158 yaşındaki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin...
Kentin “Türkiye rakamı” gibi...
“35’inci” belediye başkanı olarak tarihe geçti...
Büyükşehir’in “Reis” koltuğunda...
Bir yılı doldurmaya bi’kaç ay kaldı...
Geriye baktığımızda...
Güzel İzmir’in...
Rüya ilçesi Karşıyaka’nın (*)Şehrül-Emin’i olarak...
İzmirliler’le buluştu...
Beş yıl geride kalırken...
Deneyimlerine güvendi...
Sabrını tarttı...
İzmir aşkını öne çıkardı ve...
Bu güzel kentin “büyük başkanı” seçildi...
Şimdi...
Kadim kent İzmir’in...
Dününü... Bugününü... Ve kuşkusuz yarınlarını...
Harmanlayarak...
Bu toprakların...
8 bin 500 yaşındaki efsane “Smyrna” kentini...
Yönetiyor...
Bereketli tarihin sunduğu...
Adının önündeki “Güzel” sıfatıyla anılan...
İzmir’in...
Büyükşehir Başkanı Dr. Cemil Tugay...
Gazeteci-Yazar Mehmet Karabel'in sorularını cevapladı...
* Koltuğa oturduğunuzdan beri belediye çalışanlarının eylemleriyle karşı karşıya kaldınız... Bunca eylem İzmir’in belediyecilik tarihinde bir ilk sanki... Siz bunları niye yaşadınız / yaşıyorsunuz?
BAŞKAN TUGAY: İki sebep var... Birincisi, ülke sosyoekonomik açıdan gerçekten zor bir dönem geçiriyor... Yani insanlar geçinemiyorlar, dolayısıyla ona göre bir talep geliştiriyorlar... İkincisi benden önceki dönemde belediye mali açıdan sıkıntılı bir duruma gelmiş... Örneğin, önceki yönetim herhangi bir SSK borcu, vergi borcu devralmadı ama ben borçlu ve personel sayısı yüksek bir belediye devraldığım için biraz sorun yaşıyorum...
*Direnişler sizi nasıl etkiliyor?
BAŞKAN TUGAY: Üzülüyorum... Ancak 4,5 milyon İzmirli’ye sorumluyum... Belediye iyi hizmet üretmek zorunda, bütçesini dengeli kullanmak zorunda... Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekir. O nedenle istesem de istemesem de karşılayamayacağım taleplere “hayır” demem gerekiyor...
* Çalışmalarınıza dışarıdan bakan birisi olsanız İzmir Büyükşehir Belediyesi, ne kadar verimli çalışıyor?
BAŞKAN TUGAY: Tam istediğimiz gibi verimli hale gelmiş değil... Ancak her geçen gün daha iyiye gidiyor... Önümüzdeki aylarda çok daha iyi olacak...
* Sayın Cumhurbaşkanı’nın SGK borçlarından dolayı belediyelerin silkelenmesi gerektiğiyle ilgili sözleri size neler hissettirdi?
BAŞKAN TUGAY: Bunu siyasi bir husumet gibi gördüm... Bugün merkezi hükümet olarak AK Parti ile onun ittifak yaptığı MHP ülkede söz sahibi... Son yerel seçimlerde ise CHP birinci parti olarak büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere Türkiye’deki çok sayıda belediyeyi kazandı... Önümüzdeki yerel seçime giderken CHP ile Cumhur İttifakı arasında bir yarış var... Belediyeler başarılı oldukça belli ki, CHP’nin oyu artacak... Bu yüzden belediyelerin başarılı olmaması için çaba gösteriyorlar... Konunun para olduğunu düşünmüyorum... 2025 bütçesine 3 trilyon lira vergi ve alacak affı maddesi koydu... Bu af neden belediyelerden yana kullanılmasın, belediyelerin borçları varsa neden yapılandırılmasın? Ama bunları yapmak yerine belediyenin hizmet için kullanacağı parayı kaynağından kesiyorlar... Bu neye yol açıyor? Belediye hizmetlerinin gerilemesini amaçlıyorlar. Silkelemenin anlamı bu...
* Sizce silkelenmesi gereken AK Partili belediyeler de var mı?
