‘‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir...’’ ATATÜRK ( 6-12 Mart 1930 Antalya Askeri Tatbikatı)

***

Devlet Bey siyasetimizin ana caddesine çıktığı 1997 yılından bu yana Türkiye için hep belirleyici, önleyici ve koruyucu bir iradeyi ortaya koyuyor.

Söylediği her sözün veya siyasi adımının etrafına insanları toplayabiliyor.

O’nun söylediklerine herkes kulak veriyor, akıl yürütüyor; tartışıyor ve değerlendiriyor…

Söylemleri, eylemleri ve politikalarıyla her zaman dikkat çekti Devlet Bey…

Lideri olduğu Hareket’in gücü ve prestiji; etki alanı ve caydırıcılığı Türkiye sınırlarını aştığından dolayı uluslar-arası alanda da durum böyle…

***

Milliyetçi-Ülkücü Hareket için bir değerlendirmede bulunursak, MHP’nin bir “Lider Hareketi” olduğunu söyleyelim… Başbuğ Türkeş’ten sonra Devlet Bey’e de duyulan sınırsız sevgi de zaten bunun ispatıdır…

ALDANMAZ’IN YAZISI

Genel Yayın Yönetmenimiz Sayın Ender Aldanmaz’ın dün neşrettiği “KKTC-Rusya/Çin Ekseni Tartışmalar…” başlıklı yazısı son derece dikkat çekici…

Sayın Aldanmaz’ın son derece nazik ve seviyeli tespitleri üzerine kurguladığı yazısı ile ilgili bazı eleştirilerimi ve bilgilerimi bu vesile ile paylaşmak istiyorum…

***

İlk olarak, “Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milliyetçilerinin inanç hareketidir”… diyerek söze başlamalıyım. Zira bu sözde MHP, öncelikle iktidar olmayı düşünür. Sadece iktidara gelmek için siyaset yapar gibi anlam yoktur!

MHP’nin dolayısıyla Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in birinci önceliği Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Milletinin varlığı, birliği, dirliği ve bekasıdır!

Partinin kuruluşu ve mevcudiyeti bu temel üzerine oturur. Demokratik yollarla milletimiz,“iktidar ol,” dediğinde de MHP, yine aynı inç ve ilklerle milli vazifesini yerine getirir.

MHP öncelikleri, inançları, savları ve hedefleriyle “Türk Milletini ve Devletini Merkeze alır”…

Ne tekim… Devlet Bey, benim de katıldığım bir toplantıda bizlere şu emir-ifadelerini kullanmıştır.“Parçalanmış, zaafa uğramış bir Türkiye’de iktidar olmak; belediye başkanı olmak, meclis üyesi olmak zilletin ta kendisidir. Bizim Ülkümüz bir şey olmak değildir! Önce ülkemiz ve milletimizdir. Cumhuriyetimiz ve mukaddesatımızdır”…

Yine kendileri bir televizyon programında, MHP’yi Ülkücü Hareketi tanımadan çıplak gözle değerlendirmeye çalışanlara; “Milliyetçi Hareket Partisini anlamak çok zor, Anlatmak daha zor, yorumlamak ise neredeyse imkânsızdır”… İfadelerini kullanmıştır.

Evet, MHP’yi diğerleriyle; diğer siyasi partilerle ölçmeye kalkmak, onlarla karşılaştırmak yukarıda söylediğimiz ilkler ve inançlar sebebiyle mümkün değildir.

***

Bu minvalde… Sayın Aldanmaz bahsetmemiş olsa da, dünyanın, coğrafyamızın, sınırlarımızın ve bilhassa Ortadoğu’nun bir savaş alanı olduğunu, on yıldır da büyük sorunlar yaşandığını şuraya koyalım…

Türkiye’nin bu noktada hedefte olduğunu-olabileceğini de yazalım…

Asya-Uzak Doğu-Doğu Akdeniz-Boğazlar- İnanç Merkezleri ve Türk Devletleri dediğinizde de bu yolların kesişme noktasında Türkiye’nin olduğunu da başa oturtalım…

El kadar İsrail’in inançları için nasıl vahşileştiğini, soykırım yaptığını adice köpekleştiğini de unutmayalım!

***

Bütün bunlar ortadayken varlığını Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlayan Türk Milliyetçisi bir hareketin lideri olsanız siz ne yapardınız?

1) Türkiye’nin varlık birlik ve BEKA meselesini herşeyin üstünde ve önünde tutardınız…

2) Var olabilecek düşman saldırılarına karşı Milletimiz içindeki birliği güçlendirmek, “İç Cephe tahkimini” sağlamak için hiç kimsenin bu güne kadar yapmadığını yapar, milli kavuşmayı ve buluşmayı sağlardınız!

3) Onların dediğini der (!!!) ama “Taviz ve Pazarlık” yapmayacağınızı da celadetle vurgulardınız!

4) Böylece bitmesi gereken teröre içerideki bizim Kürtlerin desteğini keserdiniz!

5) Yine yüzyıllarıdır süren Alevi-Sünni ayrılığını da kendi iradenizi ve gönlünüzü ortaya koyarak muhteşem bir kucaklaşmaya çevirirdiniz!

6) Tabii ki bütün Emperyalist Dünya o yukarıda bahsettiğim Türkiye merkezli bölgeye, yani bizim bölgemize vahşice yöneldiğinde hiçbir işe yaramayan NATO ve BM’ye alternatif TRÇ’yi korkusuzca önerirdiniz!

7) İsrail’in zaten ilgisinin olduğunu çok iyi bildiğiniz KKTC’ye dikkat kesilir. Son seçim sonuçlarının kötüye evrilmesini önlemek için de gerekeni söyler ve gerekeni büyük bir ciddiyet ve kararlılıkla yapardınız!

Hayır, biz bunları yapmazdık derseniz? O zaman siz;

1) Atatürk’ü tanımamışsınız, Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında değilsiniz demektir!

2) Türkiye bölünsün gitsin,

3) Türkiye saldırıya açık olsun diyorsunuz demektir…

Sonuçta Sayın Devlet Bahçeli, ne yaparsa Atatürk, Cumhuriyet, Vatan, Millet, Devlet, Türk Dünyası ve Mukaddesatımızın muhafazası-bekası için yapar ve yapmaktadır!

Bu Türkiye’nin kapsayıcı gücüdür. Türkiye’nin caydırıcı etkisidir. Türklüğün iradesidir. Herkes bundan faydalanmalıdır.

Bahçeli ilk gün ne yaptıysa onu yapmaktadır. Türkeş nasıl davrandıysa öyle davranmaktadır. Hatta Atatürk neyi önemsediyse, neyi hedef gösterdiyse o hedefe kilitlenmiştir!

Emperyalistler çok hızlı fikir, eylem ve tarz değiştiriyorken… Biz, yani Devlet Bey sabit, durağan mı kalmalıdır!?

Bu sebeple Sayın Bahçeli’nin siyaset hattında bir karmaşıklık yoktur. Türkiye merkezli bir netlik vardır. Hız vardır, çok yönlülük vardır!

KKTC’nin 82 numaralı plakamızı alması mı?... Onu önce Atatürk’e bakarak cevaplayalım efendim…

Saygılar.