız bunlar başınıza gelir. Bugün iklim krizini yaşıyoruz; dünyada bilinçsizce çevrenin tüketilmesini izliyoruz. İktidar bu konuda bir önlem almıyor” dedi.

İKTİDAR AĞUSTOS BÖCEĞİ MİSALİ!
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, “Meydana gelen doğal afetleri sadece iklim krizine bağlayan bizim cenahtan kişiler var”  ifadelerini yönelik konuşan Polat, şu sözleri söyledi:

“Bilime inanmak lazım. Bilim diyor ki; dünya gittikçe ısınıyor, buzullar eriyor. Bunların olmasının elbet bir yansıması olacak. Bağıra bağıra bir iklim krizinin geldiği görülüyor. Bilim bunu hesaplıyor. Ben o polemiklere girmeyeceğim ama ben bilime inanıyorum. Bilim eğer dünya son 10 yılda 3 derece ısındı diyorsa bunun bir etkisi olacak mutlaka. Bilimin dediğine inanacaksınız, önlemlerinizi alacaksınız. Büyük devletler eylem planı hazırlarken biz yatıyoruz. Ağustos Böceği hesabı, birileri çalışırken siz yatarsanız kış geldiğinde aç kalır başkasının kapısına gidersiniz. Türkiye’nin bu krizlerle ilgili hiçbir planı yok. Diyorlar ki; THK’nın uçakları çalışmıyor. Çalışan uçak alacaktın. Hani itibardan tasarruf olmazdı? Yangında ormanlar cayır cayır yanarken çaresizlik itibarsızlığı en dibi. Önlem alacaktın. İklim krizi var, bunun karşısında ağustos böceği misali yatan bir iktidar var. Sonuçlarını insanlarımızı kaybederek yaşıyoruz. Yangınlarda ormanlarda kaybettiğimiz canlılarımız var. Ben uyuyamıyorum, insanlar Marmaris’teki hayvanların çığlıklarını anlatıyor. Sadece bu hayvanların ahları yeter bunlara. Bizim her an ön planda olan askerlerimiz, darbe korkusuyla kışlalara hapsedildi. Orman yangınlarına müdahale etti mi? Azerbaycan’dan asker geldi, bizim askerimiz kışlalarındaydı. Böyle bir ülke olabilir mi?”

BEKİR PAKDEMİRLİ BU ÜLKENİN TARIMINA NE YAPTI?
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin performansı hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan Polat, “Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız yazmış, bana göndermiş; diyor ki ‘Türk tarımı bitti, ormanlar da yandı o zaman tarım orman bakanına gerek yok’ Tarım ve Orman Bakanlığı’nın durumu tam da budur. Ege’nin evladı olmak çok da önemli değil. Ne yaptı yani? Türk tarımına ne yaptı? Fiyatlar yükselirken, yerel tohumlar yok olurken, tarım hayvancılık biterken, ormanlar yanarken ne yapıyor? Çaresiz hiçbir şey yapılmıyor. Ben meclis kürsüsünden de söyledim; Burada en son işi, Tamsa Fayans’ın genel müdürlüğünü yapıyordu, Tamsa Fayans gitti mesela. Babasının çiftliği gitti. Tarım ve Orman Bakanı halkın arasında, çiftçinin arasında olur. Birkaç senedir Bergama’da meraya küçükbaş hayvan salınımı töreni yapılır, nerede Tarım ve Orman Bakanı? Yok. Bakırçay’a gelir, uçakla, dev çiftliğe iner, Bakırçay’ı öyle gezer. Tarımın önemli akslarından bir tanesidir Bakırçay. Nerede Ödemiş’te? Bilen var mı gören var mı? Fiyatlar artarken söylemi var mı? Geçtiğimiz günlerde Ödemiş’teydim. 60-80 liralık gübre torbası 220-240 lira arasına çıkmış. Ne üretiyor bu insanlar; fasulye, barbunya. Geçen sene de bu sene de fiyat aynı 5 lira. Girdi maliyetleri artmış. Kendi debisiyle sulama yok. Kuyudan su çekiyorlar…