CEMİL TUGAY: Hayır... AK Partili belediyeler silkelemenin kapsamına girmiyor... Onların borçları başka şekilde çözülüyor... Menemen’de olduğu gibi... Hazine belediyeye arsa veriyor. Belediye de arsayı borçlarına karşılık tekrar Hazine’ye veriyor... İzmir’de hala pek çok kamu kurumu, resmi kurum belediyenin arsasını, binalarını kullanıyor ama bunları Hazine’ye alıp borçtan düşmüyorlar... Bu maçta faul yapmaktır... Etik dışı yarışmaktır... Ülkeye refah, kalkınma, güvenlik getirin, bunun karşılığında halk oy verir... Bunu yapmayıp, rakibine çelme takarak kazanamazsınız... Bunu halk görür... Bize ne kadar tekme atarlarsa atsınlar çalışmaya devam edeceğiz...
* Sayın Cumhurbaşkanı’nın İzmir’e farklı bir bakışı olduğu çeşitli ortamlarda çok kez dillendirildi ve devam ediyor... Kuşkusuz Beştepe’nin, İstanbul ve Ankara için de eleştirileri var ama sanki İzmir eleştirileri adeta klasikleşmiş durumda... Merak edilen şu; sayın Cumhurbaşkanı neden son zamanlarda İzmir’e eleştirilerini yoğunlaştırdı?
CEMİL TUGAY: “Oralarda kazanma ümidi vardı... Burada hiç kazanamadığı için kente özel bir zaafı olabilir... Ancak sonuçta bütün ülkenin Cumhurbaşkanı; hepimizin Cumhurbaşkanı... Adil olmasını bekliyoruz...
* Bütün bunlar yaşanırken, CHP’nin olası Cumhurbaşkanı adayını seçmek, Mansur Yavaş’ın dediği gibi size göre de zamansız mı?
CEMİL TUGAY: Değil... Parti içinde kimin aday olacağı netleşirse rahatlama sağlanacak... O durumda aday olacak kişi sahaya çıkacak, çalışmasını yapacak. Çünkü erken seçim bekliyoruz. Seçimin altı ay, bir yıl, bir buçuk yıl sonra olmayacağını kimse garanti edemez... Yani bir baskın seçim de düşünüyor olabilirler... Neticede bizim adayımız kimse, onun bugünden parti örgütü tarafınca belirlenmesi, partinin de onun arkasında durması, bizi güçlendirecektir. Aday belli olursa halk onu daha dikkatle gözlemleyecek...
* Kimin Cumhuriyet Halk Partisi'nde cumhurbaşkanı adayı olması sizi daha fazla mutlu eder?
CEMİL TUGAY: Partililerimiz kimi seçerse benim adayım odur.
* 1960’lardan beri İzmir’de görev yapan büyükşehir belediye başkanları Körfez konusunda bu kadar sorun yaşamadı... Körfez kirliliği, kötü koku ve balık ölümleri nasıl oldu da sizin döneminize rast geldi?
CEMİL TUGAY: Bazen bu tür musibetlerin hayırlı sonuçları oluyor. Bu sene yaşadığımız problem aslında bir birikimin sonucuydu... Bu birikimle beraber havanın da çok sıcak olmasıydı. 2024 yılı bildiğim kadarıyla tarihe geçmiş sıcaklık ortalaması en yüksek yıl oldu Türkiye, en sıcak yılını yaşadı... Bunun Körfez’de biyolojik bir etkisi oldu. Bir grup mikroorganizma patlar şekilde çoğaldı... Böylece alg patlaması denen şey yaşandı... Bu da sudaki oksijeni tüketti, balıklar öldü, koku yaptı... Bilim insanlarının açıklamalarına dayanarak söylüyorum... Körfez çevresindeki orman yangınının küllerinin denize dökülmesi de bu alg patlamasını tetikledi... Yani eğer hava bu kadar sıcak olmasaydı, belki orman yangını olmasaydı, Körfez yine kirli olabilirdi ama balık ölümleri, koku gibi sorunları yaşamayacaktık...
* Körfez’den balık tutanlar hiç azalmadı ama...
