İZMİR - Son 10 yılda dikkat çeken konuların başında orman alanlarıyla ilgili yasal düzenlemelerin geldiğini belirten CHP İzmir Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, söz konusu düzenlemelerle ormanların ekolojik dengesinin bozulduğunu, ormanların korunması yerine ranta dönük projelerin hayata geçirilmeye çalışıldığını söyledi. Son zamanda çıkarılan yasalar da göz önüne alındığında orman alanlarında gelecek açısından kaygı verici gelişmelerin yaşandığının altını çizen Türeli orman alanlarına ilişkin düzenlemelerden olan 2-B ve diğer düzenlemelere ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu.
YASAL DÜZENLEMELER ORMAN KÖYLÜSÜNÜ MAĞDUR ETTİ
Türeli, "Kamuoyunda 2-B Yasası olarak bilinen düzenlemeyle orman vasfını yitirmiş araziler yıllardır bu toprakları ekip biçen orman köylüsüne rayiç bedelle satılmaya çalışılıyor. Orman köylüsü Türkiye’nin en yoksul kesimleri arasında yer alıyor. Orman köylüsünün ülkenin millî gelirinden aldığı pay Türkiye ortalamasının 1/10’u düzeyinde. Arazi yetersizliği, işsizlik, eğitimsizlik, zor çalışma koşulların yanı sıra tarım ve hayvancılığa yeterli desteğin verilmemesi gibi sorunlar orman köylüsünü yoksullukta âdeta bir kısır döngü içine sokmuştur. Bununla birlikte, çıkarılan kanunun adında orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi ibaresi de olmasına rağmen orman köylülerinin yaşamlarının iyileştirilemediğini görüyoruz. Buna ilaveten, orman vasfını yitirmiş arazilerin satışından elde edilen gelirlerin önemli bir kısmının mevcut ormanların korunması, iyileştirilmesi ve yeni orman alanlarının oluşturulması için harcanması gerekirken, gelirlerin sadece yüzde 10’unun bu amaç için harcanacak olması AKP iktidarının bu konuya olan eksik ve yanlış yaklaşımını açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Biz CHP olarak Seçim Beyannamemizde uzun yıllardır çözüm bekleyen bu sorununun çözülmesi için kapsamlı bir öneri geliştirmiştik. Bu kapsamda, çıkarılacak bir yasa ile bu arazilerin hak sahiplerine verilmesini ve bunu yaparken de kademeli bir uygulamayı gündeme getirmiştik. Bu kapsamda, 2-B arazilerinin üzerinde yaşayan ve araziyi ekip biçen orman köylüsüne bedava verilmesini, bu arazilerin üzerinde işyeri olanlardan emlak vergisi değerinin alınmasını, üzerinde lüks yapılaşma olan kişilerden de rayiç bedel alınmasını önermiştik. Ama AKP bu arazileri herkese rayiç bedel üzerinden satmaya kalktı. Ciddi mağduriyetler oluştu.” dedi.
SOSYAL GÜVENCEDEN YOKSUN BİR ÇALIŞMA ALANI YARATILIYOR
Türeli, orman köylülerinin sorunlarına ilişkin değerlendirmelerini sürdürerek ormancılık faaliyetlerindeki taşeronlaşmanın gösterdiği artışa vurgu yaptı. Bu uygulamanın müteahhitler karşısında orman köylülerini tasfiye edeceğini belirten Türeli sosyal güvenceden yoksun bir çalışma alanı yaratıldığını söyledi. Türeli şöyle konuştu.
"Eleştirdiğimiz önemli bir husus da son on yılda dikili satış ve hizmet alım yöntemleriyle taşeronlaştırılan ormancılık faaliyetlerinin yaygınlaşmasıdır. Nitekim tevsi sahasında yani doğal gençleştirme yapılacak orman alanlarında odun ham maddesinin dikili olarak satışı gerçekleştirilmektedir. Orman Genel Müdürü stratejik planlamasında dikili satışın süreç içerisinde giderek artırılması planlanmaktadır. Bununla birlikte, bu düzenlemeyle getirilen müteahhitlik sistemiyle orman köylüsü devre dışı bırakılmakta ve sosyal güvenceden yoksun bir çalışma alanı yaratılmaktadır. Diğer taraftan, koruma ve denetim görevini görecek muhafaza memuru kadrolarının son yıllarda gerek nicelik gerekse nitelik olarak geriletildiği düşünüldüğünde, bu düzenlemeyle her şeyin müteahhidin insafına bırakıldığı açıkça görülebilir. Bu aslında bir çeşit iltizam sistemidir. İltizam sistemi geçmişte Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde denenmiş ama başarılı olmamıştır. "
TOPLUMDA KUTUPLAŞMA YARATTI
Türeli konuşmasında orman alanlarına ilişkin madencilik, taş ocakları, turizm ve HES konularında orman alanlarında verilen izinlerin son yıllarda hızlı bir biçimde artmaya başladığına da değindi. Bu durumun toplumu kutuplaştırdığını ve devletle vatandaşı karşı karşıya getirdiğini ifade eden Türeli konuşmasına şöyle devam etti: "Hükümetin yörede yaşayan insanların ne düşündüğünü önemsemeyen, haklı itirazlarını ve protestolarını dikkate almayan bir yaklaşımla aldığı kararların demokrasiyle bağdaşmaması bir yana, bu doğa tahribatının gelecek kuşaklar açısından çok ciddi sakıncalar oluşturacağı açıktır.”
Türeli son olarak da Ağaçlandırma Yönetmeliği'nden söz ederek şunları söyledi: "23/8/2012 tarih ve 28390 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan bu yönetmelikle birlikte bazı değişiklikler, özel ağaçlandırmaya ilişkin bazı değişiklikler yapılmıştır. Özel ağaçlandırma çalışmaları verimli olmayan ve kullanılmayan tarım alanlarında ve hazine arazilerinde gerçekleştirilmesi durumunda kabul edilebilecek bir olgudur. Buna bir itirazımız olmaz ancak uygulamada bozuk orman olarak görülen alanların seçilmesi ve buralardaki bitki örtüsünün kaldırılarak yerine meyve verme özelliği olan türlerin dikilmesi işlemi uygulamasının giderek yaygınlaştığını dikkate aldığımızda bu durum orman alanlarının daralması ve orman ekosistemlerinin tahrip olması demektir. "
3.Boğaz Köprüsü için ormanlara zarar verilecek mi?
Son günlerde kamuoyunda 3. Boğaz Köprüsü'nün çevreye yapacağı olumsuz etkilerinin tartışıldığını da hatırlatan Rahmi Aşkın Türeli Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na söz konusu köprü için ne kadarlık bir orman alanının tahrip edileceğini sordu.