BÖYLE BİR SU YÖNETİMİ OLABİLİR Mİ?
Tarım Bakanlığı kapatılmasın ama işini yapsın. Korunması gereken sularımız var. Su fakiri haline geliyoruz, eylem planı olması gerektiğini söylüyoruz. Bizim dışımızda konuşan bir devlet kurumu var mı? Bergama’daki vatandaşa su yok deyip vatandaşa vermiyor, dev bir çiftliğe ücretini alarak havzada bulunmamasına rağmen su veriyorlar. Böyle bir su yönetimi olabilir mi? Ödemiş’te Türkiye’nin en önemli dalgıç pompa üreticisine gittik, ‘İşimiz çok yoğun ama içimiz kan ağlıyor’ diyor; ana işi dalgıç pompa üreticiliği...  Tarım bakanı bu adam kadar duyarlı mı? ‘Nasıl abi’ dedim, ‘Eskiden sulanırdı az satardık ama şimdi su aşağı indi artık daha büyük pompalara ihtiyaç var’ dedi. Su bitti… Menderes’te yer altı suyu bitiyor. Tarım bakanının umurunda mı? Türkiye’nin genelinde bu böyle” dedi.

KURDUKLARI SİSTEM BAŞTAN SONA YANLIŞ!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Gediz Nehri’nin rehabilite edilmesi yönündeki çalışmalarına gelen eleştirilere yönelik konuşan Polat, “Eleştirilecek neresi var? İzmir’in ana kirlilik kaynaklarından bir tanesi Gediz’den gelen su mudur? Evet. Dolayısıyla İzmir’in suların korunması Gediz’in doğduğu noktalardan başlaması doğru mudur? Evet doğrudur. Bunu birileri yapmıyorsa Tunç Soyer bunu yapacak. Atatürk ‘Vazifeye atılmak için birinden emir beklemeyeceksin’ diyor. Orada bir vazife varsa gidip yapması, Atatürk’ün evladı olduğunu gösteriyor Tunç Soyer’in. Orada bir kirlilik var. Türkiye’nin önemli havzalarının yok oluşu içler acısı. Kirlenmiş kullanamıyorsun, biyo çeşitlilik bitiyor. Burayı körfeze akan bir pislik yuvası hale getirmişsin. Öyle bir sistem kurmuşlar ki sistem baştan sona yanlış” ifadelerini kullandı.

YURTTAŞLAR RAHAT OLSUN, BİZ İKTİDARA GELİYORUZ!
İzmir’in büyük bir çoğunluğunu etkisi altına alan kimyasal koku hakkında konuşan Polat, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iç içe bulunması kadar absürt bir şey yok. Birisi çevreyi koruyacak; imar rantını engelleyecek. Öbürü de daha fazla beton kalkınması olsun diye mücadele edecek; aslında karşılıklı rekabet eden iki bakanlık olması gerekiyor. Aslında çatışma olması gerekiyor ama genelde rant galip geliyor. Betonla gelişen bir ekonomisi var Türkiye’nin.  Kurgusu baştan yanlış. Biz iktidara geldiğimizde bunları ayıracağız. Ormanların korunması hakkında yurttaşlarımız çok rahat olsun. Biz iktidara geliyoruz. Bu ülkede adalet eşit problem haline geldi. Demokrasi deyince eskiden Ege Bölgesi gelirdi akla ama şimdi Türkiye’nin her yerindeki vatandaş için beklenti aynı. Ekonomik kaygılar eşitlendi. Tarımda ülkenin her yerindeki yurttaşın sorunu eşitlenmiş durumda. Çözüm iktidardan kurtulmak. Çözüm belli. İktidardan kurtuluyoruz. Ormanlar rehabilite edilecek. Bir karışında bile ranta izin verilmeyecek bizim iktidarımızda bu bizim garantimiz” dedi.