CEMİL TUGAY: Tabii, karşılamıyorum. Körfez’deki balıklar hala vücutlarında ağır metaller barındırıyor olabilirler... Onları yemek sağlıklı değil... Yoksa akut zehirlenmeye yol açacak bir tablo yok... Ancak ağır metaller sağlıksız şeyler... Diğer yandan Körfez’de yapılan ölçümlerde düzelme var, görünürde de düzelme var. Önümüzdeki yazı gözleyeceğiz. Nisan'da Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nde dördüncü fazı faaliyete geçiriyoruz... Ondan sonra yağmurlu havalarda da sorun olmayacak, yani kapasite üzerine çıkan bir akış olmayacak. Dolayısıyla arıtma ile ilgili sorunu tamamen çözmüş olacağız... Ancak derelerden ve Gediz'den gelen kirlilik devam ediyor... Mücadelemiz sürüyor... Nitekim, Körfez’de hızlı bir düzelme var... Bunun en büyük nedeni de, dip tarama çalışması aslında...
* Deprem uzmanları hassas açıklamalar yapıyor. Deprem sırasında insanların toplanacağı yerlerin kontrolü tamamlandı mı?
CEMİL TUGAY: Belediyelerin internet sayfalarında toplanma alanlarının hepsi belli... Zaten Afet Eylem Planı da AFAD tarafından yapılıyor ve AFAD'ın belediyelere verdiği görevler ölçüsünde bu iş yürüyor... Ama geçen 30 Ekim depreminde gördük ki, bizim (belediyelerin) yapması gereken çok şey var... Bir deprem felaketi yaşanırsa günlük yaşamın devamı için barınma, gıda gibi ihtiyaçların karşılanmasıyla ilgili hazırlıkları önceden yapmış olmanız lazım... Biz onları yaptık, yapıyoruz... Neticede İzmir yalnız değil... Ege Bölgesi'ndeki diğer yerler de yalnız değil. Herkes birbirine yardımcı olacak...
* İzmir Kahramanmaraş depremlerinde en fazla yardımcı olan şehir olarak kayıtlara girmedi mi?
CEMİL TUGAY: Geçenlerde Adıyaman'a gittiğimde, çok net olarak gördüm. Gerçekten en fazla çalışan İzmir olmuş... Konteyner kentler, o gün orada açılan aşevleri, ulaşan yardımlar… Bizzat tanığım, İzmir her yere yetişmeye çalıştı, fedakarca çalıştı...Tunç Soyer başta olmak üzere bu dönem çalışan herkesi kutluyorum...”
* Hükümet’ten teşekkür gelmedi mi?
CEMİL TUGAY: Hükümet teşekkür etmedi tabii... Bu konuyu da siyasileştiriyorlar ama halk farkında... Bu arada ben de İzmirlilere çok teşekkür ediyorum... Güzel şehrimizin duyarlılığı çok farklı...
* Olası bir depremde İzmir her anlamda hazır mı?
CEMİL TUGAY: Karşıyaka Belediye Başkanı iken 30 Ekim depremini yaşadım... Arkasından hem Karşıyaka'da, hem İzmir'in genelinde çok sayıda binanın durumunu takip edip, gözlemledim; bir öğrenci gibi o süreci takip ettim... Konunun uzmanı değilim ama uzman kişilerin söylediklerini dikkatle dinleyerek şu sonuca vardım. Birincisi, zemin problemli olduğu zaman yıkımlar oluyor. İkincisi, o problemli zeminde yaptığınız bina, eğer temelinden yukarıya bir bütünlük içerisinde sağlam değilse, yine o bina sorun yaratıyor... Dolayısıyla bizim öncelikli odaklanacağımız bölgeler, zeminin problemli olduğunu düşündüğümüz yerler. Onun için de şu anda mikro bölgeleme çalışması yapıyoruz... Mikro bölgeleme çalışması sonrasında gerçekten zeminin sıkıntılı olduğunu saptadığımız yerlerde de bina taraması yapılacak. Onlarla gerçek sonuçlar çıkacak. Geçen dönemde Bayraklı ve Bornova'daki yaklaşık 100 bin bina bu şekilde tarandı ve buradan yaklaşık 4 bina yapının riskli olabileceği değerlendirmesi çıktı. Buraya gelmeden önce Bayraklı Belediyesi ve Bornova Belediyesi'nin yetkilileriyle bu konuda toplantı yapıyorduk. Bu binalarla ilgili mevzuata uygun şekilde risk tespiti yapılması gerektiğini konuştuk. Bu süreç böyle devam edecek. Yani zeminin riskli olduğunu düşündüğümüz bölgelerde bina taraması yapacağız. Sonra hızlı taramada sorunlu olduğunu düşündüklerimizle ilgili risk tespiti çalışması yapılacak. Bu şekilde, en öncelikli, en hızlı dönüşüm ihtiyacı olan binaları saptayacağız...
