Dolar yükselseydi sesleri çıkmayacaktı.

Geçtiğimiz yüzyılın iktidar belirleyen “baronları” yeniden sahne aldılar.

Özlemişlerdir.

Epeydir suskundular. Fırsat bu fırsat deyip gündeme düştüler.

Ya da…

Birileri kulaklarına bir şeyler fısıldadı... Kim bilir, göreceğiz!

***

Sicilleri belli olunca bu “baron”taifesini çözümlemek de çok kolay oluyor.

TÜSİAD için “Türkiye’nin Örgütlü Büyük Baron Cuntası”  dersek hiç de yanılmayız.

Kurulduğu 1971 yılından bu yana istekli olduğu “toplumsal dönüşüm” hedeflerinden sapmaksızın, hükümetler deviren, darbeleri destekleyen ve muhtıralara yeşil ışık yakan bu komita pek de mahir.

Batıcı bir şemsiye altında kapitalist fikir ve eylem zorunluluğu olan bu örgütün serencamına baktığınızda ilk dikkatinizi çeken dönem de 1973seçimleridir.

Öyle ki seçim öncesinde ekonomik olarak özel sektörden yana olan AP’yi değil de Sosyal Demokrat hatta Sosyalist söylemleri bile kullanan CHP’yi desteklemesi TÜSİAD’ın asıl nerede konumlandığını açıkça göstermektedir.

Hele hele seçimden sonra kurulan CHP-MSP koalisyonuna karşı çıkması, daha sonra da AP iktidarına karşı takındığı açık tavır da son derece dikkat çekicidir.

Yetmişli yılların sonlarına doğru yükselen MHP ve Türk Milliyetçiliğinin önü kesmek amacıyla yapılan 1980 Darbesini destekleyen TÜSİAD bir nevi;“her askeri darbenin ardında gizlenen sivil kompradorlar kadrosu”olarak tarihe geçmiştir.

Unutmayalım…

Aynı TÜSİAD, MHP’nin hükümet ortağı olduğu 57. Hükümet döneminde de “sahibinin sesini çokça çıkarmış” bilhassa Lider Devlet Bahçeli tarafından defalarca sigaya çekilmişti!

***

Türkiye’yi İMF, Dünya Bankası ve İngiliz Tefecilerinin sıcak parasına mahkûm eden ve bu mahkûmiyetten doğan sıcak parayı da kasasına koyma konusunda her zaman başarılı olan “baronlar” niye yeniden ses yükselti acaba?

Oysa bilhassa 2016 Hain FETÖ-CİA Darbe girişiminden sonra dostlar alış verişte görsün kıvamında açıklamalar haricinde hiç sesleri çıkmıyordu.

Hatta Emperyalist Sermayenin temsilcisi Osman Kavala’nın derdest edilip hüküm giymesine bile “eh şöyle böyle” itiraz etmişlerdi.

Sözüm ona hürriyet ve demokrasi yanlısı olduğunu savunan lakin darbeleri desteklemekten ve muhtıraları alkışlamaktan da kaçınmayan “Örgütlü Sermayedarlar”yeni planın neresinde olabilirler sizce?

Uzun süren sessizliklerini neden şimdi bozdular dersiniz?

TÜSİAD’ı tekrar “sahibinin sesi” görevine çağıran acaba nedir, nedir?

Çayda kahvaltıda yenir. Dış müdahale deyince akla, hemen onun adı gelir!...

***

Bu cüretin arkasında Türkiye’nin engel tanımayan Milli Savunma atılımları olabilir mi?

Mesela Ortadoğu’daki ve bilhassa Suriye’deki Türkiye etkisi…

Türk Devletleri Teşkilatı’nın potansiyel ekonomik-manevi gücü…

Lider Devlet Bahçeli’nin Türk Milleti ile buluşarak kurduğu “güçlü iç cephe”…

Sonra Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Asya ziyaretlerinden elde ettiği başarılar…

Veya Batının CHP ve İmamoğlu Operasyonuna destek olmak için hükümeti yıpratma planı?...

Dedik ya göreceğiz…

***

Fakat artık karşılarında geçtiğimiz yüzyılın zayıf hükümetleri; sus pus olan Ecevit’i, çaresiz kalan Erbakan’ı ve şapkasını alıp giden Demirel hükümetleri yok…

Şimdi karşılarında güçlü bir irade var. Cumhur İttifakı var!…

*** 

Baronların sesine karşılık verenleri de bir çırpıda görmek mümkün.

Biz kabaca muhalefet diyelim, siz CHP, DEVA, İP, ZP ve GP olarak anlayın.

İlk el sallayan onlar olunca bizim de aklımıza yeni senaryonun hayli kalabalık oyuncu kadrosu olduğu geliyor…

Göreceğiz demiştik ya hani… Evet, pek yakında tekmili birden bu sinemada… Hep beraber izleyeceğiz.

***

Bu sermaye cuntasını gördükçe “Ah Küçük Efendi, Ah Kara Kemal” diyor insan…