CUMHUR İTTİFAKININ YERİNDE YELLER ESECEK!
Türkiye’nin çok büyük bir kısmının erken seçim istediğini vurgulayan Polat, “Bugün bir anket okudum. Yüzde 34 iktidar devam etsin, yüzde 56’sı erken seçim demiş, yüzde 10 ise kararsız... Kararsız azalmış. Ezici bir şekilde yurttaş erken seçim istiyor. Vatandaşın hesap sorma, iktidarın ise hesap verme vakti geldi. Cumhur İttifakı’nın yerinde yeller esecek. Türk siyaseti yeniden dizayn olacak. Bunlar gidecek! Erdoğan Bayraktar’ın bir açıklaması oldu, ’17-25’te döneminde ortaya çıkan video, fotoğraflar, tapeler; her şey bana aittir benim dosyamda bulunan. Bana aittir ve doğrudur’ dedi. Yıllarca montaj dendi bizlere, bir tanesi çıkıyor ve diyor ki ‘Bana aittir, beni hırsızlarla aynı sepete koyup attılar korkacak bir şeyim yoktur.’ Recep Tayyip Erdoğan’ın kurmaylarından biri bu kişi... Arkasından Kemal Albayrak, ‘Bugünkü AKP’lilerin yüzde 90’ı itirafçı olacak’ diyor. Neyi itiraf edecekler; yağmayı, hırsızlığı, soygunu, talanı. Bu iktidarın ayakta kalması zor... Bu konuşmalar kaynayan kazanı göreceğimiz sürecin yaklaştığını gösteriyor. Herkesi satın alacak kaynakları tükendi iktidarın. Türkiye’yi yiyip bitirdiler. İntiharları hatırlayalım. Kendini yakarak öldüren babalar gördü Türkiye. Hala sansürleniyor bu tür olaylar yaşandığı halde. Pandemiyi bu kadar kötü atlatan başka ülke var mı? Her gün bir otobüs dolusu vatandaş ölüyor!” diye konuştu.

TÜRKİYE’Yİ NE TERÖRE NE DE TERÖR SEVİCİLERİNE KAPTIRMAYIZ!
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ile birlikte Tunceli’deki yangınlar dolayısıyla bölgeye gittiklerini belirten Polat, “Yangın var ve maalesef bu yangını insanlarımız görmüyor. Ben İzmir milletvekiliyim, bu ülkenin milletvekiliyim, ulusalcılık denince akla gelen şehrin milletvekiliyim. Kardeşim, ey İçişleri Bakanı yahu niye yanıyor orası? Terör faaliyeti var, müdahale edilemiyor deniyor. Bir elin parmaklarını geçmez diyordunuz Türkiye’de kalan terörist sayısı. O zaman bunlar ne? Türkiye’nin bir çakıl taşı gözümüzden kıymetlidir. Biz bölünmez bütünlüğün bir parçasıyız. Tunceli de Bingöl de bizim için Marmaris’ten farksız. Oradaki yangınların söndürülmesinde hassasız ve bu hassasiyetimiz doğrultusunda gidiyoruz. Onların milletvekillerinin ayağa kalkması gerekiyor ama korkuyorlar. Bizim orada vekilimiz yok. Söndürmek gibi kaygıları yok orayı. Marmaris’te de bu kadar baskı olmasa söndürülmeyecekti. Yönetim boşluğu oluşmuş, saklıyorlar. İnsanların duyarlılığının artması gerekiyor. Oradaki bir çakıl taşı da bizim. Ne teröre ne de terör sevicilerine kaptırmayız” dedi.

