Erdoğan iktidarını sürdürebilmek için güç arayışında. Cumhur İttifakı, Doğu-Batı hattında çıkış arıyor. Ve biliyor ki çıkış, kurulmakta olan yeni Dünya düzeninin getirdikleriyle mütecanis olmak zorunda.

Durum böyle iken, Trump-Erdoğan görüşmesinin ve Bahçeli’nin dile getirdiği “Rus, Türk, Çin ittifakı” önerisinin hikmeti merak konusu.

Öte yanda, bir yıldır CHP’de kopan kıyametin arka planında Cumhurbaşkanlığı seçiminin olması hiç makul değil.2024 yılında başlayan tartışmanın konusu, 2028 yılında yapılacak seçim.

Bu koşullarda, Cumhurbaşkanlığı seçiminin gündem yapılması akılları karıştırıyor.

Erken seçimin olmasını sağlayacak güce sahip olmayan CHP, bu tartışmayı neden başlattı? İmamoğlu’nun erken adaylığı ne anlama geliyor?

Bu vesileyle, yerel yönetimlerde birinci olan CHP’yi hedefe koyan iktidar ne umuyor ne bulacak?

Bu soruların yanı sıra, İstanbul’dan İzmir’e uzanan inşaat sektörünün 5’li çete olarak da anılan kimi şirketleriyle içli dışlı ilişkiler, dikkat çekiyor.

İktidar-muhalefet hattında kopan kıyametin arka planında işlerin nasıl yürüdüğünü görmek için çaba harcamaya gerek yok, her şey göstere göstere yapılıyor. Siyaset piyasaya düşmüş,çıkar alışverişinin etkili aracı olmuş.

Vatandaşın gözünün içine bakarak en iyi yalan söyleyenler siyasette zirveleri tutuyor. Ve medya bu yalan rüzgarında yelkenlerini dolduruyor.

Gel gör ki yürüyen gerçek, siyasetin ufkunu çok aşıyor. Türkiye bıçak sırtında. İktidar grubunun savunduğu “İslam üst kimliği altında federasyon” fikri, Türkiye’yi üçe böldü; Cumhuriyet devrimi ardılları, İslam ardılları, Kürt hareketinin ardılları.

Bu ayrışma politikasının mimarlarından, sömürge valisi halleriyle dikkat çeken Bay Barrack, Ankara-Şam hattında mekik dokuyor.

Güçlü iç cephe böyle inşa edilecekse işimiz çok zor. Yaratılan gündem, Türkiye’nin yeni Dünya düzeninde ülke yararını gözeterek nasıl yer alacağına dair hiçbir soruya yanıt vermiyor. Muhtemelen, emperyal güçlere teslimiyet koşulları ağır basıyor.

Buradan bakınca, acı ama gerçek, AKP-CHP ekseninde oluşturulan rejimin, 23 yılda, yüzyıllık Cumhuriyet’in sonunu getirmiş olması kuvvetle muhtemel.