An itibarıyla...

48 saat sonra...

Bir yaşını daha eskitecek ve tam da...

Bayram sabahı...

(Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı)

71 yaşını geride bırakıp...

72’ye “Merhaba” demeye hazırlanıyor...

İflah olmaz bir “boğa burcu” kadını...

Sakin... Sabırlı... İstekli... Süslenmeyi seven... Yemek yerken kendini kaybeden... Asla “acele” etmeyen... Paraya aşık... Her defasında “telaş yok” diyen... İlle de konforlu yaşayanlar... Hep onlardır...

***

Bunların hepsi yakışıyor Nükhet Duru’ya...

Hatta daha fazlası...

***

Hayatın…

Gümüş tepsilerde sunduğu…

Unutulmaz acıları da yaşamış…

Güzelliklerle dolu…

Rüya gibi hayatları geride bırakırken...

Artık dingin ve…

Başını dinliyor…

Müzikte…

Bu gün…

Türkiye'nin “gelmiş geçmiş en iyi” beş yorumcusu…

Arasında yer alıyorsa…

Müzisyen deyimiyle…

O “gırtlak” bi'daha zor gelir…

***

Niğde'nin Bor İlçesi'nden İstanbul'a göç eden ailenin…

İstanbul'da gözlerini dünyaya açan…

Dünya tatlısı “o esmer güzeli” kızları ilk darbeyi…

11 yaşında yedi!

Annesiyle babası boşanınca…

Üzüntüden felç oldu…

Bir yıl boyunca hiç konuşamadı…

Yıllar sonra o günleri anlatırken gözyaşlarına engel olamıyordu:

“Doktorlar (Yürümemesi için hiç bir neden yok) diyorlardı ama yürüyemiyordum işte… Sonra bir gün tüm sıkıntılarımdan arındım, hayata bağlanmaya, kahkaha atmaya karar verdim…”

***

Çocukken çok süslüydü…

Saten düşes önlükler, dantel yakalarla okula giderdi…

Kandilli Kız Lisesi'nden mezun oldu…

Sesinin güzel olduğunun farkındaydı…

Takvimler yaprakları 1971 yazını gösterirken…

İstanbul Bakırköy'deki Florya Deniz Kulübü'nde…

İlk kez şarkı söylediğinde…

(Henüz 17 yaşında...)

Ortalık alkıştan kırıldı…

O artık yıldırım hızıyla şöhrete koşmaya hazır bir “yıldız”dı…

İlk plağı “51 yıl önce” piyasaya çıktı…

Altın Plak onurunu ise…

“Beni Benimle Bırak ve Vız Gelir” 33'lüğü ile yaşadı…

***

Dostlarının seslenişiyle…

“Nünüş”

Türkiye'nin en özel kadın sesi Nükhet Duru

Hayatın zorluklarına asla “pes” demeyen…

Her yaşında doruklardaki yerine koruyan...

Tek sanatçı olarak anılıyor hala…

O'nun…

Şimdi kulaklarını çınlatma zamanıdır…

***

Mübalağasız iki nesil…

O'nun “buğulu sesiyle” can verdiği şarkılarla büyüdü…

Yalnız hafif müzik yapmadı…

80'li yıllarda klasik Türk müziği eserleri de yorumladı…

Assolist oldu!

Müzikal oyunların ve kabarelerin…

Parlayan yıldızı olarak tarihe geçti…

O'nu…

“Saz mı Caz mı?”da…

“Kan ve Gül”de…

“Cahide: Bu Bir Efsane”de...