TUNÇ SOYER’İN HER ZAMAN ARKASINDAYIZ!
30 Ekim’de yaşanan depremin ardından zarar gören konutların yerine yapılacak olan deprem konutların yapımına ilişkin süreci değerlendiren Polat, “Orada vatandaş bas bas bağırıyor. Kanayan bir yara var. Oraya bir şekilde müdahale edilip kanın durdurulması gerekiyor. Epey zaman geçti bir arpa boyu yol alınamadı. Bizler bölgeye gidiyoruz, elimizden geldiğince yaralarını sarmaya çalışıyoruz vatandaşlarımızın. Depremzedeleri unutmamız mümkün değil, onlar ne yaşadıysa onlara yakın acıları paylaştık. O günden sonra vekillerimizin yaşamı değişti, hepsi buradaydı... İktidara geldiğimizde deprem bizim için en önemli konulardan biri haline gelecek. Tunç Soyer’in her zaman arkasındayız, çok inandırıcı gerekçelerle arkasındayız. İktidar vekilleri talimatla konuşacaklar tabi ki, yol almak onların iradesinde. Bakanlar geldi, enkazın üzerinde poz verdi. Bu işi ben yapacağım dediler.

Bir an evvel o bölgeyi yeniden imar etmek zorundayız, yeni bir acı yaşamamak için. Vatandaş canıyla uğraşıyor. Hazine garantörünün imzalanmaması bu kadar sığ siyaset. Yaşamı tehlikede olan insanlar var. Karanlık zihniyetli bu iktidar... Rant varsa pay almak istiyorlar ve bunlardan kurtulmak zorundayız. Tunç Bey’in samimi gayretlerinin arkasındayız” diye konuştu.

‘ATİLLA BEY, BU TARZ DEĞERLENDİRMELERDEN UZAK DUR!’
AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya’nın “Sayın Tunç Soyer’e güvenerek milletvekilleri demeç vermesin, değerlendirme yapmasın, bir şey söylüyor sonra değiştiriyor” ifadelerinin hatırlatılması üzerine konuşan Polat, “Atilla Bey çok rahat olsun Tunç Soyer video karşısında uyumaz, pire gibi çalışır, koşturur. O kendi liderine baksın. Biz kendi yöneticilerimize bakıyoruz. Bak Atilla Bey sizi seviyoruz ama bu tarz değerlendirmelerden uzak dur. Hata yaptırır sana bu değerlendirmeler. Biz yol yürüdüğümüz arkadaşlarımıza güveniriz, onlarla her türlü yola çıkarız. Kaygısız olsun, o kimin nerede uyuyup, nerede uyanacağını bilmediği bir partide çalışıyor. O kendine dikkat etsin” diyerek tepkisini dile getirdi.

YAPILAN SAHTEKARLIKTIR!
Polat, Karabağlar’da TOKİ tarafından kurası yapılan ancak Karabağlar Belediyesi tarafından açılan davalar neticesiyle inşaatına başlanılamayan 750 konutluk proje hakkında şu sözleri söyledi:

“Muhittin Selvitopu şehirciliği en iyi bilen belediye başkanlarımızdan birisi. İnanılmaz donanımlı biri. Şimdi biz bilime inanacaksak, bölgenin heyelan bölgesi olduğu söyleniyor; planları defalarca iptal edildi mahkemeler tarafından. Burada umut tacirliği var. Kurada şehit ailelerinin olduğu iddiaları sosu… O insanların umutlarıyla oynamamak lazım. Siz planı netleşmemiş bir yerde kura çekiyorsanız bu sahtekarlıktır kardeşim. Planı netleşmemiş yerden konut satıyorsanız dolandırıcılıktır. Bu sahtekarlığı bırakacaksınız. Bu ülke asgari kanun devletiyse eğer, bu mahkemeler defalarca reddediyor sen de defalarca umut tacirliği yapıyorsan bunun adı sahtekarlıktır.

