Türkiye Cumhuriyeti tarihinde…

Bu güzel memleket ne dolandırıcılar gördü…

Mesela…

“Sülün Osman”…

70 küsur yıl önce…

Güpegündüz, herkesin gözü önünde…

İstanbul’daki Galata Kulesi’ni…

Garibim bir vatandaşa satmıştı(!)…

Daha komiği var…

Taksim Meydanı’na paspas atarak…

Gelen geçenden ayakbastı parası aldı(!)…

Boğaziçi Köprüsü’nü ise…

Paragöz ama saf bir vatandaşa bir yıllığına kiraladı(!)…

Cezaevinde yatarken ne yaptı biliyor musunuz?

Yönetimi kandırarak…

“Alın Teriyle Yaşamak” başlıklı bir konferans bile verdi(!)…

***

Döneceğiz…

Bu memleketin eski dolandırıcılarına!

*** 

Son bir hafta içinde…

Gündeme bomba gibi düşen son derece çekici bir kadın…

Hiç bu kadar konuşulmamıştı…

Hatta…

Bir Yeşilçam yıldızının bile…

Kısacık zaman diliminde…

Böylesine…

Yağmur gibi fotoğrafının medyada yer aldığı görülmemişti…

Tokatlayan ile…

Cukkayı yutanların hazin hali…

Belli ki, yıllarca unutulmayacak…

Şaşırdık mı?

Hem de nasıl!

Gazeteler bir haftadır bu dolandırıcılığı manşetlerden indirmiyor…

Hatırlayın o anlamlı özlü sözü:

“Zenginin parası, züğürdün çenesini yorar!”

Atasözüne saygımız sonsuz ama…

Futbol dünyasından…

Ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu toplam 18 kişiyi…

Milyonlarca dolar ve TL. dolandırdığı gerekçesiyle…

226 yıl hapsi istenen bir kadın bankacının davası…

Kasırgadan farksız…

Herkes birbirini suçluyor…

Bakalım nasıl sona erecek?

Diyeceksiniz ki…

“Bu futbolcular zaten çok zengin… Hayali bir banka fonundan biraz daha kazanmak için bu ihtiras neden?”

Haklısınız!

Bu yazının özünde bu “ihtiras kasırgası” yatıyor…

Oysa…

Karşımıza ne çaresizler çıkıyor…

Onuruyla çalışıyor…

Kazandığıyla yetiniyor ve…

Tahmin ettiğiniz gibi “başı dik” yürüyor…

İşte…

Onlardan birinin…

Dramla karışık…

Biraz hüzünlendiren ama ayakta alkışlanan bir isim…

“Ne tesadüf…” diyeceksiniz, biliyorum…

Çünkü o da bir futbolcu!

***

İzmirli Kaan Yılmaz 21 yaşında…

Uşak Üniversitesi Karahallı Meslek Yüksekokulu’nun…

Bilgisayar Programcılığı’ndan mezun…

Futbolu çok seviyor…

Öğrenciyken…

Uşak Birinci Amatör Küme’de mücadele eden Karahallıspor'da…

Kaleci olarak forma giydi…

Panter gibi bir file bekçisiydi; alkışlanıyordu…

Eğitimini tamamladı…

Diploması koltuğunun altında İzmir’e döndü…

Hayatını futboldan kazanmaya karar vermişti…

Gelgelelim…

İzmir'de kalesine geçeceği bir kulüp bulamadı…

Ancak…

Futbol aştı genç Kaan’ın kanına çoktan girmişti bi’kez…

Aklına şahane bi’fikir geldi…

“Kiralık Kaleci İzmir…" adıyla sosyal medya hesabı açtı…

Amatörlüğü bi’kenara bıraktı…

“Belli bir ücret” karşılığında…

Halı sahada maçlara çıkmaya başladı…

Dört ayak üstüne düşmüştü…

Halı saha takımları “kaleci bulma” konusunda zorlanıyordu…

Artık…

Günde 2-3 maça çıkmaya başladı…

Her karşılaşmada 200 - 300 lira arasında ücret alıyordu…

Takımı kuranlar…

“Üçten fazla gol yersen, parandan keserim!” diyordu…

Anlaştı İzmir’in halı saha takımlarıyla…

Gol yememek için ter döküyor ama…

En azından…

O terin karşılığını helalinden alıyor…

Akşam başını yastığa koyduğunda mışıl mışıl uyuyordu…

Çünkü…

Paradan para kazanma gibi bir hırsı yoktu…

Yanlış yollara girmiyordu…

Az kazanıyordu belki…

Ancak…

O banknotların üstünde alın terinin ıslaklığı vardı!

***

Bitiriyoruz…

Söz verdik; yıllar önce de…

“Arzular Şelale” derken “yanlış yola sapanlar” vardı…

Mesela…

12 Eylül Darbesi sonrası rahmetli Özal döneminde…

“En yüksek faizi ben veriyorum” diyen bankerleri unuttuk mu?

Evini, otomobilini satarak büyük paralar kazanma hayaliyle…

O açıkgöz bankerlere koşanların halini…

Gençler, anne-babalarına sorsun…

Milli gelirin 70 milyon dolar olduğu günlerde…

Memleketin en ünlü bankeri…

Kendi milletinden 100 milyar toplamıştı…

Sonra kaçıverdi ülkeden…

Bi’tane daha…

Bu hepsinden matrak…

Orgeneral Necdet Öztorun’un sesini taklit ederek…

Dönemin başbakanı Tansu Çiller’i arayan bir kişi…

(Üstelik tek başına)

“İstanbul’daki binlerce emekli subayın DYP lehine çalışmasını sağlayacağım…” dedi…

O günün parasıyla 5,5 milyar lira istedi…

Para, ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği’nden…

O dolandırıcının hesabına geçmişti bile…

***

Ah, kader ah…

Ne zokalar yuttu bu garip vatandaş…

Nokta…

Sonsöz: “Hayatın kahpeliği değil; insanların sahteliği yıpratır insanı… / Anonim…”