İzlemediyseniz; çok yazık…

Hala…

“Ben Sana Vurgunum”u…

O'ndan daha anlamlı kimseler söyleyemez…

Şarkıları kadar…

Neşesi ve danslarıyla da hafızalara kazındı…

***

Bir röportajda…

Dünkü Nükhet ile bugünkü Nükhet'i…

Şöyle tarif ediyor esmer güzeli ünlü yıldız:

“Bir dönem çok duvarları olan, gergin bir kadındım... Sonra kendimi koruyabilmeyi öğrendim, rahatladım... Ünümü kazandım, inanırlığım olunca daha sıcakkanlı birine döndüm… Sahnede pişip ülkenin en büyük müzisyenlerinden dersler aldım… Bilmediklerimin yaşayarak, okuyarak öğrendim, kendime çok emek verdim…”

***

Sonra…

Aynı röportajda…

Neden kendisine lokum gibi” dediklerini anlattı:

“Evet, kurtlar sofrasında bir türlü el sürülemeyen bir lokumdum ama çok akıllıydım, karşımdakinin niyetini bakışından anlar, hemen kaçardım…”

***

18 yaşında MS geçirdi…

(Merkezi sinir sistemi hastalığı…)

Uzun süre yürüyemedi…

Ölümden döndü…

***

En çok neye kızıyor biliyor musunuz?

“Nükhet, cilveli bir sanatçıdır!” diyenlere…

Cevap hazır Nünüş'te:

“Ben cilveli değil, sevecenim… O sevecenlik bazı insanlara cilve gibi geliyor…”

***

Eskimeyen En Güzel Eski Yıldız... Foto2 Nükhet Duru Yazinin İçi̇ne Sonlara Doğru...

Nükhet Duru, iki kez nikah masasına oturdu…

1987'de Dikran Masis ile dünya evine girdi…

Cem adında bir oğulları oldu…

O çocuk şimdi 34 yaşında…

Nünüş'ün ikinci izdivacı Özalp Birol'la oldu…

Güzel sanatçının iki evliliği de ancak dörder yıl sürebildi…

Ancaaaak…

Hayatında derin iz bırakan bir erkeği hiç unutamadı…

O isim…

Hürriyet gazetesinin kurucusu Sedat Simavî'nin oğlu…

Büyük patron Erol Simavî'den başkası değildi…

İşte, 20 yıl süren…

O aşkı anlatıyor Nükhet Duru:

“Ben çocuk gibi aşık olmuştum Erol Bey'e… 21-22 yaşlarımdaydım… Aylarca peşimden geldi… Kırmızı sevdiğimi bilirdi, kırmızı jelatin içinde yakut yüzük gönderirdi… Bana hediye vermek için canı çıkardı... İnsan ayırmadan davranışına şahit oldukça onu kanatlarımın altına aldım... İçkiyi bıraktırdım, kilo verdirdim… Çok sevmiştim... Tabii ki, gizlemek istemezdim ama o dönemde kimse kimsenin sırrını ortaya koymazdı... Müzik sektörü biliyordu... İlk büyük aşkım...”

O muhteşem ses…

Daha sonra müzik yapımcısı Mehmet Teoman ve…

Müzisyen Doğan Canku ile birliktelikler yaşadı…

***

Eski şarkılarını çok seviyor…

O'na sorarsanız…

Eski şarkıların duygu yükü daha fazlaydı…

Belki de tek sebep bu…

Aslında…

Nükhet Duru hiç de haksız değil…

***

Bitiriyoruz…

Müzik aleminde…

Yeşilçam'da olduğu gibi…

“Pop Müziği'nin Dört Yapraklı Yoncası”ndan söz ederken…

“Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer ve Nükhet Duru” adları sıralanır…

Bu sıralamaya itiraz ediyor Nükhet Duru…

Ve diyor ki:

“Çünkü Ajda bizden çok evvel... İlkokul beşinci sınıftayken, (Biraz büyüyünce ben de Ajda'nın yolundan gideceğim) derdim…”

İlahi Nünüş…

Bundan güzel espri olur mu?

Haklı, bu kız…

Hayat, gülünce çok daha güzel…

Nokta…

Hamiş: “Mahmure şarkısını Ata Demirer'le seslendirdi; mutlaka dinlemelisiniz…”

Sonsöz: “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma göremediklerinde ara… İçidir hakikatin resmi, dışı sadece manzara… / Hz. Mevlana…”