* İzmir’de binaların yüzde 60-70'i dayanıksız iddiaları var...
CEMİL TUGAY: Bunlar afaki (boş) laflar... Böyle bir şey yok. Tekrarlıyorum, bina istediğimiz dayanıklılıkta görünmüyor olabilir ama bizim için önemli olan İzmir'de olası 6-7 şiddetinde depreme hangi bina dayanır, hangi zemin dayanır, bu çerçevede inceliyoruz...
* Yağmur suyu birikintisinde iki gencin can vermesi bile sizin döneminize rastlıyor... Sizce nasıl bir adli sonuçla hafızalarda kalacak bu acı olay?
CEMİL TUGAY: Bunu yargı bilir... Oradaki yağmur suyu ızgarası çalışmasından sonra defalarca oraya elektrik firması gitmiş, müdahale etmiş... Oradaki problemi tam gidermedikleri için sorumluluğun ağırlıklı olarak onlarda olduğunu düşünüyorum... Umuyorum adil bir karar çıkacak...”
* Peki, yine başa dönersek, İzmir'in gelmiş geçmiş büyükşehir belediye başkanları arasında, galiba en çok sorunla karşılaşan sizsiniz?
CEMİL TUGAY: Sonuca bakmak lazım... Bugün geldiğimiz noktada, yaptığımız işlere, yakında yapacağımız işlere baktığımda Türkiye’nin başarılı belediye başkanlarından biri olarak hatırlanacağıma inanıyorum. Benden sonra gelecek belediye başkanlarına şöyle bir tavsiyede bulunabilirim: Metropolde başkanlık deneyimi olmuş bir kişiyi büyükşehire aday göstermekte fayda var. Çünkü metropol İzmir'in bütün sorunlarını görmenizi sağlıyor.
* Genelde böyle olmuyor mu?
CEMİL TUGAY: Yok. Tunç Soyer değildi. Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Ahmet Piriştina değildi. Aziz Kocaoğlu, bir ay kadar Bornova’da başkanlık yaptı. İlk defa İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne metropolde ilçe belediye başkanlığı yapmış birisi başkan oluyor.
* İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bir yılı geride bırakmak üzeresiniz. Kendinize bir not verseniz?
CEMİL TUGAY: 10 üzerinden 8 veririm.
* İki puanı neden kırdınız? Tevazudan mı?
CEMİL TUGAY: Yaptıklarımızı ve kendimizi yeterli anlatamadığımızı düşünüyorum... Arka planda adaylığımdan beri beni yıpratmaya çalışan insanlarla ilgili yine iletişim alanındaki mücadeleyi yeterli yapmadığımızı düşünüyorum.
* Yarınlarda İzmir sizi nasıl anacak?
CEMİL TUGAY: Kendi hayatımda geçmişte nerede çalıştıysam, oradan ayrıldıktan sonra nasıl hatırlandıysam öyle hatırlanacağımı düşünüyorum. Karşıyaka Belediyesi'nde de (Ben buradan ayrıldığımda insanlar üzülecekler) demiştim. Bugün inanın, yüzlerce belediye çalışanından, binlerce insandan (Seni çok özledik) diye mesaj alıyorum...
* Beş yılınızı verdiniz; özlüyor musunuz Karşıyaka’yı?
CEMİL TUGAY: Karşıyaka’da çok önemli işler yaptık. Pandemi, deprem ve ekonomik krize rağmen yaptık. Karşıyaka Çarşısı’nı yeniledik, Alzheimer Evi açtık, atletizm parkı yaptık... Şimdi Eşrefpaşa Hastanesi'nin polikliniğini açmak istiyoruz orada... Yani hem Alzheimer Merkezi, hem de semt polikliniği olarak çalışsın istiyoruz... Karşıyaka’da yaptığımız planetaryum (gezegen evi) hala Ege Bölgesi'nin en gelişmiş, en güzel planetaryumu... Açtığımız bir sürü anaokulu, açtığımız bir sürü kütüphane var. Mutfak Sanatları Merkezi, Türkiye'de emsali olmayan bir yer. Kolektif Girişimcilik Merkezi çok önemli. Kent Ormanı çalışması yaptık. Çocuklar için oyun alanları, bisiklet parkı, macera park, çok şey yaptık... Kendi asfaltımızı kendimiz yapıp döküyorduk. Karşıyaka hala İzmir'de insanların yaşamaktan en fazla mutlu olduğu yer. Bunda benim de payım var... Ses Kayıt Stüdyosu, Sıfır Karbon Noktası, hangisini saysam bilemiyorum.
