Dün bütün gün aralıklarla Dünya, -kimi sosyal medya kullanıcıları için- yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşadı: X çöktü! Evet, yanlış duymadınız, bu büyük sosyal medya platformu saatler boyunca erişilemez hale geldi ve insanlık adeta taş devrine geri döndü.  Kahveler soğudu, kedili videolar izlenemedi, en önemlisi de kimse sabah motivasyonunu “Hadi bakalım, harika bir gün olacak!” tweetleriyle başlatamadı. Kriz derinleşirken, sokaklarda “Biz Elon’a güvenmiştik!” diye bağıran insanlara rastlamak an meselesiydi.

Sanıyorum dalga geçtiğim anlaşılmıştır!

Yazarken emoji koyamıyoruz, bu nedenle açıklama şart.

Bu kesinti, dünyada zaten yükselişte olan Musk karşıtlığını körükledi. Son zamanlarda Tesla’nın düşen hisse senetlerinden, SpaceX’in başarısız test fırlatmalarına kadar her olay, Elon Musk’ı suçlamak için neden oluyor…

Musk’ın tepkisi merak ediliyordu, önce X üzerinden yazdı, ardından TV kanallarına çıktı. Ne olduğundan “tamamen emin olmadıklarına” işaret eden Musk, “Ancak X sistemini çökertmek için Ukrayna kaynaklı IP adresleriyle büyük bir siber saldırı düzenlendi” ifadesini kullandı.

Bundan sonra yeni saldırılarla karşılaşmalar olma ihtimalini bilmek için falcı olmaya ihtiyaç yok.

Elbette bu düşmanlığın nedenleri var.

En başında Elon Musk’ın binlerce çalışanı işten çıkarıyor olması geliyor. Musk’ın verimliliğe yönelik acımasız yaklaşımı ABD hükümetine iyi yansımıyor.  “Bu ABD tarihindeki en büyük işten çıkarma olabilir” deniyor. Musk liderliğindeki kamu görevlilerinin tasfiyesi bazı Cumhuriyetçiler arasında bile endişeye neden oluyor.

Soru net: Elon Musk’ın verimliliğe yönelik acımasız çabası ona teknoloji girişimlerinde olağanüstü bir şekilde hizmet etti, ancak aynı yaklaşım risklerin çok daha yüksek olduğu hükümette işe yarayabilir mi?

Hatta aşırı denebilecek şöyle de bir yorum var: Elon Musk, ABD hükümetine karşı bir darbe veya düşmanca bir ele geçirme girişiminde bulunmakla suçlanıyor. Eylemleri daha iyi bir şekilde bir tür ‘devlet ele geçirme’ olarak tanımlanabilir. Ama en önemli suçlama Musk’ın Avrupa’daki aşırı sağcı hatta faşist siyasilerle kurduğu iyi ilişkiler.

İkinci sırada “Elon Musk’ın Çin ile olan derin bağları ve hayranlığı Trump’ın Pekin politikasını nasıl karmaşıklaştırabilir?” sorusu geliyor. Tesla milyarderinin Çin’deki mali bağlantıları, Trump’ın Asya politikası söz konusu olduğunda onun dışlanmış bir adam olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.

Aslında X’ta son dönemde olup bitenler hep kaygı yaratıyor. Başta Guardian olmak üzere bir çok aklı başında yayın kuruluşu X hesaplarını kapattı.

Bizim iletişim sosyolojisi whatsapp grubunda paylaşılan bir araştırma, teknoloji milyarderi Elon Musk’ın sosyal medya platformunu satın almasından sonra en az sekiz ay boyunca X’teki nefret söyleminin sürekli olarak yüzde 50 daha yüksek olduğunu bulmuş. (Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den Daniel Hickney liderliğindeki bir araştırmacı ekibi tarafından yürütülmüş çalışma.)

Araştırmayı okudum, çok çeşitli ırkçı, homofobik ve transfobik hakaretler de dahil olmak üzere açık nefret söyleminin yaygınlığını incelemişler. Sonuç felaket! Bu, özellikle çevrimiçi nefret söyleminin çevrimdışı şiddet içeren nefret suçlarıyla bağlantılı olması nedeniyle endişe verici.

Başlangıçta arkadaşların ve ailenin iletişimde kalmasına yardımcı olmak için icat edilen bir platformun, şimdi nefret söyleminin yaygın olduğu bir yere nasıl dönüştüğünü anlamak kolay değil.

Musk, 27 Ekim 2022’de X’i (o zamanlar Twitter olarak biliniyordu) resmi olarak 44 milyar ABD dolarına satın aldı ve CEO’su oldu. Devralmasına, platformdaki nefret söylemini azaltma ve botlar ve diğer sahte hesaplarla mücadele etme vaatleri eşlik etti.

Ancak X’i satın aldıktan sonra Musk, içerik denetimini azaltmak için platformda birkaç değişiklik yaptı. Örneğin, Kasım 2022’de şirketin tam zamanlı iş gücünün çoğunu kovdu. Ayrıca, yüksek düzeyde içerik denetimine sahip sosyal medya platformlarının daha az nefret söylemi içerdiğini gösteren araştırmalara rağmen, X’teki tacizi izleyen dış kaynaklı içerik denetleyicilerini de kovdu.

Ertesi ay Musk, platformun Güven ve Emniyet Konseyini de dağıttı. Bu, 2016’da platformdaki nefret söylemi ve diğer sorunlarla mücadele etmek için kurulan, bağımsız insan hakları liderleri ve akademisyenlerden oluşan gönüllü bir danışma grubuydu.

Çalışma, anlamı onu gören herkes için açık olan açık nefret söylemini ölçtü - kimlik gruplarına saldıran veya zehirli dil kullanan konuşmaları işaretledi. Bazı aşırılıkçı grupların nefret yaymak için kullandığı ancak bunu makul bir şekilde reddettiği kodlanmış dil gibi gizli nefret söylemi türlerini ölçemedi.  Çalışma, X’teki nefret söylemi miktarını ölçmenin yanı sıra, diğer kullanıcıların bu materyalle ne kadar etkileşime girdiğini de ölçtü.

Araştırmacılar, X’ta nefret söyleminin kaldırılmadığını, nefret dolu kullanıcıların daha aktif hale geldiğini, platformun algoritmasının bu tür içerikleri beğenen kullanıcılara istemeden nefret söylemi teşvik ettiğini söylüyor.

Çalışma ayrıca X’teki sahte hesapların aktivitesinde de bir azalma tespit etmedi. Aslında, genellikle botlarla ilişkilendirilen kripto para birimini teşvik eden gönderilerdeki büyük artışa bağlı olarak kısmen bot hesaplarının sayısında “potansiyel bir artış” buldu.

Öyle görünüyor ki sosyal medyada özellikle de X’te işler daha da zorlaşacak…