Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan...

10 gün önce İzmir’de şöyle demişti:

“Yağmur çiselese İzmir'i su basıyor...

Altyapı deseniz hiç mevcut değil ki üzerinde konuşasınız...

Kötü kokudan yanına yaklaşılmayan İzmir...

Tarihinin en karanlık, en perişan devrini yaşıyor...

Buna rağmen kıllarını kıpırdatmıyorlar...

Ülkenin en pahalı suyunu İzmirliler’e içirirler...

Kötü yönetimden dolayı işçi maaşlarını ödeyemedikleri için...

Temel hizmetler bile aksıyor...

Eski ve yeni başkanların...

Şehre zerre faydası olmayan kavgaları ayyuka çıkıyor...

Velhasıl neresinden tutsanız elinizde kalan bir İzmir...

Bu tabloyu değiştirmek boynumuzun borcudur...

Tabii, önce İzmirliler’i ikna etmemiz gerekiyor...”

***

Üç gün önce de...

Bu kez çok sevdiği...

Bi’zamanlar belediye başkanı olarak yönettiği İstanbul’dan...

Özellikle de gençlere seslendi:

“Unutmayın gençler; 2028'den sonra yeni bir İstanbul, yeni bir Türkiye inşa edeceğiz...”

Hemen ardından...

Hedefe...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu koydu:

Bizim icraatlarımızın ulaştığı yere, senin hayallerin ulaşamaz Ekrem...”

***

Önce İzmir...

Ardından İstanbul...

Neden?

Geleceğiz oraya...

Ancak...

Sayın Cumhurbaşkanının...

Satır aralarında bıraktığı önemli bir “iz” var...

Özellikle gençlerin gözlerinin içine bakarak diyor ki Erdoğan:

“Gençler unutmayın... 2028’den sonra yeni bir İstanbul, yeni bir Türkiye inşa edeceğiz...”

Sayın Cumhurbaşkanı’nın verdiği tarih...

Aslında şaşırtıcı değil...

Çünkü...

Şu sıralarda...

Ağızlarda çok dolaştırılan “erken genel seçim” muhabbetini...

Halk diliyle...

“Unutun, gitsin...” anlamındadır...

Daha açık hali...

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan...

“7 Mayıs 2028” tarihinde yapılacak seçimleri işaret ediyor...

Belki de devam etmek istiyor; kimbilir!

Mesela...

Şu ifadesi de hayli dikkat çekiciydi:

“Son nefesime kadar AK Parti’nin millete, memlekete ve insanlığa hizmet mücadelesinde yer almanın haklı gururunu yaşayacağım...”

...Ve satır aralarından çarpıcı kararlılık sinyali:

“Kapatma davalarını, muhtıraları, gece yarısı bildirilerini nasıl püskürttüysek, engelleri, yasakları nasıl ortadan kaldırdıysak; çok daha fazlasını birlikte başaracağız... 27 Nisan’da, 15 Temmuz darbe girişimlerinde ekmeğini yedikleri bu devlete ihanet edenlerin yakasına nasıl yapıştıysak, mağdurların sesini hem ülkemizde hem de dünyada nasıl duyurduysak, 22 buçuk yıldır Türkiye’yi başarıdan başarıya nasıl koşturduysak...”

***

Erken Seçimi Unutun Mesajı.. Erdoğan Ile Imamoğlu... Foto 2.. Yazinin İçi̇ne Sonlara Doğru...

Önemli bir ayrıntı daha...

Sayın Cumhurbaşkanı, neden?

Özellikle İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sesleniyor:

Aynen şöyle olduğu gibi:

“Neymiş bizim 23 yılda yapamadığımızı, beş yılda yapmışlar... Böyle bir şey gördünüz mü? Ey Ekrem Efendi, sen bunları delillendir, ispat et, bak bakalım Erdoğan ne yapıyor? Bizim icraatlarımızın ulaştığı yere senin hayallerin bile ulaşamaz Ekrem...” 

***

Bundan sonra ne olacak?

Ve...

Hepsinden önemlisi neden ısrarla İstanbul ve “Yedi Tepeli Kentin” Başkanı İmamoğlu’na dokundurmalar?

***

Bitiriyoruz:

Ömrünün 50 yılını CHP”ye vermiş…

Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan...

Partisinin İstanbul Kongresi’den neden bu mesajları verdi?

O sözler...

Muhalefete...

“Erken Seçimi unutun!” anlamına mı geliyor?