* Bir yıl geride kalmak üzere; İzmir’in yarınları sizi heyecanlandırıyor mu?
CEMİL TUGAY: Çok güzel işler olacak inşallah. Çok şaşırtacağım sizleri. Ben çocukça bir duygu içerisinde bakıyorum kente. İnsanlar siyasi hırs yapıyor ya. Benimki hırsla ilgili değil, sevgiyle ilgili...
* İzmir için en büyük hayaliniz nedir, desem?
CEMİL TUGAY: Tek hayalim şu: İnsanların çok mutlu olduğu anları görelim, hep beraber onu yaşayalım. Başkanlığı bıraktıktan sonra da “Beraber çok güzel vakit geçirdik” desinler. Karşıyaka’da oldu çünkü bu. Oradan bir belgesel yapsak, ne demek istediğim anlaşılacak. Ben İzmir'de çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Yani yoksulduk, eksiğimiz çoktu belki ama İzmir o kadar güzel bir şehir ki; o kadar özel bir yer ki, insanları sarıyor sarmalıyor ve mutlu ediyor. Bu dönem ekonomik sorunlar nedeniyle parlak değildi ama her zaman mutlu olmak için paraya ihtiyaç duyulmuyor. Başka şeyler de var. Sömestr tatilinde binlerce çocuğu, Aşık Veysel Buz Sporları Salonunda ağırladık... 14 Şubat'ta orada yine bir etkinlik olacak... Ayrıca 14 Şubat'ta Kültürpark'ta Sevgi Festivali olacak. 29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramı'nda köylerde bayram kutlamaları yaptık. Şimdi gittiğim köylerdeki insanlar “Hayatımızda ilk defa köyümüzde Büyükşehir Belediyesi bayram etkinliği yaptı” diyorlar... Aynısını Ramazan'da bütün ilçelerde iftarlar düzenleyerek yapacağız. Bayram eğlenceleri düzenleyerek yapacağız... Aynılarını 23 Nisan'da,19 Mayıs'ta bir sürü yerde etkinliklerle yapacağız. Bir taraftan kent temiz, düzenli bir şehir olsun diye de çalışıyoruz... Ulaşım projeleri de tamamlandıkça, çok daha iyi olacak...
*
Röportajı...
Başkan Cemil Tugay’ın eşi Öznur hanım dikkatle izliyor...
O’na da sorularımız var kuşkusuz...
Mesela...
* Evde kim daha toleranslı?
ÖZNUR TUGAY: Cemil Bey’in olabildiğince soğukkanlı yapısı var... Tabii şu an üzerindeki yükten kaynaklı, benim Cemil Bey’e karşı toleransım yüksek... Yani çok majör(büyük) bir meseleyse, tabii ki tepki gösteriyorum... Çok hesaplı davranan biri değilim... O andaki duygularımla refleks veriyorum...
* 17 yıl az bir süre değil kuşkusuz...
CEMİL TUGAY: Evet ama mesele yıl değil; eşim asla altta kalmaz... Hakkını sonuna kadar savunur; kendisini asla ezdirmez...
* Siz de ezmezsiniz herhalde...
CEMİL TUGAY: Tabii, orası öyle... Bazen ihtilaflı durumlar olabiliyor, yani öyle durumda ben (A) dersem o (AA) diyor... Ondan sonra ben susuyorum... Bizim evde patron her daim eşimdir...
ÖZNUR TUGAY: Bizim çok özel bir ilişkimiz var. Bu hem zamanla oluşan bir şey hem de ilişkinin doğasında gelişen bir şey... Ne kadar süre geçirdiğimizle ilgili değil de, yakaladığımız yol ile ilgili... Bir şey iddia etmeye çalışmıyoruz. Karşılıklı bir uyum içinde sağlıklı bir çizgide gidiyoruz…
* Hanginiz daha uyumlu?
