Hani bir söz var ya… Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. CHP’de bu işte. Öyle bir yaz geçirdi / geçiriyor ki, özellikle kimi kendi üyelerinden uğradığı saldırıları asla unutmaz, unutmamalı da!

Nasıl unutulur ki ;

Uzatma da dahil, yasal süresi dolduğundan, hatta geçtiğinden… O zamanın Genel Başkanı tarafından, 4-5 Kasım 2023 tarihinde 38. Olağan Kurultayı yapılıyor ve Özgür Özel’i de, Genel Başkan seçiyor…

13 yıl boyunca dev bir düş kırıklığı yaratan koca bir partiyi, önceki Genel Başkandan alıp, umut ve enerji fokurdayan bir parti yaratıyor…

Ne var ki… Genel Başkan Özgür Özel’in bu başarıları dahi, yenilenlerce bir türlü kabul görmüyor. Kurultayda irade sakatlığı iddiasıyla mutlak butlanlı iptal davaları açılıyor. Bu yolla, seçimsiz başa konma hayalleri kuruluyor…

Kendini gizleyen sözde kahramanlarların hikayeleriyle CHP meşgul ediliyor. Siyaset krize sokuluyor. Kimileri, tutumlarına gelen ağır eleştirilere karşı, ‘en iyi savunma’ diye, sessizliğe bürünüyor!

Ancak, sonuçta seçim hukuku yola çıkınca, yolun sonu görünüyor. O yüzden de olmalı ki, eskinin baş destekçilerden biri, dünkü paylaşımıyla seçim ortamından… çekiliyor!

Çünkü artık insanlar, yeni Genel Başkan’ın verdiği heyecandan vaz geçmiyor. “Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi / Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” türküsünü de söylemeye başlıyor…

Ama, bu işin sonunu düşünmeyenlere yeni

bir kapı daha açılıyor : bugün Ankara’da olağanüstü bir kurultay yapılıyor.

‘Eyy… bu işin sonunu düşünmeyenler, bugün bu Kurultaya katılarak, aday olun da ; kendi seçtirdiğiniz delegelere geçerliliğinizi bir test ettirin’ diye insanın bağırası, yoksa artık ‘sonsuza kadar susun’… diyesi geliyor!

Elbette her ölen canlanmak ister de…

Ama, “Hayatta en büyük kayıp ölüm değildir.

En büyük kayıp yaşarken içimizde ölendir.”

diye bir söz ve gerçeklik de var… Bari onlardan olmayın, akıntının tersine yüzmeyin!

***

Yerelde de ; Kongreler takvimi işleyerek, neredeyse yolun bitme noktasına geliniyor.

Ama, nedense parti içi demokrasi bir türlü tam geri gelmiyor! Demokrasi ama, sanki “Bizim istediğimiz kadar demokrasi” havası esiyor!

Delegelikleri kısıtlı Belediye Meclisi Üyelerinin ve belediye çalışanlarının, kendileri yok ama kimilerinin ; anne baba, abla kardeş ve diğer aile üyeleri, hısımlar, akrabalar, eş dost gibi yakınlar da her yerde bolca bulunuyor!

Haliyle il kongresi delegeleri de bunların içinden seçiliyor... Sonra İl Kongrelerinde seçilecek Kurultay delegelerinin de farklı olmayacağı anlaşılıyor!

Hele de kimi ilçe kongreleri için ; tek aday ve dayatma iddiaları, parti içi demokrasiye tuz biber ekiyor…

Örneğin İzmir ilçelerinden Karabağlarda aday olan üst düzey bir yöneticinin ; adaylıktan çekilip destekçilerini ortada bırakması bir yana, bir de karşı listeden il delegesi yazılıyor!

Sonra da, dayatmalara biraz da orantısız tepkiyle ; 9 Belediye Meclis Üyesi Partiden istifa ederek, partiyi belediye meclisinde azınlığa düşürüyor!

İleri ki aşamalarda, tepkinin orantılacağını düşünsek de, istifacıların, hele de geçmişte birlikte de çalıştığımız kökten partili Savaş Akıncı’nın istifası… şaşkınlık da yaratıyor!

Yine ; Kemeraltı’ndaki iş yerini yıllarca partiliye açıp, bir zamanlar “politbüro”! dediğimiz bürosunda sohbetler yaptığımız, sol kültürü ve siyasal formasyonu ile bizlere ışık tutan…

Konak eski İlçe Başkanlarından Erkan Büyükkaya’nın ; ortak listedeki il delegeliğinden tepki ile çekilmesi olayının aydınlanabilmesi için de ; perde arkasının durulaştırılıp, daha net olunması da gerekiyor.

İyi Pazarlar…