Siyasi gündemin önemli konularından birini de Ekrem İmamoğlu’nun üniversite yatay geçişi ile Tayyip Erdoğan’ın diplomasının kaç yıllık olduğu oluşturuyor... İki konuyla da ilgili tecrübe yaşadığım için, bu tartışmalara katkı olsun diye paylaşayım dedim.

Üniversite öğrencilik hayatıma Erzurum Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümünde başladım. Ama çok acemice ve düşünülmeden yapılmış bir tercihti. Üstelik ben öğrenciliğe başlayınca Erzurum olağanüstü bir döneme girmişti. Maraş Katliamı sonrası Erzurum’da tedirginliğim arttı.

Ben kayıt yaptırmadan Ecevit Hükümeti’nin kararı ile Atatürk Üniversitesi’nden solcu öğrenci ve öğretim üyeleri toplu halde Ege Üniversitesi’ne aktarılmıştı. Dolayısıyla o günkü radikal siyasi ortam içinde adeta yalnız kalmıştım.

Nakil için uğraştım ama bir dönemi bile tamamlayamadığım için, nakil koşulu olan o ana kadarki bütün derslerden başarılı olma koşulunu yerine getiremiyordum. Dolayısıyla yatay geçiş yapamadım.

Daha sonra tekrar üniversite sınavına katılarak Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü’ne girdim. 1982 yılında YÖK’ün kararları ile üniversitelerin yapısında çok ciddi değişiklikler yapıldı.

Bu nedenle Sosyal Bilimler Fakültesi’nde başlayan lisans eğitimim Edebiyat Fakültesi’nde sona erdi. Benden iki yıl önce mezun olan arkadaşlarımız Sosyal Bilimler Fakültesi’nden mezun oldular biz Edebiyat Fakültesi’nden.

Erdoğan’ın yıllar önce Marmara Üniversitesi’nde yaptığı konuşmadan anlıyoruz ki, kendisi meslek yüksekokuluna girmiş ve epey yıl süre sonra, 1981’de mezun olmuş. Yani diploması meslek yüksekokuluna ait. Ama bir yıl sonra bu okul, o yıl kurulan Marmara Üniversitesi’ne bağlanmış. Yani 1982’de.

Ama ne olursa olsun, diploması Marmara Üniversitesi diploması olamaz. 1981 yılı diplomasını Marmara Üniversitesi veremez çünkü henüz kurulmamış. Peki, kaybetse bu belgeyi kim verecek? Marmara üniversitesi ama yüksekokul diye. 1981 formatında.

Şimdi kendi örneğimi vereyim. On küsur yıl önce bir belediye başkan aday adaylığı başvurusu yapmaya kalktım. Uzun zamandır bu kadar ahmakça şeyleri ben nasıl yaptım diyorum ama kendime ahmak davası açma olanağım da yok ne yazık ki. Çünkü davalı da davacı da ben.

Diploma lazım ya. Diploma yok. Hayır okul ve okul arkadaşları var. Zaten öğretim üyesiydim uzun yıllardır.

Evde diploma, tapu ve diğer hiçbir evrak ortada yok. Kısa bir süre önce eski eşyacıya salondaki mobilyaları vermiştik. Meğer taşırken o telaş içinde bir çekmeceyi boşaltmamışız. Hemen eski eşyacıya gittim. Biraz zorlandık ama sattığı kişinin telefonunu bulduk.

Balçova’da bir taksici. Durumu anlattım. “Abi onları anneannem sobada yakmış” demez mi? Haydi buyurun bakalım. Diploma yandı, kül oldu.

Hemen üniversiteye başvurdum. Diploma bir daha çıkmaz, ama onun yerine geçen “DUPLİKATE” verilir dediler. Yani kopyası.

Açıklamalardan da anlıyoruz ki, Erdoğan’ın da diploması yanmış ve Marmara Üniversitesi yenisini vermiş başvuru için. Yine Erdoğan’ın sözlerinden anlıyoruz ki, öğrencilik yıllarında okul arkadaşı olan rektör imzalamış diplomayı.

İşte öyle olmuyor maalesef. Hiç kimse okul arkadaşının imzası ile diploma alamaz. Alırsa ne alır DUPLİKATE. Yani kopyasını. Kendi duplikate diplomamdan biliyorum. Bu belgenin önünde mezun olduğum yılın Rektörü (Prof. Dr. Refet Saygılı) ve Enstitü Müdürünün (Prof. Dr. İsmail Aka) adı var ama imzaları yok. Çünkü görevden değiller ama esas diplomada onların imzaları vardı.

Yeni Rektör (Prof. Dr. Candeğer Yılmaz) ve Enstitü Müdürü ( Prof. Dr. İlhan Kayan) bu belgenin geçerli olduğunu onaylamak için kopya diplomanın arkasındaki kurum mührü ile imzalamışlardı.

Buradan hareketle, usulü dikkate aldığımızda Erdoğan’ın esas diploması 1981 de imzalandığına göre, yenisini çıkarırken bu diploma Marmara Üniversitesinin diploması olmaz. Yine aynı şekilde yüksekokul diploması da fakülte diplomasına dönüşemez.

Başka bir açıklaması var mı bilmiyorum, buradaki yorumu Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi’nde konuyla ilgili yaptığı konuşmaya dayandırıyorum.