Yeni Şafak Gazetesi’nin...
Birinci sayfası...
“Neler oluyor?” dedirtecek kadar şaşırtıcıydı...
Hatta...
Şaşırtıcı olmaktan öte...
Bazı kocaman başlıkları için...
İktidar yanlısı bir gazete olarak kabul gördüğüne göre...
Şoke ediciydi dersek daha isabetli olur...
***
Mesela...
Faiz arttı... Döviz yükseldi... Enflasyon azdı!
Mesela...
Üretim düştü sanayi ve yatırımlar duruyor!
Mesela...
Ekonomide rasyonel çöküş!
Mesela...
Şirket iflasları katlandı!
Bu başlıkların bir “sebebi” var...
Sadece bugün için geçerli değil bu gazete başlıkları...
Bırakın; eti – kıymayı...
350 TL’nin altında peynir var mı?
Çocuklar sizce pirzola yiyebiliyorlar mı?
Kirazı tadamayan bebişler o meyvenin tadını bilmeden büyüyecekler!
Çünkü...
Üstündeki etiket 400 TL.
***
O gazete...
Aslında daha önce de benzer eleştirilere yer vermişti ama...
Bu denli “yüksek tansiyon” değildi...
Peki, nasıl bir “bakış” çıkar sizce o manşetlerden?
Demek oluyor ki...
Ekonomik gidişatın yarattığı rahatsızlıklar...
İktidar partisi içinde de tartışılıyor; bu kesin...
***
Yeni Şafak’ın birinci sayfasında o başlıkları gören...
Ana Muhalefet lideri Özgür Özel’in yorumu çok ilginç:
“Mehmet Şimşek’e odunla vurmuşlar... Şimşek istifayı düşünüyor... Gideceği yeri planladığını biliyorum...
***
Mehmet Şimşek...
Neredeyse iki yıldır...
Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev yapıyor...
Sonuçta...
Tüm günahlar O’nun üstüne yükleniyor?
Aslında...
Bakan Şimşek’in koltuğunu kim sallıyor?
Varsa bi’hatası bile...
Mehmet Şimşek, görevine devam edebilir mi bu havada?
***
Aslında...
“Mehmet Şimşek konusunda geç kalındı!” diyenler var ama...
Devam etmesini isteyenler de var; Allah için...
Zaten...
Şöyle bir zor soru hala gündemde...
Mehmet Şimşek için...
“Yolcu yolunda...” gerek diyenler yanlış yapar...
Başka bir Maliye Bakanı ile “ters/yüz” ihtimali de var aslında!
***
Cevabını az/çok bildiğimiz halde...
Sessiz kalmayı tercih ettiren soru şu?
“Türkiye’de ekonomi mi siyaseti yoksa siyaset mi ekonomiyi belirliyor?”
***
50 yıl öncesinde bir tur yapalım...
Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra...
Milletçe “dünyanın ambargosu”nu yedik!
Üstelik her alanda darbe yedik...
Cebimizde alnımızın teri kazandığımız para vardı ama...
Gaz sobası için gaz bulamıyorduk...
Kıyamet kadar “Sana” yağı vardı ama...
Bakkallar tezgah altından tanıdıklarına verirlerdi...
***

Oysa garip olan şuydu:
Yarım asır önceki ambargoda...
Paramız vardı ama...
Gel gelelim istediğimizi alamıyorduk!
Karaborsa ise “hayatın bir parçası” haline gelmişti...
Bugün ise tam tersini yaşıyoruz...
Aklınıza gelen hemen her şeye sahibiz...
(Tabii, paramız varsa...)
TV’deki reklam filmlerine dikkat ediyor musunuz?
Karı / koca hayatlarında hiç pizza yememiş gibi...
İki lokmada yutuveriyorlar o lezzet şölenini!
Yarım asır öncesinin tam tersini yaşıyoruz!
İnanılacak gibi değil!
“Her şey var; cepte para yok!”
Yıllar öncesi karaborsa, kuyruk filan tamam ama...
Yine de hemen her şeyi alabiliyorduk...
Çalışma hayatına nokta koyan emeklilerin ilk işi ev satın almaktı...
Bugün mümkün mü?
Her şeyin üstündeki etiketler maaşları solluyor...
Sahi...
En son ne zaman evinize yeni bir şey aldınız?
Anneler – babalar...
Minik yavruları için çok kıymetli olan...
Süt’ü bile alamıyorlar...
Çünkü litresi “65 TL.”
50 yıl arayla “Türkiye fotoğrafıdır” bugün yaşadıklarımız...
***
Dakikalarca sırada bekliyorduk ama...
Aç kalacak bir durum da yoktu...
Ama şimdi...
Bir gevrek ile kibrit kutusu kadar peynir parçası...
Adeta mini servet(!)
Bi’de her sabah mutlaka “o menü”yü mideye indirmek zorunda olanlar var...
***
Bitiriyoruz!
50 yıl ile bugünün arasında...
Derin fark var!
Özellikle gıda meselesinde...
Ambargo vardı... Terör vardı... Hayat çok ucuz olmasa da...
Aradığınızı buluyordunuz ve...
Hepsinden önemlisi maaşınız bereketliydi...
Şimdi niye sıkıntı çekiyoruz?
“Offf!” desek de arada...
Yine de hayatımızı sürdürüyorduk...
Cebimizdeki para kıymetliydi...
Avuçiçi kadar kavanozda reçel 250 TL. bugün...
Çocuklar da varsa...
Ertesi gün yine reçel almak zorundasınız...
***
23 yıldır ilk kez “iktidar yanlısı” bir gazete...
İktidar cephesinde...
İşlerin hiç de “iyi gitmediğini” gösteren manşetle...
Gerçeği dile getiriyor...
Daha doğrusu...
Bunca yıldır ilk defa...
İktidar yanlısı o günlük gazete...
“Ekonomik çöküş” olduğunu...
Belki de...
Hiç istemiye istemiye...
Birinci sayfasından duyuruyor...
Büyük “sıkıntı”nın dağları bile aştığını!
İfade ediyor...
Eyvah ki, ne eyvah!
Nokta...
Sonsöz: Bakar mısınız? Eskilerdan kalma bir şarkının sözleri sanki bugün için yazılmış: “Boşvere, boşvere ne hale geldik... / Her yüze güleni biz dost bildik... / Geçti yıllar bir su gibi... / Neredeydik nerelere geldik?”