PKK’nın kendini fesih ettiği ve silahları bırakacağını duyurduğu kongrede yayınlanan bildiride, “PKK adıyla faaliyetlerimizi durduruyoruz” diye bir ifade vardı. Yani, artık dönemini tamamlamış bir örgüt ve mücadele yöntemi terk ediliyor.

PKK, kırk yılı aşkın silahlı mücadelesi döneminde çeşitli dönüşümler yaşadı elbette. Çünkü bu sürede hem ülkede hem de dünyada önemli dönüşümler ortaya çıkıyordu... Nitekim yola Marksist-Leninist ideoloji rehberliğinde başlayan PKK, Kürdistan İşçi Partisi adını almıştı. Kendine bayrak sembolü olarak da orak - çekiç sembollerini seçmişti.

Ancak zaman içinde ideolojik değişime uğradığı gibi, bayrağındaki orak - çekici de iptal etti. Ortadoğu’daki rejim krizleri ve ABD-İsrail ittifakı, PKK’nın Türkiye sınırları dışında daha güçlü örgütlenmelere gitmesini sağladı.

Irak’tan sonra, Suriye’de kurulmakta olan Kürt devletinin de en etkili gücü PKK ve Öcalan haline geldi... Şimdi bu aşamada Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile karşı karşıya gelmemek ya da gerilim yaşamamak avantajlı bir konumdu.

Silah bırakmak tek başına barışı sağlamaz. Yine de silahlı çözümden iyidir elbette.

Bu barış süreci, Öcalan, Bahçeli ve gönülsüz gibi gözüken Erdoğan arasındaki görüşmeler aracılığıyla sürüyor. Bu sürecin aniden hızlanmasını açıklamak için iki ana görüş ortaya çıktı. Biri Erdoğan rejiminin devamını sağlamak, diğeri ise ABD-İsrail’in bölgeye müdahalesinden en az zararla kurtulmak. İkisi de çeşitli düzeylerde faktör olarak görülebilir tabii.

Oysa kamuoyuna iktidar temsilcileri ve basını süreci, Türk ve Kürt kardeşliğini yeniden tesis etmek, analar ağlamasın ile terörsüz Türkiye şeklinde tanımlamayı tercih etti. Bunların hepsi iyi de neden 23 yıldır beklendi sorusu karşılık bulamıyor. Hadi AKP iktidarının ilk yıllarında henüz ordu ve mahkemeler Erdoğan’a bağlı değildi ama son 15 yılı bile düşünsek, neden bu kadar asker, polis, Kürt genci ve siviller öldü?

Binlerce insanın ölmesi neden beklendi?

Neden beklendiğine verilecek yanıtlar ve şimdi neden özellikle Bahçeli ile sürecin başlaması çok anlamlı tabii ki... Bahçeli’nin önayak olmasıyla milliyetçi tepkilerin etkisizleşeceği düşünülmüş olabilir. Kısa bir süre önce “DEM kapatılsın, DEM’i kapatmayan Anayasa Mahkemesi kapatılsın” diyen Bahçeli’nin bir anda Apo’cu olması basit bir olay olmasa gerek.

Kapalı kapılar ardında “Barış” olur mu? Sadece PKK ve Cumhur İttifakının mutabakatı ile “Barış” olur mu? Olur, ama eğreti olur. Olur, ama toplumsal mutabakatı eksik kalır.

Parlamentonun ve CHP’nin dışta bırakıldığı bir barış, ne kadar sağlam olabilir. PKK bildirgesinde, DEM’li siyasetçilerin dilinde ısrarlı bir şekilde, rövanşist sözler tercih ediliyor. Cumhuriyet ve modernleşme projesi sadece Kürt meselesine indirgenerek, barıştan çok hesaplaşma dili tercih ediliyor.

Cumhuriyet radikal bir proje olarak hayata geçti. Bir imparatorluk bakiyesinden ve modernleşemeyen bir coğrafyada yurttaşlık denemesi yapıldı. Ama bu da uygulamada birçok sorunu içinde barındırdı elbette.

Bu konuda az mesafe de alınmadı doğrusu. Ama tabii ki, 100 yıl öncesinin ulus devleti ve modernleşme anlayışı bugünkü insan haklarını karşılayamaz. Ancak “Demokratik Cumhuriyet” vurgusu ile bunca reform ve kazanım yok sayılmakla kalmıyor, adeta bir şeytanlaştırma ifadeleri öne çıkıyor.

Evet, Cumhuriyet, demokratikleşmeli ve kendini düzeltmelidir. Zaman zaman da bunu yapmıştır. Örneğin 1961 Anayasası, kuruluşa göre ciddi bir yenileşmedir. Güçlerin ayrılığına geçiş, sendika ve grev haklarının güvence altına alınması gibi önemli yenilikler getirmiştir.

Cumhuriyet’in dinamik değil de donuk bir tarzda algılanması, hem onun fanatikleri hem de radikal karşıtlarının ortak noktasıdır. Cumhuriyet’in kendini giderek ve çağın gereklerine göre dönüştürmesi gereklidir. Bu dinamizm Cumhuriyet sayesinde mümkündür ama İslamcı otokratik rejimlerin böyle bir şansı yoktur.

Demokratik Cumhuriyet’in içinin doldurulması sırasında Cumhuriyetçi bir demokrasi mi yoksa cemaatçi/toplulukçu bir demokrasi peşinde mi olacağız sorusu önemli. Çünkü Tekçi Cumhuriyet kadar, Cemaatçi Demokrasi’nin de çoğulculuk bakımından ciddi açmazları bulunmaktadır.