CEMİL TUGAY: Ben baba figürünün daha güçlü ve baskın olduğu bir ailede büyüdüm... Babam tek karar vericiydi. Annem tabii anaç ve sahipleniciydi... Bizi bir sürü sıkıntılı durumdan, fedakarlık yaparak o kurtarmıştı...
* Babanız galiba sizi üniversite hazırlık kursuna gönderememişti değil mi? Anneniz de dikiş yaparak yardım ettiğini duymuştum...
CEMİL TUGAY: Tekstilciler mahallelere gelip ev hanımlarına kesilmiş, dikilecek kumaşlar veriyorlardı... Onlar da dikip parça başına da para alıyorlardı... Annem o işi yaptı... Gece bizim uyuduğumuz saatlerde o dikiş dikiyordu... Ben o dikiş makinesinin sesini hiç unutmam...
* Sonra kursa gidebildiniz mi?
CEMİL TUGAY: Tabii dershaneye gittim. Annem beni dershaneye göndermeseydi üniversiteyi kazanamayabilirdim. Doktor olamayabilirdim. Çok iyi bir puanla girmiştim. Öncesinde deneme sınavında da İzmir ikincisi olmuştum.
* İsteyerek doktor olmadınız, öyle değil mi?
CEMİL TUGAY: Aslında pilot olmak istiyordum. Onun için Hava Harp Okulu'na gitmek istiyordum. Babamın muvafakat imzalaması gerekiyordu, imzalamadı. Sonra mühendis olayım istedim. O zaman sınav iki aşamalıydı. Birinciden çok iyi bir puan gelince, ikinciye girmeden tercih yapabiliyorduk. Ben de işte ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi Üniversitesi’nin mühendisliklerini yazmıştım. Babam “Ben seni İzmir dışında okutamam” dedi... “E, ne yapacağım?” dedim. “İzmir'de bir yer yaz” dedi... İzmir'de doğru düzgün mühendislik yok; o yıllarda daha yeni kuruluyordu mühendislik bölümleri... O zaman babama “Tercihleri sen yap” dedim... O da bir numara Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, iki numara Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi diye böyle bir tercih listesi yaptı. Tabii o zaman üzülmüştüm...”
* Yani doktor olmayı siz seçmediniz; öyle mi?
CEMİL TUGAY: Evet... Bir gün hiç unutmam, lisede dokuzuncu sınıftayız... Bir matematik öğretmeni sene başında sırayla bütün öğrencilere “Ne olacaksın” diye sordu. Benim dışımda herkes “Doktor olacağım” dedi... Ben sadece “Pilot olacağım” demiştim... İnanır mısınız?
O sınıftan sadece ben doktor oldum. Ama Can Yücel’in dediği gibi, “Ben hayatta en çok babamı sevdim...” Nur için uyusun. Bütün hakkımı helal ettim. Çok iyi bir insandı. Çok çalışkan, idealist bir insandı. Bize de özellikle vatan millet sevgisini o öğretmiştir...
* Öznur hanım; başkan yaptığınız yemekleri seviyor mu?
ÖZNUR TUGAY: Bayılır... Yaklaşık altı yıldır akşam yemeklerimizi paylaşamıyoruz. Yani Cemil'in altı yılda bizimle akşam yemeği yediği zaman dilimleri çok azdır. Çünkü gerçekten çok yoğun çalışıyor, kaldı ki siz de bunu çok iyi biliyorsunuz...”
CEMİL TUGAY: Sebze yemeklerini güzel yapıyor...
ÖZNUR TUGAY: Göçmen olduğumuz için... Tam bir Balkan karmasıyız... Anne tarafım Selanik, Arnavutluk ve Bulgaristan’dan... Baba tarafım olduğu gibi Gümülcine...
*
Bitiriyoruz...
Taaa, 50 yıl önce sinemalarda film başlamadan önce İngiliz sermayesi ile kurulmuş “Osmanlı Bankası”nın reklam filmleri dönerdi... Rakiplerini geride bırakmak için şöyle bir slogan yaratılmıştı o reklam filmi için: “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası'yız...” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Cemil Tugay da “farklı” bir belediye Başkanı... Üstelik “yol haritası” da farklı...
Aydınlık şehir İzmir’e “emekleri ve eserleri” ile kutlu olması dileğiyle...
Nokta...
SonSöz: “Bakmayın böyle yazılar yazdığıma, ben aslında “Oku!" emrine amade hepinizi okuyorum sevgili dostlar...”