Söz, Sayın Baratalı’da:

“Sayın Erdoğan için İstanbul çok önemli... Doğup, büyüdüğü, belediye başkanlığı yaptığı kent... Tartışılmaz bir İstanbul sevdası var... Ne var ki; bu kentte iki yerel seçimde üç defa İmamoğlu’na yenildi... Büyük bir hüsran yaşadı... Bundan bir türlü kurtulamıyor... Kendi ifadesiyle “İstanbul’a alan Türkiye’yi alır...” demişti... Nitekim, 31 Mart seçimlerinde Türkiye de alındı... Bu üç seçimin galibi  İmamoğlu’nun, siyasi yolculuğunun Cumhurbaşkanlığı’na dayandığını görüyoruz... Tıpkı, kendi siyasi yolculuğu gibi... İmamoğlu’nun önünün kesilmesi çabaları devam ediyor... Önce “ahmak davası”, sonra 17 yıl hapis ve siyasi yasaklar getiren davalar... İmamoğlu’nun her sözü için ağzından çıkar çıkmaz dava açılıyor... İmamoğlu, iktidar için korkulan rüya... Kendi rotasında yürüyor; mağdur edebiyatını iyi oynuyor... Partinin genel başkanı gibi Cumhurbaşkanına muhalefet yapıyor... Davalar O’nu durduramıyor... Mağdur edebiyatı O’na yarıyor; bi’zamanlar Erdoğan’a yaradığı gibi... Nitekim, partisinin İstanbul kongresinde O’nu muhatap alarak ismiyle (Ekrem) hitap etti.... Bu bile yarışta İmamoğlu’na güç kattı... Artık Ekrem İmamoğlu’nu, parti genel başkanı olarak kabul ediyor... Sayın Cumhurbaşkanı son genel seçimde bir daha aday olmayacağını açıklamıştı... “Bu son seçimimdir!” sözlerinin ardından bu kararından vazgeçip dördüncü kez aday olacağını Diyarbakır’da İbrahim Tatlıses aracılığı ile İstanbul Kongresi’nde de kendisi ifade etti... Fakat bu adaylık isteğinin önünde Anayasal engel var... Bu engeli aşmanın iki yolundan biri “Anayasa değişikliği” ile sınırsız adaylık yolunun açılması... Bunun için TBMM’de 360 milletvekilinin oyu ve referandum veya 400 milletvekilinin oluru ile referandumsuz Anayasa değişikliği... İkincisi TBMM’nin seçim kararı alması... Bu ikinci yol, Erdoğan için daha rahat bir yol... İstenen sayı cumhur ittifakı, DEM ve bağımsız milletvekilleri ile bulunabilir... Hatta erken genel seçime ana muhalefet partisi bile bazı şartlarla “evet” diyebilir...

Erken genel seçim için iktidar partisinde şartlar uygun mu? Sayın Erdoğan’ın kendi söylemlerine bakarsak uygun değil... Sayın Cumhurbaşkanı, “Oylarımız istediğimiz düzeyde değil, evlere giremiyoruz” diyor... Kadın oyları desteğinin kaybettiklerini söylüyor... Onun için 2028 yılını dillendiriyor... Anketler, sokak, çarşı - pazar, geçim sıkıntısı ve yoksulluk ortada...  Can yoldaşları bile toplumsal muhalefetin çok arttığını, tedbir alınması gerektiğini öğütlüyor... Enflasyon zam üstüne zam yapıyor memur ve emekli maaşları için kasım ayında başlayarak aralık’ta “bir”lere düşen enflasyon nedense şahlanarak ocak ayında “beş”lere yükseldi... İşte bu sebeplerle Sayın Erdoğan, 2028 hedefini ortaya koyuyor...  Diğer taraftan da “Yeni İstanbul – Yeni Türkiye” hedefini ortaya koydu... Oysa, Yeni Türkiye’de yürüyorduk zaten... Bu ikinci “yeni” niye? İstanbul ve Türkiye’ye hizmet etmek için 2028 yılını beklemek zorunda mıyız? Üstelik, “İstanbul’a ihanet ettik...” ifadesini Sayın Erdoğan söylemişken... Şimdi, hizmet yapılması ve 2028 hedefini beklemek için iktidarın elini tutan mı var? Hizmet etmek isteyenlere kim engel olabilir ki? Meclis’te çoğunluk var... Vesayet organları ortadan kalktı... Her türlü bürokraside hakimiyet tamam... Herkes uslandı... Uslanmayanlar bile “Apo havucu” ile hizaya geldi... O zaman yakınmaya hiç ihtiyaç yok... Aynı yağmurda ıslanarak, yola devam etmenin mazereti yok... Çünkü, hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz...

Nokta...