O garibanların sorunları bizim sorunlarımızdır. (Vatandaştan gelen ‘belediye başkanı randevu talebimizi kabul etmiyor’ tepkisi üzerine konuşarak) belediye başkanlarıyla görüşme talepleri var mı bilmiyorum ama Muhittin Bey halk arasındadır ve mantık çerçevesinde herkesle görüşür, oturup konuşur. Eğer görüşemiyorlarsa ben görüştüreyim 2 arkadaşımızı. Muhittin Bey, son derece açık bir belediye başkanımız. Sosyal demokrat bir belediye başkanı, iletişim kanalları her daim açık. Bizim kızdığımız; planlar onaylanmadan, projeler çıkmadan nasıl kura çekiyorsunuz? Biz Karabağlar’ın İzmir’e bilim, kültür ve sanatın merkezi olsun istiyoruz. Bizim üniversitelere, kampüslere ihtiyacımız var. Dolayısıyla kuşa çevrilmiş bir özel üniversite kampüsü bu şehre yakışmaz.”

BU HAREKETLİLİK YÖNETİLMEK ZORUNDA!
Türkiye’ye gelen Afgan göçü ve mülteciler sorununa yönelik CHP Genel Merkezi’yle aynı görüşte olduğunu belirten Polat, “İnsanların bireysel değerlendirmeleri kendilerini bağlar. Ben genel merkezle paralelim. Türkiye Avrupa’dan gelenleri mülteci olarak kabul ediyor. Diğerleri ise düzensiz göçmen. Düzensiz göçmenlerin; kalacakları süre, gönderilecekleri süre bellidir. Göç bir olgudur. Bu bir gerçeklik… Kavimler Göçü’nde, 1071’de Türkler Anadolu’ya bu şekilde geldi. Kendi sosyal dengeni bozmadan bu hareketliliği yönetmek zorundasınız. Bunları kalkan olarak, ucuz iş gücü olarak görmeyeceksiniz. Seçme ve seçilme hakkı veremeyeceksiniz. İnsani duyguları ön planda tutup şartlar uygun olduğunda geri göndereceksiniz.

TÜRKİYE MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL!
Burada fabrika kurmuş olsa da göndereceksiniz. Türklerin de yurt dışında yatırımları var bunlar nasıl idare ediliyorsa bunlarda idare edilecek. Yabancı yatırım olarak algılanır buradaki göçmenlerin... Bakkal açmışsa Basmane’ye göndereceksin. Senin bakkalın can çekişiyor, borçlarını ödeyemiyor sen Suriyeli vatandaşa bakkal açtırmışsın; vergisi, stopajı yok. Bu adalet mi? Sen pandemide kendi vatandaşına yardım etmiyorsun, onlara her türlü yardım yapılıyor. CHP iktidarı artık bir zorunluluk Türkiye için. Biz Suriye’de barışın huzurun tekrar tesis edilmesi için garanti veriyoruz. Ucuz iş gücü olarak düşünmek insani değil. Kendi insanımız işsiz… Alın terinin bedeli verilmeli işçinin. Biz iktidara geldiğimizde işsizlerimiz kendi coğrafyasında istihdam edilecek ve sosyal sorundan kurtulacağız. Ülkeler işçi bulamadıkları zaman iş gücü ithal ederler. Bunların da kuralı kaidesi vardır. Muz cumhuriyeti değil ki burası.

Afganistan’dan geliyorlar; niye geliyorlar? Sınır bu kadar kolay geçiliyor mu? Kadın kız değerlendirmesine de katılmıyorum, adam geliyor karısını kızını da getirecek. Yüzde 90 çocukları da gelecek bunların. Gelip yaşam alanı kurup, yavaş yavaş ailelerini de getirecekler. Sorun bunların geliş düzeni. Gelirken bir kayıtları tutulmuyor. Nasıl geçiyorsun? Bunlarla beraber terörist de geçer. 10’lu yaşlarındaki kaçakçılar bombalandı bu ülkede. O zaman sınır sınırdı da şu an değil mi. Eril bir söylem değil bu ‘Sınır namustur’ kavramı. Cinsiyetçi yaklaşım değil. Korunması gereken bir değerdir” dedi.